İlköğretim öğrencisinin Bediüzzaman notları
Bir gün okulda teneffüs esnasında sıra arkadaşım Rıfat'la Bediüzzaman'a gittik. Kapıyı çaldık, odasına girdik...
Abdullah Yeğin, henüz bir ortaokul talebesi iken Bediüzzaman Said Nursî'yi ziyaret edişini anlatıyor:
"Kastamonu Lisesi, orta kısım ikinci sınıftayım. (l940-l94l), Üstad'ın kiraladığı evin sahibinin ve bize gelen zatların sitayişle bahsetmeleri üzerine bende onu görmek ve ziyaret etmek arzusu uyandı. Onun hakkında duyduklarım, büyük bir zat olduğu, hediye kabul etmediği ve herkesi ziyaretine almadığı şeklinde idi.
"Bir gün okulda teneffüs esnasında sıra arkadaşım Rıfat'a bu konuyu açtım. 'Burada çok kıymetli bir hoca varmış' deyince arkadaşım, 'Ben onu tanırım, evi bizim evin karşısındadır. Çok iyi bir kimsedir. Beraber seninle gidelim. Ben bazan ona gidiyorum' dedi.
"Münasip bir vakitte birlikte gittik.
"Kapıyı çaldık. Kapı açıldı. Yukarı çıkarak sağdaki ilk kapıdan odasına girdik. Evvelâ Rıfat, sonra ben elini öpüp oturduk. Karyola gibi yüksek bir divanın üstüne oturmuş, dizlerine yorganı çekmiş, geriye doğru yaslanmıştı. Elinde bir kitap vardı. Saçları kulaklarının hizasına kadar gelmişti. İnce gözlüğünün üzerinden bize bakarak, 'Sefâ geldiniz' dedi. Arkadaşımdan beni sordu. O da 'Benim mektep arkadaşımdır' diye beni tanıttı. İsmimi sordu. Çok iltifat etti. İslâmiyetten, imanın güzelliğinden, ölümden, âhiretten bahsetti. Bir müddet sonra yanından ayrıldık
Çok mütevazi idi
"Başka bir gün yine ziyaretine gitmiştim. Çok mütevazi, çok engin gönüllü bir insandı.
"Tevazuundan dolayı bana öyle geliyordu ki, çok şey bilmiyor. Çünkü hep bizim bildiğimiz şeyleri anlatıyordu.
"Allah'ın birliğinden, insanın serbest, başıboş olmadığından, zamanın tehlikelerinden anlatırdı.
"Onun tevazuu, mahviyeti, alçakgönüllü oluşu, sevgi ve alakası bizi kendisine bağlamıştı.
"Zaman zaman diğer bazı arkadaşları da alıp ona götürürdüm. Çeşitli suallerimize güzel güzel cevaplar verirdi.
"Mektepte bir kısım muallimlerden edindiğim din aleyhindeki menfi fikirler, ancak Üstad'ın yanına gidince zail olurdu. Ümit ve şevkle ayrılırdık yanından.
Muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyor
"Yine bir ziyaretimde şöyle bir sual sormuştum:
"Muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyor. Bize Hâlıkımızı tanıttır."
"Bu mevzuda uzun uzun izahlarda bulundu. Bu sualimizin cevabı ne zaman yazıldı, iyice hatırlamıyorum. Yanına gittiğimde Ayetü'l-Kübrâ'dan, Küçük Sözler'den Mehmed Feyzi Pamukçu okur, biz de defterlerimize yeni yazıyla yazardık.
"Ekseriyetle kâtipliğini Mehmed Feyzi Efendi yapardı.
"Kastamonu civarında Karadağ ve Hacı İbrahimdağı denilen yerlere bazan pazar ve tatil günlerinde müteaddit defalar Üstad'la birlikte giderdik. Üç dört kişi kırda, ayet'ül-Kübrâ'dan ve Sözler'den okurduk. Bazan iki Risaleyi karşılaştırır, tashih ederdi. İmanî, İslâmî mevzularda konuşmalar ve sohbetler olurdu.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.