İsmail MUTLU
İslamofobi
Geçtiğimiz hafta Oslo’da yapılan saldırıda bir kişi 80’e yakın vatandaşını katletti. Fail henüz belli değilken Avrupa medyası her zaman olduğu gibi yine barış dini olan İslam’la terörü yan yana getirdi ve olayın İslamî terör olabileceği doğrultusunda yayın yaptı. Fakat kısa zaman sonra olay aydınlandı ve olayın failinin Norveçli İslamkarşıtı birisi olduğu kesinleşti. Bu vesileyle bu hafta yazımıza konu olarak İslamofobi ve İslam karşıtlığını seçtik.
Claire Briere “Avrupa’da uykuları kaçıran bir hayalet var: İslami fanatizm” diye yazar.
Hollandalı kilise tarihçisi Heiko Oberman’a göre, İslam karşıtlığı, günümüz Batı dünyasında oldukça etkili olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Batıda sistematik bir İslam karşıtlığı vardır.
Fobi, pek çok türünden bahsedilen psikolojik bir hastalıktır. Aslında korkulmayacak belli bir durum, ya da bir nesne karşısında ortaya çıkan yersiz, temelsiz, mantık dışı, fakat önlenemez korku hali olarak tanımlanır.
Buna göre, islamofobi, herhangi bir gerçeğe dayanmadığı halde, İslam’dan ve Müslümanlardan korkma, çekinme, kaçma demek olur.
İngiliz Runnymede Trust 1997’de yayınlanan çalışmasında İslamofobiyi şöyle tarif eder:
İslam fobisi, İslam’dan ve Müslümanlardan korkup onları bir türlü içine sindirememek demektir. Bu, Batı ülkelerinde ve kültürlerinde uzun asırlardır zaten var olan bir fobiydi. Ancak son yirmi yıl içinde daha aleni, daha tehlikeli, daha katı ve aşırı bir hal aldı. Öyle ki İslam fobosi, artık basın yayın organlarının iliklerine işlemiş olup bütün Batı toplumlarına hakimdir.
Buna göre, islamofobi genel manada:
Müslümanlara yönelik şahsi, fiziki ve sözlü saldırılar,
Müslümanların dini kurumlarına karşı fiziki saldırılar,
Müslümanlar hakkında basında ve siyasette hakim olan basmakalıp düşünceler,
İşyerinde dini kimlik sebebiyle yapılan ayrımcılık,
Günlük hayatta dinden kaynaklanan ihtiyaçların dikkate alınmaması,
Müslümanların aleyhine olarak ortaya çıkan iktisadi adaletsizlikleri dikkate almama,
Mahkemelerde Müslümanlar ayrı bir dini grup olarak dikkate almama ve
Özellikle Müslümanları ilgilendiren konularda özgürlüklerin kısıtlanması demektir.
Fred Halliday, islamofobi kavramını bundan başka İslam’a ve İslami olan şeylere karşı bir eleştirinin mutlak bir şekilde yasak olması gerektiği, fakat böyle bir yasağın konamayacağı mânâsına da işaret edebileceğini savunur.
Amsterdam Vrije Üniversitesi “Avrupa’da İslam” Bölümü öğretim görevlisi Fatih Okumuş, islamofobiyle ilgili şöyle bir analiz yapar:
İslam’dan doğal bir korkuyla korkanların yanı sıra, yapay-sanal bir korkuyla korkanlar da vardır ve bu ikinci grup çoğunluktadır. Birinci gurubun tutumu, karanlıktan veya köpekten korkan kişinin korkusu gibidir. İkinci grubun korkusu ise Müslümanların Batı kültürünü yozlaştıracağını, iş ve aş imkanlarını daraltacaklarını, ellerine fırsat geçtiğinde terör eylemi yapacaklarını vs. düşünerek, varsayarak korkmaktadırlar. Bu korku yapay, fabrikasyon bir korkudur ve “Korkunun ecele faydası yoktur” atasözündeki türdendir.
Krishnamurti’nin Korku Üzerine’de tanımladığı türden, başınıza gelmeden önce yersiz, başa geldikten sonra ise anlamsız bir korkudur. Birinci türden gerçek ve doğal korku, yararlı sonuçlara yol açabilir. Sizi korktuğunuz şeyi tanımaya, gerçekten zararlı ise ona karşı tedbir almaya yöneltebilecek türden bir etken olabilir. İkinci türden korku ise marazidir. Saplantılara, saçma ve gerçek dışı hükümlere ulaşmanıza yol açabilir.
Bediüzzaman da, “Allah korku damarını hayatı korumak için vermiştir, hayatı zehir etmek için değil” diyerek, yersiz korkuya dikkat çeker.
İşte Oslo saldırısı, bu yersiz korkunun ve İslam karşıtlığının yol açtığı bir “cinnet”tir.
NOT: Risale Haber okuyucularının ve İslam dünyasının mübarek Ramazan ayını tebrik ediyor; kendileri için ve sıkıntı içerisinde olan İslam dünyasına hayırlar getirmesini Rabbimden niyaz ediyorum.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.