Latif ERDOĞAN
Hak bilgisi ve gidişat
Sebepler zeminiyle itikatlar coğrafyasını teorik ve pratikte net çizgilerle bir birinden ayırabilmiş hikmet ehlinin zeka yükümlülüğü üzerine, adetullah testinden geçmemiş hiçbir uçuk hülyanın mahmurluğu çökmez ve hiçbir başarı onların aksiyon kıvamlarının bir tescili sayılan takdir ile tedbiri yan yana götürme noktasındaki isabetli kararlılıklarını gevşetmez. Bu durum, hak üzere olunduğunun da bir ölçüsüdür.
Hak aldatmadığı gibi hakikati görmekte olan göz de aldanmaz. Hakikat adamı gerçekleri hayallerinde yansıtsa da hayallerini gerçeklerde yansıtmaz. O, vakti geldiğinde kendiliğinden doğan güneş tabiliği ile zuhur edecek gerçeklerin peşindedir. Dolayısıyla onun hayalleri de hep, bugün olmasa da bir gün gerçekleşmesi mümkün yarınki gerçeklerdir. Evet, o, idrakinin sığlığı sebebiyle geleceğin mevhum sinesine sığınan değil; idrakinin enginliğiyle bütün geleceği halinin sadrına sığdırandır.
Gerçek liderdir yani, gerçekte liderdir, gerekçeli liderdir. Basiret ehlidir çünkü, feraset ehlidir. Mülkü de bilen, melekutu da bilendir. Aynı anda hem Musa hem de Hızır olabilendir. Maddeyi manaya, manayı maddeye boyut eyleyendir. Kalbinde yer etmesi gerekenleri kalbine, aklında yer etmesi gerekenleri aklına yerleştirendir. Sığaya çekilmesi gerekenleri sığaya çeken, sorgusuz kabullenilmesi gerekenleri sorgusuz kabullenendir. Hakkı gözetendir bir de; her hak sahibine hakkını nizasız verendir.
Hakkı görmek önemli bir hakikat bilgisi; hakkı hak olarak görmek önemli bir irfan yükselişidir. Her ikisinden daha önemli bir nimet ve fazilet ise hakkı hak olarak gördükten sonra ona uymak, hakkı hak olarak gördükten sonra icraatı ona tabi kılmaktır. Görülmeyen hak yetim, uyulmayan hak ise yitiktir. Birinci durum bireysel hüzne, ikincisi ise toplumsal iniltiye sebeptir. Duyduğumuz içe ve dışa dönük kaotik sesler de zaten bu tür iniltilerden başkası değildir.
Batılı/yanlışı görmek önemli bir teyakkuz halinin varlık işareti; batılı batıl olarak görmek önemli bir vicdani seziş göstergesi; batılı batıl olarak gördükten sonra ondan kaçış ve uzaklaşış ise daha da önemli bir hidayet himayesinin bulunuş belgesidir. Görülmeyen batıl gizli düşman, uyulan batıl ise güçlü düşmandır. Birincisi şahsi gaflete, ikincisi ise içtimai esarete sebeptir. Yaşanılan, dengesiz çılgın tutkular da zaten bu tür içe dönük gafletle dışa vuran esaretlerin bunalımlı neticelerinden başkası değildir.
Hakkın geldiği yerde batıl yaşama şansını kaybeder. Batılın hakim bulunduğu yerde ise hakkın nüfuzu zaafa uğrar. Birinci halde güç haklının iken, ikinci vaziyette hak daima güçlünün olur. Hukuk zayıfa tatbik edilir, güçlüler hukukun bağlayıcı yaptırımlarından muaf tutulur. Bu durum esasen bir toplumun kokuştuğunun sinyallerdir, ve bu durum esasen gelmekte olan bir korkunç kıyametin habercisidir.
Hak, adalet demektir. Hak, emaneti ehline vermeyi amirdir. Emanetin ehline verildiği ülke ümran yaşamayı hak etmiş; emanetin belirli bir zümreye tahsis edildiği yerler ise ümran yaşıyor olsalar bile yıkım vetiresine girmişlerdir.
Hak bilgisi, hakkın hatırını her şeyden yüksek tutmayı öğretir. Hakka hürmetin bulunduğu yer, rahmeti celbeden bir cennet; hakka hürmetin kalmadığı yer ise gazaba davetiye çıkaran bir cehennem demektir. O ise ne kötü yer, ne kötü akıbettir.
Bugün
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.