Hilmi ÖDEMİŞ
İşi ehline vermek
İktidar gücünü elinde bulundurmaya başlayan dindarlar, iki tehlike ile karşı karşıyadırlar. Biri dünyevileşme diğeri Adaletle hükmetme(me)dir. Adaletle hükmetmenin bir gereği de “işi ehline vermek”tir. Ehil olmayanların bazı kadrolara yerleşmeleri sonucu toplumda güven kaybı doğar, adalet zedelenir.
Mekke'nin Fethinden önce Mekke'nin anahtarı Osman Bin Talha’dadır. Kendisi Kâbe’nin temizliğini/bakımını yapar. Peygamberimiz (asm) içeri girmek istediğinde Hz. Ali anahtarı ondan alır ve içeri girerler. Bu esnada Osman Bin Talha Müslüman değildir. O esnada Peygamberimizin (asm) amcası Hz. Abbas Kabe’nin anahtarının kendisine verilmesini rica eder. Peygamberimiz (asm) de anahtarı amcasına verir. O esnada bir ayet iner. Ayette şöyle buyrulur: “Allahü teâlâ size emanetleri ehline vermenizi emreder...” (Nisa,58). Bunun üzerine Peygamberimiz anahtarı henüz Müslüman olmayan birisine yani Osman Bin Talha'ya verir. Peygamberimiz (asm) "Ey Osman! İşte kâbe’nin anahtarı! Bu gün iyilik ve vefa günüdür. Sen cahiliye zamanında bu vaizfeyi layıkıyla yaptın, inanıyorum ki şimdi daha güzel şekilde yaparsın…” buyurdular ve anahtarı herkesin huzurunda ona teslim etti.
Bu büyüklüğü gören Osman Bin Talha Müslüman olur. (Ayetin tamamı: “Haberiniz olsun ki, Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz vakit adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size en güzel şekilde öğüt veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitir ve her şeyi hakkıyla bilir.") Görüldüğü üzere "işi ehline vermeyi" Kur'an-ı Kerim emrediyor.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “İş ehli olmayana [layık olmayana] tevdi edildiği [verildiği] zaman, kıyameti bekle.” [Buhari]
Meşrutiyet devrinde Bediüzzaman’a “Şimdi Ermeniler kaymakam, vali oluyorlar. Bu nasıl olur?” şeklinde sorulur. Bediüzzaman da Ermenilerin Saatçi ve makineci oldukları gibi Vali, kaymakam da olabileceklerini, Meşrutiyette Valinin/Kaymakamın reis değil, hizmetkâr olduğunu söyler.
Bediüzzaman hazretleri bir kişinin işine ve sanatına bakarken kişinin salahatine değil maharetine (ehil olmasına) bakılması gerektiğini söyler. Bu konuyu münazarat adlı eserinde şöyle ifade etmektedir: “Hamiyet ayrı, iş ayrıdır. Bence bir kalb ve vicdan fezâil-i İslâmiye ile mütezeyyin olmazsa, ondan hakikî hamiyet ve sadakat ve adalet beklenilmez. Fakat iş ve san'at başka olduğu için, fâsık bir adam güzel çobanlık edebilir. Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir. İşte, şimdi salâhat ve mehareti, tâbir-i âharla fazileti ve hamiyeti, nur-u kalb ve nur-u fikri cem edenler vezaife kifayet etmezler. Öyleyse, ya maharettir veya salâhattir. San'atta maharet ise müreccahtır.”
Günümüzde işler ehline verilmediği takdirde bazı olumsuzluklara sebep olur:
1.İş(ler) ehil olamayanlara verilmekle ilahi kanuna (hem Şeriat-ı Ahmediyeye hem de Şeriat-ı Fıtriyeye) aykırı hareket edilmiş olur.
2.Adaletle hükmedilmemiş olur. Daha maharetli kişilerin hakkı yenilmiş olur
3.Toplumda dindarlara/dindarlığa yönelik bir önyargı oluşur. Kıymetli hakikatler kıymetsiz ellerde kıymetsiz görünmüş olur.
4.Kutsi bir kavram olan “cemaat” kavramına bazı şahısların yanlışları ile halel ge(tiri)lmiş olur.
Bediüzzaman’ın İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti ile ilgili endişesini hatırlamalıyız. Bediüzzaman İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştır:“İşittim; İttihad-ı Muhammedî (asm) namıyla bir cemiyet teşekkül etmiş. Nihayet derecede korktum ki, bu mübarek ismin altında bazılarının bir yanlış hareketi meydana gelsin. Sonra işittim: Bu ism-i mübareki bazı mübarek zevât, (Süheyl Paşa ve Şeyh Sâdık gibi zatlar) daha basit ve sırf ibadete ve Sünnet-i Seniyyeye tebaiyete nakletmişler. Ve o siyasî cemiyetten alâkalarını kestiler, siyasete karışmayacaklar. Lâkin tekrar korktum, dedim: Bu isim umumun hakkıdır, tahsis ve tahdit kabul etmez”.(Divan-ı Harb-i Örfi)
Sonuç olarak; Hz. Ömer (ra) adaletini sağlayamıyorsak bile, en azından Emeviye kavmiyetçiliğini de yapmayalım.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.