Habibi Nacar YILMAZ
Mehmet Salih Âbinin Vefatı ve Trabzon'da Bir Devrin Kapanışı
Mehmet Salih İskender abinin vefatını, 1 Mayıs günü kendi sayfamızda "Trabzon'un yiğit evlatları, Mekap Ayakkabıları Fabrikalarının işletmecileri Selçuk ve Secaaddin İskender kardeşlerimizin muhterem babası, Mehmet Salih İskender abimizi bugün ebediyete uğurluyoruz. Uzun ve bereketli ömrünü iman ve Kur'an hizmetinde geçiren muhterem Âbimize Rabbimden rahmet diliyoruz. Bu ebedi yolculuğunda Rabb'im onu utandırmasın, şefaat-i azîmesine mazhar eylesin inşallah." cümleleri ile duyurmuştuk.
Mehmet Salih abiyi dilimizin döndüğünce tanıtan, ondan, onun hizmetlerinden bahis açan bir yazı niyet etmiştik. Tembelliğimiz ve meşguliyetimizden bu gecikti, bugüne kaldı. Fakat M.Salih abiyi böyle küçük bir yazıyla anlatabilmek çok zor. Bu zoru başarmaya çalışacağız, eksik ifadelerimizle.
Bazı insanlar vardır, onun vefatı bir aileyi ve en çok da bir mahalleyi alakadar veya müteessir eder. Onun boşluğunu çok kişi doldurur veya doldurabilir. Onun yokluğunu hissetmezsiniz çoğu zaman. Ama bazıları da vardır ki o, sadece bir fert değil, bir âlemdir bir cemaattir, cemiyettir aynı zamanda. Bir kişi olarak yaşamıştır ama birkaç kişinin işini yapmıştır. Tek kişilik çalışmamıştır sağlığında yani. İşte, Mehmet Salih abi tanıdığım böyle nadir insanlardan biriydi. Böyle insanlar nadir bulunur. Tanıdıklarımdan, mesala Fırıncı abi de böyle nadir insanlardan idi. M. Salih abi bir ömür yaşadı belki ama bir düzine insanın yapabileceği işleri yaptı, neticelendirip başardı.
Mehmet Salih İskender, 1935'te Trabzon'da doğmuş, büyümüş, tanınmış, Nurlarla tanışmış; bereketli ömrünün uzun bir dilimini imana ve Kur'an'a adamış, ayakkabıcı bir abimizdir. Nev'i şahsına münhasır üslûbu, yaklaşımları; nükteli sohbetleri, müstakim çizgisi ile yediden yetmişe herkesin gönlünde ve gözünde ayrı bir yeri,izi ve hatırası vardır Mehmet Salih abinin. Birçok yönüyle sanki bir fert değil de Trabzon'da bir cemaat olmuştur Salih abi. Yerine göre, bir abi; başka bir yerde vakıfâne bir hizmetçi; başka bir yerde bir hatip olarak görmek mümkündür onu. Yehova şahidi Mişon'a ders verebildiği gibi, dönemin KTÜ rektörü Kemal Gürüz ile de muhatap olur, ona bazı hatırlatmaları yapabilir bir hizmet, cesaret ve iş insanıdır. Daha da önemlisi, Uzun Sokaktaki Cem Kundura mağazasına her gün, bir kahve içimi süreliğine uğrayan Hâkim Nasuh Dobrucalı Bey'e de Said Nursi'den bahis açabilen, onun Nurcuları yargıladığı aynı günlerde, yargılamadan hiç haberi yokmuş gibi, ona risalelerin mahiyetinden bahsedebilme cesaretine de sahiptir. Daha doğrusu, Nasuh Bey Salih abiyi dinlemek zorunda kalmaktadır. Onun meşhur "Anladın mı?" ile başlayan ve sevecen yaklaşımla beslediği hitabından Nasuh Bey de etkilenir. Beratle neticelenen kararlar verir. Ona, masasının üzerinde sürekli bulundurduğu Sözler kitabını gösterir, okumasını tavsiye eder.
Trabzon'da okumuş, onunla buluşmuş, tanışmış az da olsa muhatap olmuşsanız; mutlaka hafızanızdadır ve onu unutmanız zordur. Hizmet ile ve onca yaşına rağmen talebe ile iç içe olabilmiştir.
Trabzon'da önce çırak olarak başladığı ayakkabı üretimine, ayakkabının en önemli kısmı olan saya dikimi, sonrasında ayakkabı satış mağazası Cem Kunduranın işletmeciliği olmak üzere ticari hayatına başlayan Salih abi, gençlik döneminde, Trabzon'da İtalyan marka Junak motorsikletiyle meşhur iki kişiden biridir ve nazarlar üzerinde, parlak da bir esnaftır.
M. Salih abinin nurlarla tanışma yolculuğu, 1973'te tedavi için gittiği İstanbul'da bir hastane odasında, Hürriyet gazetesinde okuduğu bir haberin ona yol göstermesi ile başlar. Haberde Trabzon'da güya Nur ayini yapanlar anlatılmakta ve bunların içinde Mehmet Salih abinin arkadaşı Mustafa Dinçer'in ismi de geçmektedir. M. Salih abi Trabzon'a dönünce, çok iyi tanıdığı ve hem de asker arkadaşı olan, şu anda rahmetli ve Trabzon Nur hizmetlerinin önemli rükünlerinden Mustafa Dinçer'e uğrar ve işin mahiyetini sorar. Onların böyle takip veya tutuklanmalarına şaşırır. Mustafa Dinçer abi de ona 23. Sözü verir. Bu kitabı okudukları için, takibe uğradıklarını anlatır. İşte, Salih abinin Nurlarla tanışma yolculuğu böylece başlar. 23. Sözü okur, benimser, devamında Sözler'i alır ve mağazasına koyar. Gelenlere, gidenlere okumalarını tavsiye eder. İşte, Hâkim Nasuh Bey de bu tavsiye ettiği kişilerdendir
Bu fakir, 1977 Eylül'ünde Trabzon'a geldiğimizde, daha lisans eğitiminin birinci sınıfında olmamıza rağmen, Cem Kunduraya uğrardık. Hatta bir defasında biriktirdiğim dokümanları saklamak için, boş ayakkabı kutusu istemiştim. Bu önemli hatırayı daha yakın zamana kadar da saklıyordum. Daha sonraları, hizmette tıkandığımız, fikir danışmamız gerektiği yerlerde hemen Mehmet Salih abiye uğrardık. Bize kolay çözüm yolları gösterir, müsaitse de bizzat gelerek yardımcı olurdu. Bunlardan mesela, Menderes'in idamına sevindiği anda parmağını hızara kaptıran birinin iki evini tutmamıza vesile olmasını ve onu ikna etmede bize yardımcı olmasını unutamam.
Mekap Ayakkabılarının saya kısmının dikimlerinin yapıldığı ve geniş makine parkının yer aldığı iş yeri ve iş yerinin mescidi, sanki bir dershaneye dönüşmüş; onun muhabbet, alaka ve şevki sayesinde tüm bölgenin uğrak yeri olmuştu. Daha sonra bu iş yeri, garajlara yakın Demirkırlar Sanayi Sitesine taşındı. Orada da yine hizmetin en önemli buluşma ve uğrak yerlerinden biri olmaya başladı.
Burada, M. Salih âbinin çocukları Selçuk ve Secaaddin kardeşlerin iş yerine daha çok sahip çıkmaları dolayısıyla, Salih abi, zamanının çoğunu hizmette geçirmeye başladı. Bu sayede 1992'de Kalkınma Mahallesi'nde açılan üç katlı hizmet mekânının yapımı ve hizmete girmesinde büyük emekleri oldu.
M. Salih abinin bizimle sürekli paylaştığı ve çok yerlerde müşahede ettiği için, ısrarla ifade ettiği: "Mekân büyük, nezih ve ferah olursa, hizmet de o nispette genişler." kanaati vardı. Bu kanaat onda o derece ileriydi ki Kalkınmadaki mevcut, nispeten küçük mekânda, umumî derslerdeki bazen gördüğümüz yetersizlikleri, burası için onda: "İhtiyaca cevap veremiyor." kanaati oluşturmuştu.
Bu sefer, M.Salih abi hedefini büyütmüş ve şu anda Değirmendere'de yanda fotoğrafını verdiğimiz hizmet binasının yerini almaya sevk etmişti. Bu durumu, bir defasında, onun çok sevip saydığı ve sıklıkla evinde misafir ettiği Sungur abiye gerekçeleri ile arz edince, o da teberrüken bu hizmete bir başlangıç ve temel olsun diye, yüz dolar vererek onu teşvik etmişti. İşte, binanın yerinin alınması, bu yüz dolarla başlamıştı.
M. Salih abi, Trabzon'da oluşturulan bir heyetle hem arsanın alınışında hem de binanın yapımında epey yerleri gezmiş, yardım toplamış ve binanın yapımında maddî ve manevî olarak öncülük etmişti. Her takıldığı yerde, istişareye müracaat etmişti.2005 civarında hizmete açtığımız bu bina, en çok da onun gayret ve öncülüğünde yapılmış ve bölgede önemli bir hizmete vesile olmuştu. M. Salih abi bina yapımı sırasında o bölgenin esnafıyla öyle sıcak bir irtibat kurmuş ki her uğrayıp tanıştığımız kişi, onu özlem ve saygıyla hatırlıyor. Maalesef onun boşluğunu hiçbirimiz dolduramadık, dolduramıyoruz.
Anlatacağımız çok şeyler var ama "Onun vefatı ile bir devir kapandı." dediğimiz hizmetlerden biri de, onun gayret ve bizzat katılımıyla başlayan ve uzun yıllar devam eden pazar sabahı derslerimiz vardı ki yine Salih abinin unutulmaz hatıralar bıraktığı derslerdir. Bu ders, Kalkınma vakıf binamızda sabahları iki saat süren programlardı. Dersten sonra, Demirkırlardaki Mekap Fabrikasının yazıhanesine uğrardık. Daha doğrusu, M. Salih abinin cazibesi bizi oraya celbederdi. Kahve ve simit ikramları, sohbetler, hatıralar eşliğinde ikinci bir ders daha olurdu o güzel ve nezih mekânda. Pazar akşamı yurtlara gideceğimizden haberdar olan Salih abi, akşam öğrencilere ikram edelim diye de bize simit alırdı ve o da ayrı bir güzellikti.
Pandemiden önceki son pazar dersini ve kahve ikramlarını unutamam. M. Salih abi ile olan görüşmemizin belki de son günüydü. Ondan sonra telefonda birkaç defa görüşebildik. Son iki yıldır kısmen yattığı hastanede ziyaretine gittik. Ama bizi tanıyamıyordu artık.
Uzun süre yaptığımız üniversite son sınıf derslerine katılmasını, orada güzel ve şevk verici konuşmalarını da unutamam mesala.
Onun uzun ve yorucu çalışmalarının bereketi ve semeresi olarak Mekap Ayakkabıları fabrikasını satın almışlar ve Trabzon'a taşımışlardı. Ve bir yönüyle nöbeti oğulları Selçuk ve Secaaddin kardeşler devralmışlardı. Şimdi de onlar bu bayrağı Trabzon'un Arsin ilçesindeki Organize Sanayi Bölgesinde geliştirip daha da ileri götürerek devam ettiriyorlar. Biz de hem babalarının hem kendilerinin dostları olarak fabrikaya bazen uğradığımızda veya bu iki yiğit kardeş ile karşılaştığımızda çok rahat ve içten bir şekilde "Bu fabrikalar hizmetindir, sizi oraya nöbetçi olarak tayin ettik. Görevinizi iyi yapıp yapmadığınızı teftiş için de ara sıra uğruyoruz." deriz. Onlar da sağ olsunlar, bu iyi niyet ve hüsn-ü zannımızda bizi mahçup etmiyorlar ve etmemeye devam edecekler inşallah.
Evet dostlar, uzun notlarım, M. Salih abi ile değerli hatıralarımız var. Ama hepsini yazmak, ne mümkün! Yazımızı, M. Salih abiyle bizden çok daha irtibatlı olmuş, hatta ailece de yakın bulunmuş, Trabzon'un çok değerli vakıflarından, şimdi de İstanbul Üsküdar'da hizmete devam eden, Trabzon'da Kalkınma Vakıf binamızda, pazar sabahı derslerinde bizi uzun süre misafir eden Halil İbrahim Sürmeli kardeşin bir hatırası ve Salih abinin bir iki temennisi ile bitirelim. Bir pazar dersi gününde kar yağmaktadır. Binanın giriş kapısı açılır. Halil İbrahim kardeş, biraz şaşırır. Bu karlı pazar sabahında derse de kimsenin gelebileceğini tahmin edemez. Bir bakar ki M. Salih abi gelmiş, ayakkabıları kaydığı için onları çıkarmış, çorapları da su içinde, onları kurutmaya çalışıyor. Gelmesi için de iki dolmuş değiştirmiştir. Onun sebat ve devamını göstermesi bakımından onu en iyi anlatan güzel bir hatıra.
Bu fakire defaatle "Habib kardeş, Allah yaşlılara merhametinden, onların günahlarını siler ve hatalarını da yazmaz." derdi. Yani Allah'ın merhametini öne çıkaran ikazlara önem verirdi. Ayrıca latife olarak çokça söylediği "Benim yaşanmamış kırk senem daha var." cümlesini ve belki de temennisini de unutamayız.
Cenab-ı Allah, O'nun dininin ibka ve i'lâsı için maddî ve manevî ve daha değerli olarak zamanını feda eden nadir insanlardan Mehmet Salih İskender abiye tekrar rahmetiyle muamele eylesin inşallah.
Selam ve dua ile.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.