Latif ERDOĞAN
Güneydoğu dosyası için dip not
1-Medeni hiçbir devletin ırk aidiyeti olamaz, olmamalıdır.
Devlet bütün vatandaşına fırsat tanımada ve hukuk tatbikinde eşit davranır, iş ve sorumluluk dağıtımında ehliyeti esas alır; hiç kimseye ayrıcalık imtiyazı vermez, seçkinlik statüsü bahşetmez.
2-Hiçbir ırk bir başka ırktan üstün değildir ve olamaz. Üstünlük bireylere ait bir meziyettir ve bu meziyete her ırktan insanın sahip olması mümkündür ve vakidir.
3-Anadolu gibi, binlerce yıldır, yüzlerce çeşitli toplumlara vatan olmuş ve akrabalık yönüyle toplumları böylesi birbirine karışmış bir coğrafyada, herhangi saf kan bir ırk aramak hem abes hem lüzumsuz hem de imkânsız bir gayretkeşliktir. Başı imkânsız, sonu hüsran bu tür uğraşlarla oyalanmak ise bir taraftan zaman israfı diğer taraftan da tefrikaya sebebiyet vermesi bakımından büyük vebaldir. İçinde her şeyin kayıtlı bulunduğu "Levh-i Mahfuz" açılmalı ki, herkes gerçek nesebini bilebilsin. Sonra, insan nesebine ait fazilete bizzat sahip değilse, bütün soy ağacını bilse ne olacak, neye yarayacak ki... "Onlar bir toplumdu geldi ve geçti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız ise size" değil mi?
4-Kaderin sevkiyle ve tabii seyrinde oluşmuş, gelişmiş ve fıtrata en uygun, yaratılışa tam muvafık din birlikteliğinin birleştirici, uzlaştırıcı ontolojik ve ilahi gücünden istifadeyi devre dışı tutmak telafisi imkânsız büyük bir zafiyete davetiye çıkarmak demektir. Bu yanlış uygulama derhal terk edilmeli; dini, vatani birliktelik esaslarına öncelikli duyarlılık gösterilmelidir. Zira ki, dinden boşalan yeri başkaca harici ve beşeri müdahaleler ile doldurmak muhaldir. Zira ki, vatan sevgisi ancak iman mahfazasında saklı manevi, ruhani bir cevherdir.
5-Meselenin terör cephesine gelince:
a-İşe, bataklığı kurutmakla başlamak bir ön şarttır. Bunun için de, mutlaka eğitim seferberliğini yoğunlaştırmak, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde yapılacak eğitim etkinliklerini devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları eşliğinde maksimal düzeyde dinamik tutmak elzemdir.
b-Ekonomik açıdan bu bölgelerimiz mutlaka kalıcı, kazanıcı, kazandırıcı işlevde kurumlarla desteklenmeli, yöre insanına, özellikle tarım, hayvancılık, gıda endüstrisi alanlarında yerleşik iş bulma imkânı kolaylaştırılmalıdır.
c-Dağdan şehre inecekler için, geniş kapsamlı bir af yasası çıkarılmalı; ne ki bu af kademeli bir şekilde ve zamana yayılarak yapılmalıdır. Kişilerin samimiyetlerini ispat etmelerine yetecek süreler tespit edilmeli ve bu süreçlerde devletin özel gözetim ve denetimi sürdürülmelidir. Önceki dağ eşkıyasının birer şehir eşkıyasına dönüşme ihtimalini sıfır noktaya çekecek tedbir ve önlemler baştan alınmalıdır.
d-Terör örgütüne mensup kişilerden salt teoride kalanlarla eyleme karışmışlar birbirinden ayırt edilmeli, ikinci gruba dahil olanlardan da adi suç işlemiş bulunanlar ayrıştırılarak gerekli hukuki prosedür yürürlüğe konulmalıdır. Adi suçlar, kesinlikle af kapsamı dışında tutulmalıdır.
6- Toplum hassasiyetleri göz önünde bulundurulmalı; toplumu rencide edecek ve aşırı tavizi çağrıştıracak yaklaşımlardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Yani, kaş yapayım derken göz çıkarılmamalıdır.
7- Konuyla ilgili koordine ve faaliyetler tek merkezde toplanmalı, harici-dahili, gizli-açık başkaca yönlendirmelere geçit verilmemelidir...
Bugün
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.