Nuran ŞAHİN
Hakikate açılan bir mektup
Risale Akademinin Kastamonu Lahikası müzakereleri sonunda; dikkatimizi, ilgi alanımızı ve bize hitap eden bir mektubu ele alarak tahlil yapmak istedim.Lahika mektupları bize, Risale-i Nur talebelerine ve topluma çok büyük mesajlar vermektedir.Bu mesajlar; en küçük daire olan bireyden başlayarak büyük daireyi içine alan prensibleri/düsturları/sistemlerin ölçülerini, çalışma mekanizmaları içine alması bakımından çok önemlidir.Tahlil yaparken bir yol haritası olması açısından, Kastamonu Lahikası Sempozyumunun konu içeriği bölümündeki tahlil ve tasnif maddelerinden gitmeyi uygun bulduğumdan mektubu bu çerçevede almak istedim.
Erisale'ye göre 84. mektup ve Kastamonu Lahikasında "KASTAMONU'DAKİ KARDEŞLERİME HİTABEN YAZILAN BİR HAKİKATTİR" başlıklı mektup.(1)
Bediüzzaman'a ait hem hususi hem de umumi bir inşa ve sistem mektubu olarak görüyorum.
Kastamonu Lahikası; 1936-1943 yılları arasında Bediüzzaman Said Nursi'nin Kastamonu hayatını içine alan bir eserdir. Bir yazarımızın dediği gibi Kastamonu Lahikası, Barla ve Emirdağ lahikaları arasında bir köprü konumunda; iman, hayat, şeriat üçlüsünün bileşkesidir.Kastamonu Lahikası; geçmişin hulasası ve geleceğin meyvesini veren bir çekirdek konumundadır.Bu mektubu rabbimin fazlı ve ikramıyla bu bakış ve anlayışla sizlerle paylaşmak istedim. Mektupları veya risaleleri evvel,ahir,zahir,batın ve bütün olarak algılamaya başladığımızda hakikatlere açılan pencere veya hakikatin içinde olacagızdır.Bunu anlamak için ağaç metaforunu kullanarak mektuba muhatap olma imkanı sağlıyor.
A- 1.Mektubun başlığı ayrı bir çalıştırmayı gerektiren bir hitap.ilk parağrafında "Belki size de faidesi olur diye gönderdim" ifadesini üstadımın Kastamonu kardeşlerime,size, okuyan kişilere, topluma ve
bize gönderdiği bir mektup olarak baktığımda "belki Nuran'a da faydası olur diye gönderdim" 'e muhatap olarak mektubu açtığımda manen üstadımla beraber olmanın hazz ve mutluluğunu tarif edemem.
Mektubun Muhtevası;İmani meseleleri,Siyasi yorumları,İçtimai prensipleri,Hizmet düsturlarını,Hukuk ve adalet düsturları,Devlet ve yönetim şekli,Özel Hukuki ve Kamu hukukunu ele almaktadır.
Mektubun genelinde kullanılan kavramlar; hayatımızın her anında bize gerekli olan kelimeler/prensibler/düsturları içeriyor.
Temel kavramlar;sadakat ve sebat üzerinde yoğunlaşıyor.İhlas ise şefkatle her cümlenin içine sinmiş.
Bu metinde ayrıca; Îmân-ı tahkîkî (iman kelimesinin risalelerde üç farklı yazılışı bulunmakta iman,îman,îmân mutlaka ayrı bir anlam ifade ettiğini düşünüyorum.(ilmel yakîn-aynel yakîn- hakkal yakîn mertebeleri gibi)),iştirak-i a'mal,delil, beşaret,ehl-i ilim,ehl-i hakikat,sofimeşrep(mektep, medrese, tekke), enaniyet,ab-ı hayat, tefrika, ittihat,siyaset,musibet,şefkat,tevekkül,rıza,teslimiyet, kadın,teselli, iltifat, nokta-i istinad, nokta-i istimdat, divane...mektubun her kelimesi çekirdek konumunda yukarıda da bahsettiğim gibi bu mektup geçmişteki risale ve mektupları ve gelecekteki kastamonudan sonra gelen eser ve mektupları içine alan,ağacın iç makenizmasına yayılan su ve gıda gibi besleyen ve bu açıdan genişleyen sistem mektubu olarak görüyorum.
Mektubun izahı; her kesin algı, bakış açısı; evvel ,ahir, zahir ve batın açısından farklılık olacağından insanları sınırlamamak adına mektubun ibarelerinde değişiklik yapmadan sıralamayı maddeler halinde yazarak sunmak istiyorum.
SADAKAT
2. Risale-i Nur, kendi
2.A.1.sadık ve sebatkâr şakirtlerine kazandırdığı
a-çok büyük kâr ve
b- kazanç ve
c- pek çok kıymettar neticeye mukabil
2.A.2.fiyat olarak, o şakirtlerden
a-tam ve hâlis bir sadakat ve
b-dâimî ve sarsılmaz bir sebat ister.
2.B.1.Evet, Risale-i Nur on beş senede kazanılan kuvvetli îmân-ı tahkikîyi
a-on beş haftada ve
b-bazılara on beş günde kazandırdığını,
2.B.2. yirmi senede, yirmi bin zât tecrübeleriyle şehadet ederler.
3. A.Hem, iştirak-i a'mâl-i uhreviye düsturuyla,
3.A.1- herbir şakirdine,
a-herbir günde binler hâlis lisanlarla edilen makbul duaları ve
b-binler ehl-i salâhatin işledikleri a'mâl-i salihanın misil sevaplarını kazandırıp,
3.A.2a- herbir hakikî sadık ve
3.A.2.b-sebatkâr şakirdini amelce binler adam hükmüne getirdiğine
a-delil,
b-kerametkârâne ve
c-takdirkârâne
3.A.3.a- İmam-ı Ali radıyallahü anhın üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i
3.A.3b-Gavs-ı Âzamdaki (k.s.) tahsinkârâne ve teşvikkârâne beşareti ve
3.A.3.c- Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın kuvvetli işaretiyle
o hâlis şakirtler,
a-ehl-i saadet ve
b-ashab-ı Cennet olacaklarına müjdesi pek kat'î ispat ederler.
3. B.Elbette böyle bir kazanç, öyle bir fiyat ister.
4. A.Madem hakikat budur, Risale-i Nur dairesinin yakınında bulunan
4.A.1- ehl-i ilim ve
4.A.2- ehl-i tarikat ve
4.A.3- sofî meşrep zâtlar onun cereyanına girmek ve
- ilim ve
- tarikattan gelen eski sermayeleriyle ona
a- kuvvet vermek ve
b-genişlemesine çalışmak ve
c-şakirtlerini teşvik etmek ve
d-bir buz parçası olan enaniyetini,
aa-tam bir havuzu kazanmak için
ab-o dairedeki âb-ı hayat havuzuna
ab1- atıp
ab2-eritmek
- gerektir ve
-elzemdir.
4. BYoksa, Risale-i Nur'a karşı rakîbâne başka bir çığır açmakla
4.B.1-hem o zarar eder,
4.B.2- hem bu müstakim ve metin cadde-i Kur'âniyeye
a-bilmeyerek zarar verir,
b-zındıkaya bir nevi yardım olur.
5. A Sakın, sakın,
5.A.1- dünya cereyanları,
5.A.2-hususan siyaset cereyanları ve
5.A.3-bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın.
5. B Karşınızda ittihad etmiş dalâlet fırkalarına karşı perişan etmesin.
5.B.1- اَلْحُبُّ فِى اللهِ، وَالْبُغْضُ فِى اللهِ ( "Allah için sevmek, Allah için buğz etmek." Buharî, Îmân: ) düstur-u Rahmânî yerine (el-iyazü billâh)
5.B.2-اَلْحُبُّ فِى السِّيَاسَةِ، وَالْبُغْضُ لِلسِّيَاسَةِ ( Siyaset için sevmek, siyaset için buğz etmek.) düstur-u şeytanî hükmedip,
a=melek gibi bir hakikat kardeşine adâvet ve
b=elhannâs gibi bir siyaset arkadaşına muhabbet ve
c=taraftarlıkla zulmüne rıza gösterip cinayetine mânen şerik eylemesin.
6. A.Evet, bu zamanda siyaset,
6. A.1-kalbleri ifsad eder ve
6. A.2- asabî ruhları azap içinde bırakır.
6. B Selâmet-i kalb ve
istirahat-i ruh isteyen adam, siyaseti bırakmalı.
7. A. Evet, şimdi küre-i arzda herkes
7. A.1- ya kalben,
7. A.2-ya ruhen,
7. A.3-ya aklen,
7. A.4- ya bedenen gelen musibetten
a- hissedardır,
b-azap çekiyor,
c-perişandır.
7. B. Bilhassa
7. B.1-ehl-i dalâlet ve
7. B.2-ehl-i gaflet,
7. B.1.a- rahmet-i umumiye-i İlâhiyeden ve
7. B.1.b-hikmet-i tamme-i Sübhâniyeden habersiz olduğundan,
a-nev-i beşere rikkat-i cinsiye,
b-alâkadarlık cihetiyle,
c-kendi eleminden başka nev-i beşerin şimdiki elîm ve
d-dehşetli elemleriyle dahi müteellim olup azap çekiyor.
7. C. Çünkü,
7. C.1- lüzumsuz ve mâlâyâni bir surette vazife-i hakikiyelerini ve
7. C.2-elzem işlerini bırakıp
7. C.1.a- âfâkî ve
7. C.1.b-siyasî boğuşmalara ve
7. C.1.c-kâinatın hâdisâtına
a-merakla dinleyerek,
b-karışarak
aa- ruhlarını sersem ve
ab-akıllarını geveze etmişler.
7. D.Ve bilerek kendi zararına fiilen rıza göstermek cihetinde,
7. D.1- "Zarara razı olana şefkat edilmez" mânâsındaki اَلرَّاضِى بِالضَّرَرِ لاَ يُنْظَرُلَهُ kaide-i esasiyesiyle
a-şefkat hakkını ve
b-merhamet liyakatını kendilerinden selb etmi؛ler.
7. E.Onlara
7. E.1- acınmayacak ve
7. E.2- ؛şefkat edilmez. Ve
7. E.3- lüzumsuz ba؛larına belâ getirirler.
8. A. Ben tahmin ediyorum ki, bütün küre-i arzn bu yangnnda ve frtnalarnda
8. A. 1-selâmet-i kalbini ve istirahat- ruhunu
8. A. 2-muhafaza eden ve kurtaran yalnız
a-hakikî ehl-i iman ve
b-ehl-i tevekkül ve
c-rızadir.
8. B. Bunlarn içinde de en ziyade kendini kurtaranlar,
1 -Risale-i Nur'un dairesine sadakatle girenlerdir.
8. C. Çünkü bunlar, Risale-i Nur'dan aldıkları iman- tahkikî derslerinin
8. C. 1-nuruyla ve
8. C. 2- gözüyle, hereyde rahmet-i İlâhiyenin
8. C.1 a- izini,
8. C.1 b özünü,
8. C.1 c yüzünü göِrüp
hereyde
a-kemâl-i hikmetini,
b-cemâl-i adaletini müşahede ettiklerinden,
c- kemâl-i teslimiyet ve
d-rızayla,
rububiyet-i İlâhiyenin icraatından olan musibetlere karşı
a-teslimiyetle,
b- gülerek karşılıyorlar,
c- rıza gِösteriyorlar. Ve
d-merhamet-i İlâhiyeden daha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki,
= elem ve
- azap çeksinler.
8. D. İşte buna binaen,
8. D.1 - deًgil yalnz hayat- uhreviyenin,
8. D.2 - belki dünyadaki hayatın dahi
a-saadet ve
b- lezzetini isteyenler,
hadsiz tecrübeleriyle,Risale-i Nur'un
a- imanî ve
b- Kur'ânî derslerinde bulabilirler ve buluyorlar.
SEBAT
B-Bugünlerde iki hatradan iki ihtar:
B-1.Birincisi: Bu şehirde Risale-i Nur'a intisap eden ihtiyar hanımlar
a-sebat ettiklerini ve
b-başkalar gibi sarsılmadıklarını düşündüm.
Birden bu hadis-i şerif ihtar edildi. عَلَيْكُمْ بِدِينِ الْعَجَۤائِزِ 1 yâni, "آhirzamanda, kadınların samimî dinlerine ve kuvvetli itikadlarına tâbi olunuz."
B- 2.Evet, ihtiyare kadınlar fıtraten
a-zaife ve
b-hassas ve
c-şefkatli olmalarından,
herkesten ziyade dindeki
a- tesellî ve
b-nura muhtaç olduًgu gibi,
herkesten ziyade fıtratlarnda fedakârâne şefkat cihetiyle, dinde bulduًgu
a-nihayetsiz şefkatperverâne bir nur-u tesellî ve
b-iltifat- merhamet-i Rahmân ve
c-nokta-i istinat ve
d-nokta-i istimdada ihtiyac var. Tam sebat etmek, fıtratlarnn muktezasıdır.
B-3.Onun için, bu zamanda o hâcât tam yerine getiren Risale-i Nur, herşeyden ziyade onların
a- ruhlarına hoş geliyor ve
b-kalblerine yapışıyor.
B-2.1.İkincisi: Bugünlerde benim yanıma müteaddit ayrı ayrı zâtlar geldiler. Ben onlar âhiret için zannettim.Halbuki ya
a-ticaret veya
b-ilerinde bir kesat ve
c- muvaffakiyetsizlik olduًgundan,
bize ve Risale-i Nur'a,
a-muvaffakiyet için ve
b-zarardan kurtulmak niyetiyle müracaat edip,
- dua ve
- istiare istediklerini anladım.
B-2.2."Ben, bunlara ne edeyim ve ne diyeyim?" diye tahattur ettim. Birden ihtar edildi:
a-"Ne sen divane ol ve
b-ne de onlar divanelikte bırakıp divanece konuşma.
Çünkü
A- yılanlar zehirine karşı
a-tiryak tedarikiyle ve
b- onlar kaçırmasıyla meşgul ve
c- vazifedar birtek adam,
B-yılanlar içinde duran ve
a-sineklerin sırmasına mâruz olan ve
b- sinekleri kaçırmak için çok yardımcılar bulunan diًًger bir adama,
C-yılanlarn ısırmasın bırakıp, ona,
a-sinekler ısırmamasına yardım için koşan divanedir ve
b-onu çaًًgıran dahi divanedir.
c- O sohbet dahi divanece bir konuşmaktır."
B-2.3. A. Evet, hadsiz hayat- uhreviyeye nispeten
a- muvakkat ve
b- fâni
c-kısacık hayat- dünyeviyenin zararlar,
- sineklerin ısırması gibidir.
B. Hayat- ebediyenin zararlar,
-ona nispeten yılanların ısırmasıdır
KAYNAK:
(1) ].NURSİ,Said(1994), Kastamonu Lahikası,Yeni Asya Neşriyat, İstanbul,s.88,89,90.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.