İran Bediüzzaman sempozyumundan notlar
Tahran’da düzenlenen “Bediüzzaman Sempozyumu”, Kur’ân-ı Kerim tilavetiyle başladı
Raif Öztürk'ün haberi:
Uluslararası sempozyumu sebebiyle, 09–13.12.2011 tarihleri arasında, İran’a giden 14 kişilik akademisyen heyetine, gözlemci olarak ben de katıldım.
İslâmî Mezhepler Üniversitesinin ve İran Kültür Bakanlığının ev sahipliğinde ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfının katkılarıyla, Tahran’da düzenlenen “Bediüzzaman Sempozyumu”, Kur’ân-ı Kerim tilavetiyle başladı. Bu sempozyumda 20’den fazla bilim adamı konuştu.
Bu konuşmacıların 12’si Türkiye’den gelen akademisyenlerdi. Bu çok anlamlı konuşmaların birkaçından, sizlere sadece birkaç cümle aktarabileceğim.
İlk konuşmayı yapan İslâmî Mezhepler Üniversitesi Rektörü Abdülkerim Biazar Şirazî, “Bediüzzaman Said Nursî, sadece Türkiye’ye değil, tüm İslâm dünyasına ait büyük bir şahsiyettir” dedi. Bediüzzaman’ın mezhepler ve milletler üstü bir anlayışta olduğunu belirten Rektör Şirazî, Bediüzzaman’ın İslâm dünyasının birlik ve beraberliği için çalıştığını, farklılıklar yerine ortak noktalara dikkat çektiğini bildirdi. Ayrıca; “Bediüzzaman, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor dönemde halkı, özellikle de gençleri Kur’ân-ı Kerim ile buluşturdu, barıştırdı” ifadesini kullandı ve “ üzeri örtülü olan gelinin güzelliğini gösterebilmek için, gelinin duvağını açtı” dedi.
İran Meclisi eski Başkanı Gulamali Haddad Adil ise, “İranlıların Türkiye’den Türkiye’lilerin de İran’dan pek de haberdar olmadığını, birbirlerini yeteri kadar tanıyamadıklarını, bunun da bir eksiklik olduğunu” söyledi. Adil, “Bediüzzaman gibi şahsiyetlerin tanınmasıyla, birçok konunun aydınlığa kavuşacağını, birçok soruya cevap bulunacağını” ifade etti.
İslâmî Mezhepleri Yakınlaştırma Kurumu Genel Sekreteri Ayetullah Muhammed Ali Tezhirî de, “Bediüzzaman’ın Ehl-i Beyt’e özel bir sevgi ve muhabbet beslediğini” söyledi.
İslâmî Kültür ve İlişkiler Organizasyonu Başkanı Muhammed Bakır Hürremşad ise konuşmasında “Bediüzzaman’ın İslâm dünyasının karşı karşıya kaldığı sorunlara çareler arayan, çözüm önerileri sunan büyük bir düşünce ve din adamı” olduğunu söyledi…
Türkiye’den:
Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Duran, dünyanın kendilerinden çok şey beklediği Müslümanların, birbirini yeteri kadar tanıyamadığını söyledi. İranlı düşünürleri tanıdığını, birçoğunun eserlerini okuduğunu belirten Duran, İranlıların kültürel birikimleri ve geçmişlerinden dolayı “Risale-i Nur’u, İranlılar anlar” diye düşündüğünü söyledi. Sempozyumda sunulan tebliğlerde bu gerçeği gördüğünü belirten Duran, “Ne kadar şükretsem az, bugün onu gördüm, burada her bir İranlı kardeşimin sunduğu tebliğ, gerçekten ümit tohumları ekti” diye konuştu.
Sakarya Ün. Em. Öğr. Ü. Dr.Niyazi Beki ise Risale-i Nur ve Kur’ân tefsiri hakkında, Kur’ânın esrârı ve mucizevî yönlerini işledi. Âl-i beytin, sünneti seniyyenin hâmili olduğunu belirterek, “sünneti seniyyeye uymayanlar da Âl-i beyt olamaz” dedi…
Isparta S. Demirel Ün. Öğr.Ü. Dr. İshak Özgel; Risale-i Nur tefsiri ile diğer tefsirler arasındaki önemli farkları izah etti. Sözlerine, “Bediüzzaman Kur’ânın tamamını değil, çağımızın en çok muhtaç olduğu Tevhîd, Vahdaniyet, Esmâ-i İlâhinin anlaşılması, İman ve İtikat ile alâkalı kısımları evvelemirde tefsir ederek, diğer tefsirlerden farklı bir yol izlemiştir” diyerek, bu tarzın önemini tek tek izah etti. Kur’ânın mânevi ve burhâni bir tefsir olduğunu belirterek, “Risale-i Nur Kur’ânın Tereşşuhât-ı maneviyesidir” diye sözlerine devam etti.
H.Ali Katıöz hocamız ise Bediüzzaman Hazretlerinin Mezheb telâkkisi konusunu özetledi. Üstad’ın, bütün hak mezhepleri tek bir çatı altında toplanmasının, azmi ve iradesi içinde olduğunu ve ittifak ettikleri konulara önem verdiğini vurguladı. R.Nur Külliyatının, Kur’ân hakikatlerini aklî ve mantıkî bir şekilde ispat eden çağdaş bir tefsir olduğunu da delilleriyle izah etti.
Erciyes Ün.Öğr.Ü. Dr.Ahmet Kayseri; Üstadımızın Kur’ândaki Peygamber duaları ve kıssaları hakkındaki yorumlarını açıkladı. Yunus AS.’ın kıssasını özetleyerek, esbabın pek tesiri olmadığını vurguladı. Bu kıssayı nasıl anlamamız gerektiğini de izah etti. Ayrıca; Eyüp AS.’ın kıssasını da Risale-i Nur metoduyla açıkladı.
Prof. Dr. Neşet Toku, “..Medenilere galebe etmenin iknâ ile olduğunun…” çok doğru olduğunu, ancak maddeten terakki etmenin de başka bir şart olduğunu, ayrıntılarıyla izah etti.
Bursa Uludağ Ün.’den Dr. Mehmet Çelenk; Bediüzzaman Hazretlerine göre “..Ehl-i Beyt etrafında odaklaşan problemlerin temelinde, aşırılık ve ifrat vardır. Hz. Ali’nin mükerreren, kendi ikrarı ve yirmi yıldan fazla onlara ittiba etmesi ve onların Şeyhül-İslamlığını yapması, Ehli Sünnet görüşünü haklı çıkarıyor” dedi.
Erzurum Ata.Ün.’den Y.Doç.Dr. A.Halim Ulaş; “İslâm medeniyetinin filizlenme yılları” konulu tebliğini sundu. Konuşmasında, bütün toplumların ihtiyacı olan Hürriyet-i Şer’iyye’ye de yer verdi.
Yıdız T.Ün. Dekanı Yunus Çengel ise ülkelerin ve toplumların dinamizminden söz ederek, “..Güçlü olmak isteyen, hâkim olmak isteyen, dünyada söz sahibi olmak isteyen, mutlaka İlim ve fende de güçlü olmak zorundadır. İlim ve fen kimin elinde ise hâkimiyet de onun elindedir” dedi. Ve bu tespiti Bediüzzaman Hazretlerinin, 80 sene önce söylediğini de sözlerine ekledi.
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya da konuşmasına sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen ev sahibi ülke yetkililerine teşekkür ederek başladı. Üstad’ın, “Ben, güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” hadisi üzerinde çok durduğunu hatırlatan Dr. Kaya, “Diyebiliriz ki hayatını o hadis-i şerifin ihyası için harcamıştır” ifadesini kullandı. Türkiye dışında 40’ı aşkın ülkede 70 kadar uluslararası sempozyumun düzenlenmesine katkı sağlandığına dikkati çeken Kaya, dünyevileşmenin bizimle Allah arasına girmesine engel olmak için Kur’ân ve sünnete dayalı bir hizmet tarzıyla hareket ettiklerini anlattı.
Kapanışta tekrar söz alan Dr. Kaya, sempozyumla beklenenin de ötesinde bir ilgi gördüklerini söyledi. Kaya, “İliklerimize kadar hissettik kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi, aramızda hiçbir farkın olmadığını” dedi.
Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Ümit Yardım’ın da hazır bulunduğu sempozyuma Azerbaycan’dan da dinleyici olarak katılanlar oldu. Sempozyumun ardından konuşmacılar ve diğer davetliler toplu olarak hatıra fotoğrafı çektirdi.
MoralHaber