İletişim mi fedakârlık mı?
Eşleri çift taraflı fedakarlığa sürükleyen ana faktör ne?
Ahmet Kurucan'ın haberi:
Evlilikte her iki taraf da ortak mutluluğu yakalamak ve yaşamak adına fedakârlıkta bulunsa ve orta noktada buluşulsa. Mümkün mü? Mümkün hatta daha ötesi olması gereken bu. Şimdi soru şu; eşleri çift taraflı fedakarlığa sürükleyen ana faktör ne? Tek kelime ile, iletişim.
Aile içi iletişim uzmanı değilim. Söz konusu sahada çok da derin olmayan şahsi okumalarım var, ama bu eskilerin “alaylı” dediği türden beni uzman yapmaya yetecek çapta okumalar değil. Bununla beraber şahsi hayatım, yakın eş-dost, akraba-arkadaş çevresi ile münasebetlerim ve gözlemlerim, köşe yazarlığı dolayısıyla konu ile alakalı dünyanın dört bir yanından gelen e-postalar aile içi iletişimde –iletişimsizlik demek daha doğru olur sanırım- bir birikime sahip olmamın da nedeni oldu. İşte bütün bu gözlemlere, yaşanan hadiselere ve aktarılan soru ve sorunlara karşı ayet, hadis ve dinden onay almış geleneklerimiz doğrultusunda yapageldiğim yorumlarla bazı çözüm yolları ortaya koymam ve bunları yazı diliyle paylaşmam muhataplarım nezdinde beni farklı bir konuma koydu. Hüsnüzanna hiçbir şey demem, diyemem ama itiraf edeyim ki söz konusu hüsnüzan başta da ifade ettiğim gibi ne “alaylı” ne de “mektepli” manasında beni konunun uzmanı yapmaya yeter. Hakikatin benim tarafımdan görülen yüzünü –ki bu aynı zamanda bir itiraftır- böylece beyan ettikten sonra gelelim mevzuya.
Geçenlerde tweet hesabımda bir cümle yazdım. Bana evliliği tek cümle ile tarif et deseler, eskiden fedakârlık diyordum, şimdi iletişim derim dedim. O kadar çok tepki aldım ki şaşırdım kaldım. Sanki yaraya tuz basmışım gibi, müspetiyle-menfisiyle her yerden yükselen bir uğultu da diyebilirsiniz siz buna. Kimisi aynen destekliyor görüşümü, kimisi hayır diyor, itiraz ediyor ve fedakârlığı, iletişimi bir kenara koyup sevgiyi, saygıyı, sabrı, sorumluluğu ön plana çıkartıyor; kimi kaliteli, nitelikli vb. vasıf ilaveleriyle iletişimi kabulleniyor; kimisi de iletişim kopmasın diye fedakârlıktır diyerek bu ikisini birleştiriyor.
İşin zorluğu fıtrî özellikleri itibarıyla birbirine zıt ama birbirini tamamlayıp bütün oluşturan iki ayrı cins insanın bir araya gelmesi ile oluşan evlilik gibi komplike bir yapının bir tek kelime veya kavram içine sıkıştırılmaya çalışılması. İkinci zorluk ise bu kelime veya kavramlara hemen herkesin farklı manalar vermesi.
Farklılıkların cem olduğu yer
İlkinden başlayalım; kadın ve erkek. Varlık olarak her ikisi de insan ama cinsleri ve buna bağlı olarak bedeni yapılarından tutun, şefkat, merhamete uzanan maddi-manevi özelliklerine kadar hemen her şeyleri farklı. Evlilik vesilesi ile kurulan yuva işte bu farklılıkların cem olduğu yerin adı. Tam manasıyla zıtlıklar arenası. Ama Allah’ın yüce kudretine bakın ki ahengi, uyumu, huzuru, saadeti bu zıtlıkların bir araya gelmesine bağlamış ama kadın ve erkeğin iradesini devreye koyması şartıyla. Eğer ahengi yakalama adına gerekli olan irade, iradi varlıklar olarak yaratılan kadın ve erkek tarafından ortaya konulmaz veya konulamazsa orada ne huzurdan ne saadetten bahsetmek mümkündür. Komplike derken bunu kastediyorum; zıtlardan ahengi elde etme; zor iş.
O zaman bu yapıyı tarif için bir tek kelime yetmez. Onun için evlilik hem fedakârlıktır, hem iletişimdir, hem saygıdır, hem sevgidir, hem paylaşmaktır, hem karşılıklı anlayıştır, vs. demek doğrudur ve isabetlidir. Belki bunlar arasında bir-iki tanesi öncelik-sonralık sıralaması içinde açık ara ile önde yerini alabilir; eşitler arasında birinci-ikinci olabilir ya da insanların eğitim ve öğretimle kazanmış oldukları karakterler, bilgi ve tecrübelerine bağlı olarak bazıları diğerlerine nispetle öne çıkabilir. Ben bir zamanlar fedakârlık derken bunu kastetmiştim; şimdi iletişim derken de aynı şeyi kastediyorum. Tabiri diğerle birini diğerine tercih ediyor ya da tamamen ret ediyor değilim.
Gelelim iletişim ve fedakârlığa. Fedakârlık bir karının/kocanın ister alışkanlığından veya çok istediği bir şeyi sırf eşini memnun etmek için yapmaktan vazgeçmesidir. Dikkat edin; sırf eşini memnun etmek için alışkanlığını geçici veya daimi olarak terk ediyor, terk etmek istememesine rağmen. Buna vazgeçme denir mi bilemem. Eşinin mutlu olması uğruna kendi olmuyor; kendini gerçekleştirmiyor; tabir caizse eşinin mutluluğu için yılların alışkanlığını, arzusunu içine gömerek mutsuzluğu tercih ediyor, aile saadetini önceliyor. Diyelim ki eşlerden biri TV seyrederken, akşam çay saatinde muhabbet ederken çay ile çekirdek çıtlatmayı çok seviyor. Diğeri ise o çekirdeğin dişler arasına alındığında ortaya çıkan çıt-çıt-çıt sesinden son derece rahatsız oluyor ve rahatsızlığını açıkça ifade ediyor. Bunun üzerine çekirdek çıtlatan eş de sırf eşini mutlu etmek için çekirdek yemekten vazgeçiyor. Yani fedakârlık yapıyor.!
Mutluluk ortak bir olgudur
Halbuki evlilik kurumunda mutluluk ortak bir olgudur. ‘Ben mutlu, sen mutlu, o mutlu, öyleyse hepimiz mutlu.’ Olması gereken şey budur. Bu da ortak mutluluk adına herkesin fedakârlık yapmasını gerektirebilir. Fedâkarlık hep tek taraflı yapılırsa, gün gelir bir yerden patlar ve o zaman sadece patlamaya sebebiyet veren hadise değil, 40-50 yıllık bütün defterler sayfa be sayfa açılır, ortaya dökülür. ‘Saçımı süpürge ettim, gece-gündüz sizi rahat ettirmek için çalıştım’ böylesi ortamlarda ağızdan çıkan sözlerdir.
Pekala bunun yerine şu yapılamaz mı? Rahatsız olan eş yine kemal-i samimiyetle eşine rahatsızlığını ifade etse, bunu bir sorun olarak gördüğünü söylese ve bu sorunu nasıl aşarız diye bir araya gelip kafa kafaya verip ortaklaşa çözüm arasalar daha iyi olmaz mı? Mesela; her akşam çay saatinde yenen çekirdek haftada ikiye düşürülse, böylece her iki taraf da ortak mutluluğu yakalamak ve yaşamak adına fedakârlıkta bulunsa ve orta noktada buluşulsa. Mümkün mü? Mümkün hatta daha ötesi olması gereken bu.
Şimdi soru şu; eşleri çift taraflı fedakarlığa sürükleyen ana faktör ne? Tek kelime ile, iletişim. Anlaşıldığı üzere, fedakârlık yine olacak; olacak ama tek taraflı değil, karşılıklı. Eşleri buna götürecek yol ise iletişim. Bu durumda iletişim fedakârlığın bir adım önüne geçiyor eşitler arasında birinci oluyor.
Fedakârlığa da devam; iletişimle beraber.
Zaman