Güney Amerika’da Risale-i Nur ile Müslüman olanların sayısı artıyor
Güney Amerika Risale-i Nur Talebelerinin mektubu
Esselamünaleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatuhu
Tam bir ay, altı ülke, 12 şehir ve yaklaşık 40 bin kilometre süren bir seyahat... Brezilya, Arjantin, Peru, Kolombiya, Ekvador ve Şili… Türkiye’den beraber yola çıktığımız Eyüp abi, Şaban abi ve Ebubekir abi ile bir ay süren ziyaretlerimizin sonuna geldik.
Seyahatimizin ilk durağı Brezilya, Sao paulo şehrindeki medresemiz oldu. Buradaki nur talebesi kardeşlerimiz ve Brezilyalı Müslümanlar ile Cuma namazında bir araya gelip, hasb-i hal ettik. Bu hızlı ziyaretten sonra ikinci durağımız olan Arjantin’e geçtik.
Arjantinli Müslüman genç kardeşlerimiz ile çok istifadeli derslerimiz oldu. Eyüp abinin Risale-i Nur’un bu asırda ehemmiyetine ve okunmasına ihtiyaç ve zaruretine dair tahşidatları ve sonrasında Kastamonu Lahikası İspanyolca tercümesinden takva ve amel-i salih esasları üzerine okuduğumuz mektup çok istifadeye medar oldu.
Öyle ki çay sohbeti sırasında sessiz sessiz düşünceli duran bir kardeşimize “hayırdır, bir sorun mu var?” diye sorduğumuzda, “Hayır, aklım okuduğumuz o mektupta kaldı, onu düşünüyorum, hakikaten çok önemli bir dersti” diye ifade etti.
Çok şükür, bu gençler, ahir zamanda ve Güney Amerika’nın hemen her ülkesinde okunan bu marifetullah ve iman dersleri de şâhittir ki; Nurun birinci talebesi Hulusi abimizin tabiri ile “bu nurlar ayak altında kalmazlar” ve inşallah kalmayacaklar. Zira “Risale-i Nur'un tarz-ı beyanını gören, lâkayd kalamaz. Başka eserler gibi yalnız aklı ve kalbi değil, belki nefsi de ve hissiyatı da müsahhar eder.”
Arjantinden sonra bu seyahatin bir cihette vesilesi olan, Hüsnü abi’nin dört defa katıldığı ve en az yılda bir defa bir araya gelmek lazım diyerek teşvik ettiği Latin Amerika Vakıf okuması için Peru’ya geldik. Arjantin, Şili, Bolivya, Ekavador, Kosta Rika ve Peru vakıfları katılımı ve Perulu Müslüman kardeşlerimiz ile beraber bir hafta süren Latin Amerika vakıf okuması çok feyizli ve istifadeli geçti. Öyle ki her birimiz, hizmet mekanlarımız olan ülkelere tekrar aşkla, şevkle dönüp Kuranın elmas kılıncı olan Nurlar ile manen fethedecek bir halde hissediyorduk.
Hatta Güney Amerika vakıf okuması sonrasında bir abimiz rüyasında; vakıf ve esnafların olduğu üç katlı bir medrese görüyor. Tıklım tıklım üç katın da dolu olduğu medresede bir bayram havası, neşeli bir hal var. Çünkü demişler ki; Risale-i Nur bu gece küfre galebe etmiş. Bu gece manevi bayramdır, sabaha kadar bayram edeceğiz… Rabbim nice manevi bayramlar yaşamayı nasip etsin, amin.
Her gittiğimiz ülkede hem yeni Müslüman olan veya İslamiyeti araştıran Latin Amerikalıların medrese ile irtibatta olup Risale-i Nurlardan istifadelerini müşahade ettik.
Bogota’da okunan Risale-i Nur dersi neticesi iki kişinin Müslüman olması ve ardından daha dokuz yaşındaki masum bir çocuğun da “Allah sanki beni çağırdı ve Müslüman olmak istedim. Dün benim için sıradan bir gündü ama şu andan itibaren yani Müslüman olduktan sonra, yarın ve sonraki günlerimin harika olacağını hissediyorum” demesi bizleri çok şaşırtmış ve sevindirmişti.
Ekvador’un Guayakil şehrindeki medresemizi ziyaret ettiğimizde Ekvadorlu ve amazon ormanlarındaki köylerden gelen gençlerin nurlara ziyade alakasını gördük. Medrese ile irtibatlı olan kişilerin haricinde de bütün Güney Amerika'da olduğu gibi, ayak üstü bile sohbet ederken Allah’tan, Kur’an’dan, Peygamber’den(sav), ahiretten bahsettiğimizde nasıl hayret ve dikkatle dinlediklerine şahit oluyorduk. Ekvador’da böyle bir sohbet sonrasında konuşma esnasında hiç alkolden, haram olduğundan bahsetmediğimiz halde ki muhataplar zaten Müslüman değil, dinleyenlerden birisi dedi ki, ben daha bundan sonra alkol tüketmeyeceğim. Müslüman olmadan Müslümanca yaşamaya adım atmıştı. Bu zata daha fazla izahata gerek yoktu, zaten direk Kurandan ve üstattan dersini alması için artık nurlar elindeydi, 23. Sözünü aldı ve gitti. Rabbim hidayet versin, amin.
Şili’nin başkenti Santiago ve Konsepsion şehirlerinde hem Türk esnaf abiler hem de oranın yerlileri ile istifadeli derslerimiz oldu. Bu kardeşlerimizin medrese ile ziyade irtibatı, maddi manevi hizmetin her meselesine koşmaları takdire şayandı.
En son durağımız Arjantin’de ise karayoluyla dört günde beş şehri kapsayan ziyaretlerimiz oldu. Buenos Aires’ten sonra ikinci büyük şehir olan Kordoba’da Cami’ye yaptığımız ziyarette El Ezher mezunu imam Muhammed ve İslam kültür merkezi başkanı Süleyman Cihad ile görüştük. Daha önceden Nurlardan haberdar olduklarını ve daha Mısır’dayken okuduklarını söylediler.
Kordoba’dan sonra yaklaşık 700 km uzaklıktaki Katamarka şehrine gittik. Orada senelerdir nurların gönüllü neşrini yapan Hatice Laura ablanın evinin bahçesinde bulunan, o şehirde Cuma namazlarının da kılındığı küçük mescidde Katamarkalı Müslüman kardeşlerimiz ile bir araya geldik. Hatice ablanın kardeşi Joel okunan Risale dersi ve birkaç sual cevap sonrasında Müslüman olmak istediğini söyledi ve Kelime-i şehadet getirdi.
Yeni ismiyle Said kardeşimiz dedi ki “Sanki sizleri yıllardan beri tanıyor gibiydim ve Müslüman olduktan sonra şu hissettiğim huzurun bütün hayatıma yayılmasını istiyorum. Bu huzuru daha fazla insanın yaşaması için çok daha fazla insanı buraya davet etmeli ve islamiyeti anlatmalıyız.” Rabbim hidayetini makbul ve daim eylesin, amin.
Daha sonra San Luis, bitki örtüsü ile de Barla’yı hatırlatan dağın yamacındaki Merlo kasabasında ailesiyle beraber yaşayan Risale-i Nurların İspanyolca mütercimi Lorena Lara Vacide ablayı ziyaret ettik. Eyüp abi yaptığı hizmetin ehemmiyetinden bahsedip, tebrik ve teşvik etti. Beraber kılınan namazlar ve dersler sonrasında Vacide ablanın oğlu Rami dedi ki, “Ben artık Türkçeyi öğrenip Risale-i Nurları orijinal lisanından okumak istiyorum.”
Merlo’dan sonra Rio Kuarto şehrinde ziyaretler ve dersler sonrasında vakit kaybetmeden Rosario’ya geçip oradaki derse iştirak ettik. İslamiyeti araştıran Kristian isimli bir genç ile de okunan ders sonrası yine kısa bir kısa soru cevap faslından sonra o müjdeli kelimeler dilinden döküldü. “Ben hazırım, Müslüman olmak istiyorum.”
Kristian kardeşimiz kelime-i şehadet getirip İsa ismini aldığında kalbindeki sevinç yüzüne aksetmiş, mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Bir kişinin daha imanına vesile olmak ne güzeldi. Bu yolda ne kadar zorluk olsa değmez miydi? Evet, değerdi. Çünkü Efendimiz Aleyhisselatu vesselam buyurmuştu, “Bir adam seninle imana gelse sahra dolusu kırmızı koyun ve keçilerden daha hayırlıdır.”
Tam bir ay olmuştu yola çıkalı, saatlerce uçak yolculuğu, binlerle kilometre kara yolculuğu ister istemez bir yorgunluk da veriyordu. Fakat bir kişinin bile Müslüman olması ve bu ahir zamanda imanını kurtaran bir kardeşimizin şehadetine şahitlik etmekliğimiz bütün yorgunluğumuzu alıp götürmüştü. Hatta dedik ki şimdi en başından başlayıp hiç ara vermeden şu seyahati tekrar edebiliriz.
Rabbim Güney Amerika'da daha nice Kristianların İsa, Davidlerin Davud, Moiseslerin Musa, Gustavoların da Mustafa olmasını nasip etsin, Güney Amerikanın her ülkesinde, her eyaletinde hatta kasabasında nur medreseleri açılmasını nasip etsin, amin.
Nasıl başladı, nasıl bitti anlayamadığımız seyahatimizin sonuna gelmiştik. Daha gidilecek çok yer, çıkmaz sokaklarda yolunu kaybetmiş, manevi bir yardım elinin uzanmasını bekleyen, hakikat arayışında nice muhtaç gönüller vardı. Dua buyurunuz, omuzumuza ihsan-ı İlahi tarafından konulan bu kıymetli vazifede hissemiz ziyade ve daim olsun, Rabbim ihlas ile yolunda koştursun ve koşalım, amin, amin, amin…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.