Huzuru 'ev'de buldular
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın geçtiğimiz ekim ayında başlattığı ‘Yaşam Evleri’ projesi, huzurevinde kalan yaşlıların sıcak ev ortamı özlemini bitirdi.
Neşe Polat'ın haberi:
Memleketleri ve komşularından ayrılmadan devlet korumasına alınan yaşlılar mutlu.
81 yaşındaki Firdevs Çam, bir yılı aşkın süredir huzurevinde kalıyordu. ‘Çok kalabalık’ diye şikâyet etse de mutluydu. Onun için yeni hayat geçtiğimiz yıl ekim ayında başladı. Kurum müdürü, bir gün yaşlı kadına, ‘Seni eve çıkarıyoruz’ dediğinde üzülmüştü. Evde nasıl kalacaktı ki? Bu yaşta kendi hizmetini yapabilecek olsa niye huzurevine gelmişti? Kalacağı evin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı ‘Yaşam Evi’ olduğu açıklandı. Kendi gidip gördü ve çok beğendi. Apartman dairesinde, 4 kadınla birlikte yaşamayı kabul etti. Onlara, bakıcıları da eşlik edecekti. İlk geldiği günlerdeki hüznünü tebessümle anlatarak, “Huzurevi çok kalabalık, artık kafam kaldırmıyor. Oraya gidince hasta oluyorum.” diyor. Yaklaşık 6 aydır kaldığı evini ve arkadaşlarını sevdiğini söylüyor. Her şehirde huzurevi açmanın mümkün olmadığını belirten Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Aylin Çiftçi ise, “Belli bir yaşın üstündeki insanlara da muhitinden ayrılmak ağır geliyor. Yaşam evleri bu anlamda önemli. Kişi memleketinde devlet bakımına alınıyor.” diye konuşuyor.
Türkiye genelindeki 15 yaşam evinden biri Ankara Yenimahalle’dekine ‘Yaşlılar Haftası’ sebebiyle misafir olduk. Firdevs Çam, Gülten Sevilen, Havva Yıldırım ve Naile Eser teyzelerin kaldığı evde daha kapı açılır açılmaz sıcaklık hissediliyor. Misafir ağırlamanın mutluluğuyla gözlerinin içi gülüyor ev sahiplerinin. Elleri öpülen yaşlılar, torunları gibi seviyor misafirleri. Koyu bir muhabbete çay eşlik ediyor. Bir ara 77 yaşındaki Havva teyze, ‘Tabağındakileri yesene’ diyor ve tebessümle ekliyor: “Kuru dolmaları biz yaptık, eğer ikramlarımızı yemeyeceksen bir daha da ziyaretimize gelme.”
68 yaşındaki Gülten teyze, 6 yıldır kalıyor huzurevinde. Çocukları bu durumu kabul etmese de o mutlu olduğunu söylüyor: “Huzurevi dendiği zaman kötü algılanıyor ama ben kendimi alıştırdım. Devlet koruması altında olmak en mantıklısı diye düşünüyorum, hele böyle yerlerde kalmak apayrı.” ifadelerini kullanıyor. Boş vakitlerini takı tasarlayarak, kitap okuyarak ya da el işleri yaparak geçiriyor. Bowling ise tutkusu. “Oğlum, kızım, gelinim müsait olduğunda bowlinge gidiyoruz. Hem de çok iyi sayılar yaparım.” diyor. Teknolojiyle de arası iyi olan Gülten teyze, çocukları ve torunlarıyla bilgisayardan yazışıyor. 75 yaşındaki Naile teyze ise evin en yeni sakini. Birkaç ay önce eşiyle birlikte huzurevinde kalmaya başlamışlar. Çocukları olmadığını söyleyen Naile teyze, “Koca bir şehirde yalnızdık, 10 yıldır eşime bakıyordum. Hasta olduğundan çok zorlanıyordum. Sonunda huzurevinde kalmaya karar verdik.” diyor. Yaşlıları memleketlerinden ko-parmadan devlet korumasına alan ‘yaşam evleri’nin bir güzel tarafı da sakinlerinin komşularıyla sıcak ilişkiler kurabilmesi. Firdevs teyze, ilk taşındıklarında komşularının ziyaretlerine geldiklerini anlatıyor. Sonrasında ise iade-i ziyaret yapıp birer kahvelerini içmişler.
Yaşlı bakımında ihtisaslaşmaya gidiyoruz
‘Çocuk Evleri’ modelini yaşlılar için uygulamaya koyduklarını kaydeden Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Aylin Çiftçi, yıl sonuna kadar 50 ev açmayı planladıklarını söylüyor. Huzurevlerinin yanı sıra yaşam evleri, evde yaşama destek, gündüzlü bakım ve özel bakım alanları olarak yaşlı hizmetlerinde ihtisaslaşmaya gittiklerini anlatıyor. Bakanlığın birinci amacının kişiyi yerinde desteklemek olduğunun altını çizen Çiftçi, şöyle devam ediyor: “Mesela kendi evinde, gün boyu evde geçirmek sıkıntı. O yüzden gündüz merkezlerini de kuruyoruz. Geziler, tiyatro, sinema ve sohbet edebilecekleri etkinlikler olacak. Bu merkezlerin sayılarının artırılması yönünde çalışmamız var.”
Zaman