İnsanlık, İslâmiyet güneşiyle barışı ve hakikî medeniyeti görecek
Günlük Risale-i Nur dersi...
Bismillahirrahmanirrahim
Acaba istikbale karşı ehl-i İmân ve İslâm için böyle maddî ve mânevî terakkiyata vesile ve kuvvetli, sarsılmaz esbab varken ve demiryolu gibi istikbal saadetine yol açıldığı halde, nasıl meyus olup ye'se düşüyorsunuz ve âlem-i İslâmın kuvve-i mâneviyesini de kırıyorsunuz? Ve yeis ve ümitsizlikle zannediyorsunuz ki, "Dünya herkese ve ecnebilere terakki dünyasıdır. Fakat, yalnız biçare ehl-i İslâm için tedennî dünyası oldu" diye pek yanlış bir hatâya düşüyorsunuz.
Mâdem meylülistikmal (tekâmül meyli) kâinatta fıtrat-ı beşeriyede fıtraten derc edilmiş. Elbette, beşerin zulüm ve hatasıyla başına çabuk bir kıyamet kopmazsa, istikbalde hak ve hakikat, âlem-i İslâmda nev-i beşerin eski hatîatına kefaret olacak bir saadet-i dünyeviyeyi de gösterecek inşaallah.
Evet, bakınız, zaman hatt-ı müstakim üzerine hareket etmiyor ki, mebde ve müntehâsı birbirinden uzaklaşsın. Belki küre-i arzın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. Bazan terakki içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir. Bazan tedennî içinde kış ve fırtına mevsimini gösterir.
Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak inşaallah. Hakikat-i İslâmiyenin güneşiyle, sulh-u umumî dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi rahmet-i İlâhiyeden bekleyebilirsiniz. (Hutbe-i Şamiye, Arabi Hutbe-i Şamiye Eserinin Tercümesi, s.42-43)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
İSTİKBÂL : Gelecek zaman.
TERAKKİYÂT : Yükselişler, ilerlemeler.
ESBÂB : Sebepler.
YE\'S : Ümitsizlik.
TEDENNÎ : Aşağı düşme, daha kötü bir dereceye düşme, alçalma.
MEYLÜ\'L-İSTİKMÂL : Olgunluğa ermeyi isteme arzusu.
DERC : İçine alma, katma, koyma, yerleştirme.
HATÎÂT : Hatâlar; günahlar; kötülükler; yanlışlar.
HATT-I MÜSTAKİM : Doğru çizgi, doğru yol.
MEBDE : Başlama, başlangıç, kaynak, kök, esas.
MÜNTEHÂ : Son, nihâyet.
SULH-U UMÛMİ : Genel barış.