İmam-ı Ömer (ra), İmam-ı Ali (ra) ve Salâhaddin-i Eyyubî delil-i alenîdir
Şimdiye kadar noksaniyetimiz ve tedenniyatımız, sû-i ahvâlimiz dört sebepten gelmiş
Risale Haber-Haber Merkezi
(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Divan-ı Harb-i Örfî adlı eserinden bölümler)
Dördüncü hakikat: Şeriat-ı garrâ kelâm-ı ezelîden geldiğinden, ebede gidecektir. Zira şecere-i meylü’l-istikmâl-i âlemin dalı olan insandaki meylü’t-terakkinin mahsul ve semeresi olan istidadın telâhuk-u efkârla hasıl olan netâicinin teşerrub ve tegaddî ile büyümesi nispetinde, şeriat-ı garrâ aynen maddî zihayat gibi tevessü ve intibak edeceğinden, ezelden gelip ebede gideceğine burhan-ı bâhirdir. Asr-ı Saadet olan sadr-ı evvelin hürriyet ve adalet ve müsâvâtı, bâhusus o zamanda delil-i kat’îdir ki, şeriat-ı garrâ müsâvâtı ve adaleti ve hakikî hürriyeti cemî revabıt ve levâzımâtıyla câmidir. İmam-ı Ömer (r.a.), İmam-ı Ali (r.a.) ve Salâhaddin-i Eyyubî â’sârı bu müddeâya delil-i alenîdir.
Buna binaen, kat’iyen hükmediyorum: Şimdiye kadar noksaniyetimiz ve tedenniyatımız, sû-i ahvâlimiz dört sebepten gelmiş:
1. Şeriat-ı garrânın adem-i mürâât-ı ahkâmından,
2. Bazı müdâhinlerin keyfemâyeşâ sû-i tefsirinden,
3. Zâhirperest âlim-i câhilin veyahut câhil-i âlimin taassubat-ı nâ-bemahallinden,
4. Sû-i tâlih cihetiyle ve sû-i intihap tarikiyle müşkilü’t-tahsil olan Avrupa mehasinini terk ederek, çocuk gibi hevâ ve hevese muvafık zünub ve mesâvî-i medeniyeti tuti gibi taklittendir ki, bu netice-i seyyie zuhur ediyor. Memurîn hakkıyla vazifesini ifa etse, memur olmayan ilcaat-ı zamana muvafık sa’y etse, sefahete vakit bulamayacaktır. Bu iki kısmın herhangisinde bir fert, sefahete inhimak gösterdiyse, bu, heyet-i içtimaiye içinde muzır bir mikrop sûretine giriyor.
Devam edecek
ÖNCEKİ BÖLÜMLER
Memleketimde mektep-medrese açtırmak üzere geldim
Ben milliyetimizi, yalnız İslâmiyet biliyorum
Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye hazırım
Mazlumiyetle ölmek, zâlimiyetle yaşamaktan daha hayırlıdır
Neme lazım demediğimden bu mahkemeye girdim
Hükûmetin işine karışmayacağız, hikmet-i hükûmeti bilmiyoruz
Adalet namazında kıbleniz dört mezhep olsun
Gazeteler iki yanlış kıyas ile İslam ahlakını sarstı
Heyecanı teskin ettim, yoksa bir fırtına daha olacaktı
İttihad-ı Muhammedinin (asm) tarifi budur
İşittim ki, askerler bazı cemiyetlere intisap ediyor
Anladım iş fena, itaat muhtel, nasihat tesirsizdir
Askerler içine Cuma günü ulema ile beraber gittim
Bediüzzaman: Dünyevî bir saadetimiz bir cihetle bilim ile olacak
Bu ömürden sonra sırf âhireti düşünmek lâzım
Biz ki hakikî Müslümanız aldanırız fakat aldatmayız
Onu âlimlikle yâdetmek ilme husumettir
İtaat-i askeriyeyi, âmâl-i nâmeşruaya feda etmeye ihtimal verdiler
Bir insan yılan sûretine girse yahut bir velî haydut kıyafetine girse
Hak daima üstün gelir; hakka galebe edilmez, millet uyanmış
Alem-i İslâmın terakkisinin birinci kapısı şeriat dairesindeki hürriyettir
Vatandaşlarıma ve kardeşlerime birkaç söz söyleyeceğim
Bunu yapmak Avrupaya yönelip namaz kılmak gibidir
Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslâmdır
Yaşasın Kur’ân-ı Kerîmin Kanun-u Esasîleri
Eğer böyle olursa bu millet-i mazlumenin terakki edeceğini müjde veriyorum
Sakın, ey ihvân-ı vatan! Sefahetlerle ve dinde lâubaliliklerle tekrar öldürmeyiniz
Hürriyeti sû-i tefsir etmeyiniz; ta elimizden kaçmasın
Millî ruhlarını feda etmekle saadetimize yol açtılar
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.