Vehbi KARAKAŞ
İktidara ve muhalefete çağrı ve öneri
Bir asra yakın bir zamandır, bu memleketin çocukları yeterli din terbiyesini alamadılar. Kur’an dersinden ve Peygamber sevgisinden yoksun büyüdüler. Din terbiyesinden ve Peygamber sevgisinden yoksun kalan gençlerin bir kısmı, anarşist ve terörist oldu. Kan kustular ve kan kusturdular. Kimi idam sehpalarında, kimi de kurşunlar altında can verdi.Bir kısmı da şu anda hastanelerde, hapishanelerde ve kabristanlarda azap çekmekte.
Elbetteki onların bu hale düşmelerinin tek suçlusu sadece onlar değildir. Anne-babalar olarak bizler de, biz büyükler, biz eğitimciler ve biz etkili ve yetkililer de suçluyuz. Suçumuzu itiraf etmemiz yetmez. Elimizi çabuk tutmalıyız. Çünkü daha yapılacak çok iş var. Bundan sonra atacağımız he hayırlı adım, geçmişteki günahlarımıza keffaret olacaktır. Şimdi artık iyi şeyleri artırmanın, kötü şeyleri durdurmanın zamanıdır. Hep beraber çocuklarımızı, gençlerimizi kötülerden, kötülüklerden, anarşi ve terör belasından, ahlaksızlık ve imansızlık afetinden, dünya ve ahiret azabından kurtarmamız lazım.
Hamdolsun Allah’a. İyi şeyler de oluyor. Az da olsa, okullarımızda Peygamberimiz ve Kur’an okutulmaya başlamıştır. Bu güzel hamleleri ve icraatları bekleyen, ısrarla isteyen Müslüman milletimize, Müslüman milletimizin halinden ve dilinden anlayan iktidara ve bunun gibi her güzel hamleyi destekleyen muhalefete tebrik, şükran ve alkışlarımızı gönderiyoruz.
Kaybedecek zamanımız yok. Yapılacak işlerse çok mu çok. Ömür sermayesi ise her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Ülkemizin ve insanımızın da kalıcı huzura ve güvene, hem dünyasını ve hem de ahiretini cennetleştirmeye şiddetle ihtiyacı var.Başta hükümete, sonra da muhalefete bir çağrımız, bir önerimiz olacaktır. O çağrıyı bir paket halinde dikkatlerinize sunuyoruz. Gereğini âl-i cenaplarınızdan bekliyor ve istirham ediyoruz:
ÖNERİLERİMİZ
1-Kur’an, Arapça, din, ahlak ve siyer dersleri ilköğretim birinci sınıftan, üniversite son sınıfına kadar tercihli bir ders olarak bütün okullara konulmalıdır. Her eğitim kurumunun yanında bir mescid veya cami olmalıdır. İhtiyaç duyan ve beş vakit namazlarını kılmak isteyen öğretmen ve öğrencilerin, tuvalet ihtiyaçlarını giderebilecekleri ve rahat abdest alabilecekleri lavabolar bulunmalıdır. Genele açık lavabolarda pisuarlar görünür yerde olmamalıdır.
2-Din ve fen, ruh ve beden gibi birbirini tamamlamalıdır. Çünkü ruh bedensiz, beden ruhsuz yaşamaz. İlim dinsiz, din ilimsiz olmaz.
3-Karma eğitim zorunlu olmamalı, alternatif eğitimler ihdas edilmelidir. Oğlumun kız okulunda, kızımın erkeklerin içinde okumasını istemiyorum, diyenlerin isteğine saygı duyulmalı ve gereken yapılmalıdır.
4-Sabahat Akkiraz’ın önerisi üzerine Meclis lokantası Muharrem orucuna göre ayarlandığı gibi Cuma günkü mesailer, Cuma namazına göre tanzim edilmelidir. Aksi halde üzerine Cuma namazı farz olup ta kılamayanların vebali bu düzenlemeyi yapmayanların veya buna engel olanların boynunda olacaktır. Mahşer günü bunun sorgusuna ve bu vebalin faturasına kimse dayanamaz.
5-Basın-yayındaki müstehcenliğe, ar ve haya duygularını yıkan söylemlere, yazılara, karikatürlere ve davranışlara düzenlemeler getirilmeli, milletimizin genel ahlakı, ar ve haya duyguları rencide edilmemelidir. Anne ile oğlu, baba ile kızı ekranı izlerken utandırıcı bir durumla karşılaşmamalıdırlar.
6-Tesettüre sadece üniversitelerde değil, devletin bütün kurumlarında hürriyet tanınmalıdır.
7-Sigara, uyuşturucuve kötü alışkanlıklar gibi içkiye de yasak getirilmeli, kumara, kehanet ve falcılık gibi hurafelere müsamaha gösterilmemelidir.
8-Yaklaşık 4,5 asır selatin camii olarak görev yapmış olan Ayasofya Camii daha fazla ağlatılmamalı, kollarındaki kelepçeler çözülmeli, müze olmaktan çıkarılmalı ve ibadete açılmalıdır. Ayasofya hürriyetine kavuşturulmalı, Fatih’in Bedduasından bu ülke ve bu ülkeyi yönetenler kurtarılmalıdır.
9-Kısas cezası getirilmeli, mal ve cana kıyanlar, tecavüz edip öldürenler hak ettikleri adil cevabı alabilmelidir. Kuzuları boğup parçalayan kurda merhamet, kuzulara katmerli zulümdür.
10-İslamiyet ve iman gönüllere hâkim olmalıdır.İmanın ve İslamiyet’in hâkim olduğu yerlerde kolay kolay günah işlenmez, suç barınamaz. Kazara tek tük suç işleyen olsa da, suçlu gelir, kendisini ihbar eder, adalete teslim olur. Çünkü suçlu bilirki “Şeriatın kestiği parmak acımaz.” Devlet adaletin tecellisini üstlenirse, vatandaş devletin görevini üstlenmez. Mütecaviz ve katilleri öldürme ve linç girişimlerine tevessül etmez.
12-Hırsızlık çok yaygın hale gelmiş bulunmaktadır. Buna karşı maddî ve manevî tedbirler alınmalıdır. Bu tedbirleri iki başlık altında toplayabiliriz:
a)Bir taraftan insanlar çaresizlikten hırsızlık yapmaya mecbur edilmemeli, onları hırsızlık yapmaya zorlayan sebepler ortadan kaldırılmalı, herkes karnını doyuracak işe ve maişete kavuşturulmalıdır.
b)Hakiki iman dersleri yaygınlaştırılmalı, Müslümanlar taklidî (geleneksel) imandan kurtarılmalı, tahkiki iman derecesine yükseltilmelidir.
c-Bütün bunlara rağmen “sen hâlâ hırsızlık yapmaya devam edersen kanun yoluyla elini keserim.” denilmeli, caydırıcı bir ceza ile hırsızlık yapmak isteyenin cesareti kırılmalıdır.
13-Filimlerde, dizilerde, basın ve yayının her platformunda, hırsızlık, hainlik, adam öldürme, aldatma, hiddet, şiddet görüntüleri olmamalı, “Çünkü kötü şeyleri tasvir (edip nazarlara vermek), saf zihinleri idlal eder, (saptırır.)” Yine buralardamüstehcen reklamlar yer almamalı, müstehcenlik ve porno sergileyen yerli ve yabancı bütün kanallar ve internetler hakkında devletin ilgili birimleri amansız davranmalıdır.Özgürlük ve demokrasinin arkasına sığınarak hiç kimse ahlaksızlık sergileyememeli. Ahlaksızlığın adı sanat, ahlaksızın adı da sanatçı olmamalı. Hür olacağız ama Allah’ın kulu ve İslam dininin mensupları olduğumuzu, ahirete doğru yolculuğumuzun devam ettiğini, orada yaptıklarımızdan ve konuştuklarımızdan hesaba çekileceğimizi unutmamalıyız.
14-Sahillerden Müslümanca istifade imkânları ihdas edilmelidir. Denizden, güneşten ve kumdan Müslümanca yararlanma yolları bulunmalıdır.
15-İslam milliyetçiliği milletimize yeter, kahraman milletimiz asırlarca bu milliyetçilikle yaşadı. Hem de, 36 ırk bir arada, kardeşçe yaşadı. Kimsenin burnu kanamadı. Dolayısıyla şahıs milliyetçiliğine, ırk milliyetçiliğine, bölge milliyetçiliğine gerek yok. Yüce Allah: “Ancak müminler kardeştir.”Buyurarak iman birliğini,Peygamberimiz de: “Müslüman Müslümanın kardeşidir.”Buyurarak İslam kardeşliğini esas göstermiştir. İslam milliyetçiliği terörü bitirmiştir, şahıs ve ırk milliyetçiliği de terörü hortlatmış ve azdırmıştır.
16-Yeni anayasa kuvvetini Kur’an’dan ve Hz. Peygamber’in Sünnetinden ve ahlakından almalıdır.
Bu önerilerimiz sadece benim değil milyonların önerisidir. Bu önerilerimiz, sadece hükümete değil, aynı zamanda muhalefetedir. Biz, hükümeti de muhalefeti de dinimizin şerefli Müslüman mensupları biliyoruz. Bu önerilere hep beraber sahip çıkacaklarına, birbirlerine destek vereceklerine inanıyoruz.Böyle olur ve bunları yaparsanız, milletimiz rahatlar, millet sizden razı olur, Allah sizden razı olur, yardımını, rahmetini, bereketini üzerinizden yağdırır, anarşi ve terör içimizde barınma imkânı bulamaz, Türkiye süper güç ve cennet olur, cennete adam üreten bir ülke haline gelir inşallah.
“Din hayatın hayatı/ Hem nuru, hem esası,
İhyay-ı dinle olur/ Bu milletin ihyası.”
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.