Hz. Muhammed'in (asm) Peygamberliğinden evvelki mucizelerinden
Günlük Risale-i Nur dersi...
Bismillahirrahmanirrahim
Altıncısı: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, küçüklüğünde Halime-i Sa'diye'nin yanında iken, Halime ve Halime'nin zevcinin şehadetleriyle, güneşten rahatsız olmamak için, çok defa üstünde bir bulut parçasının ona gölge ettiğini görmüşler ve halka söylemişler ve o vakıa sıhhatle şöhret bulmuş.
Hem, Şam tarafına on iki yaşında iken gittiği vakit, Bahîra-yı Râhibin şehadetiyle, bir parça bulut Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın başına gölge ettiğini görmüş ve göstermiş.
Hem yine bi'setten evvel, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, bir defa Hatice-i Kübrânın Meysere ismindeki hizmetkârıyla ticaretten geldiği zaman, Hatice-i Kübrâ, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın başında iki meleğin bulut tarzında gölge ettiklerini görmüş, kendi hizmetkârı olan Meysere'ye demiş. Meysere dahi Hatice-i Kübrâya demiş: "Bütün seferimizde ben öyle görüyordum."
Yedincisi: Nakl-i sahihle sabittir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, bi'setten evvel bir ağacın altında oturdu. O yer kuru idi, birden yeşillendi. Ağacın dalları, onun başı üzerine eğilip kıvrılarak gölge yapmıştır.
Sekizincisi: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ufak iken Ebu Talib'in evinde kalıyordu. Ebu Talip, çoluk ve çocuğu ile, onunla beraber yerlerse karınları doyardı. Ne vakit o zat yemekte bulunmazsa, tok olmuyorlardı. -2- Şu hadise hem meşhurdur, hem katidir.
Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın küçüklüğünde ona bakan ve hizmet eden Ümmü Eymen demiş: "Hiçbir vakit Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm açlık ve susuzluktan şikâyet etmedi-ne küçüklüğünde ve ne de büyüklüğünde."
Dokuzuncusu: Murdiası olan Halime-i Sa'diye'nin malında ve keçilerinin sütünde, kabilesinin hilâfına olarak çok bereketi ve ziyade olmasıdır. Bu vakıa hem meşhurdur, hem katidir.
Hem sinek onu tâciz etmezdi, onun cesed-i mübarekine ve libasına konmazdı. -5- Nasıl ki, evlâdından Seyyid Abdülkadir-i Geylânî (k.s.) dahi, ceddinden o hali irsiyet almıştı; sinek ona da konmazdı. (Mektubat Sh. 177)
Bediüzzaman Said NURSİ
SÖZLÜK:
HALİME-İ SA\'DİYE : Hz. Muhammed\'in (a.s.m.) süt annesi.
ZEVC : Erkek eş, koca.
BAHÎRA-İ RÂHİP : Süryanî rahiblerindendir. Peygamberimiz amcası Ebu Talib ile Suriye taraflarına gittiklerinde bu rahip kilisesinden çıkıp Hz. Muhammed\'i işaret ederek onun peygamber olacağını söylemiştir.
ŞEHÂDET : Şâhitlik
Bİ\'SET : Başlangıç, geliş, çıkış.(Peygamberliğin başlangıcı)
NAKL-İ SAHİH : İçinde yalan yanlış olmayan doğru nakil, rivâyet.
MURDİA : Süt anne.
HİLAFINA : Zıddına, tersine, aksine.
CESED-İ MÜBÂREK : Mübârek ve kıymettâr vücût, ceset.
LİBAS : Elbise.
CEDD : Babanın babası veya ananın babası.
İRSİYET : Aslından gelen benzerlik, soya çekme.
SEYYİD : Efendi, büyük, önder.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.