İsrail saldırısını yaşayanların dehşet sözleri
Özgür Gazze filosunun gönüllüleri, İsrail'in Mavi Marmara saldırısında nelerle karşıllaştıklarını, İsrial askerlerinin zulmünü anlattılar
Risale Haber-Haber Merkezi
Free Gaza'dan tercüme: Vildan Benek
Özgür Gazze filosunun gönüllüleri, İsrail'in Mavi Marmara saldırısında nelerle karşıllaştıklarını, İsrial askerlerinin zulmünü anlattılar. Bir çok milletten temsilcinin sözleri dehşet verici.
İşte o sözler:
Lara Lee /Brezilyalı film yapımcısı:
"Saldırı tam bir sürprizdi, çünkü gecenin ortasında, karanlıkta ve uluslar arası sularda gerçekleşti, biz onlarla (İsrail askerleriyle) karşılaşacağımızı biliyorduk ama uluslar arası sularda değil. İlk taktikleri bütün uydu bağlantılarımızı kesmek oldu ve ondan sonra saldırdılar. İlk elden ateş ettiklerine hepimiz şahit olduk. Gemiye geldiler ve insanlara ateş etmeye başladılar.
Biz onların sadece korkutmak amacıyla insanların bacağına ya da havaya ateş edeceklerini falan bekliyorduk ama direkt ateş ettiler. Askerlerden bazıları yolcuların direkt kafalarına ateş etti. Ve insanlar katledildi. Akıl almazdı..."
Çevirenin notu: Ayrıca Lara Lee, İsrail askerlerinin elinden kurtararak saklamayı başardığı video kaseti, 11 Haziran 2010 tarihinde BM’de verdiği konferansla tüm dünyaya duyurdu. Bu yeni görüntüler İsrail’in tüm iddialarını çürütüyor.
Norman Paech /Emekli Alman milletvekili, profesör:
"Hiçbir şekilde çatışmaya girecek hazırlığımız yoktu. Bunu aklımızdan bile geçirmedik çünkü çok iyi biliyorduk ki böyle askerlere karşı savaşma şansımız kesinlikle yok.
İsrail hükümeti baskını haklı çıkarmaya çalışıyor çünkü onlara göre askerlere saldırıldı. Ama durum kesinlikle böyle değil!”
Inge Hoeger / Alman Milletvekili :
"Adeta bir savaşta ve zorla kaçırılıyor gibiydik. Bizden hiç kimsenin silahı yoktu.”
Annette Groth / Alman Milletvekili:
“İsrail’in, komandoların meşru müdafaa yaptığı iddiası tek kelimeyle saçma. Silahları vardı, laser silahı, göz yaşartıcı gaz bombaları ve diğer silahlar, buna karşılık bizim sadece kısa tahta sopalarımız vardı. Meşru müdafaadan bahsetmek çok gülünç, saçma.
İsrail’in elindeki görüntüler karşısında sadece kelimelerimizle mücadele etmek zorunda kalmamız tam bir skandal. İsrailliler bütün aktivistlerin kameralarına, bilgisayarlarına ve cep telefonlarına el koydular.”
Sarah Colborne / İngiliz Aktivist:
"İsrail güçleri, yaralılara yardımcı olmaları için gönderilen aktivist üyelerin tıbbî ekibini kelepçelediler. Eğer onların size tüfek doğrulttuğundan bahsettiyseniz, bu korkunç bir şey…Biz, 'Acil yardım çağrısı! Tıbbi yardımcıya ihtiyacımız var! İnsanlar ölüyor. Acil!' şeklinde İbranice bir şeyler yazdık. Hanin Zoaby, yani İsrail Parlemento üyesi olan bayan arkadaşımız yazdığımız bu işareti alıp öne yani teknenin arkasına götürdü. Orda ona askerleri işaret ederek ‘geri çekil’ dediler.”
Haneen Zoaby / İsrail Parlamentosunda (Knesset) Bakan:
"İsrail donanması, gemide ateş açmadan 5 dakika önce, komandolar helikopterden sarkan iplerle indiler.
İsrailli güçlere, yaralılara dikkatlice davranmaları gerektiğini söylediğimde umursamadılar. Ve sonra o yaralılar kan kaybından öldüler.
Matthias Gardel (Alkışlanan İsveçli akademisyen):
“İnsanların tuvalete gitmelerine izin verilmedi. Ve elbiseleri çamurlandı, kirletildi."
Gardel, özellikle de kötü bir şekilde yaralanmış 50’li yaşlarda bir yolcunun İsrail askerleri tarafından zorla açık güvertede kalmaya zorlanması karşısında dehşete düştüğünü söylüyor: “Bir anda sağ gözü kan çanağına döndü ve bir damla dışarıya doğru aktı.”
Michalis Grigoropoulos / Yunanlı Mürettebat, aktivist:
“Komandolar zaten göz yaşartıcı bombalar kullanıyordu ve güverteye geldikleri sırada gerçek mermilerle ateş ediyorlardı. Biz hiç karşılık vermedik, isteseydik de yapamazdık zaten, sonrasında da bazı aktivistler üzerinde elektroşok silahlar kullandılar. İsrail’de gözaltında tutulurken “iki Yunanlı aktiviste tekme tokat girişildi.”
Huwaida Arraf / Amerikalı, “Özgür Gazze” Kurul Başkanı:
“Onlar (İsrail askerleri) insanları dövmeye başladılar. Benim başımı yere yapıştırdılar ve kafamın üzerine bastılar, daha sonra beni kelepçelediler ve çantayı kafamın üzerine attılar. Bunu herkese yaptılar. “
Gözaltındayken, “Onlara, en azından bana ait olan kişisel eşyalarımı geri vermelerini istediğimde, kabul etmediler ve beni polis otobüsüne girmem için zorladılar. Harfi harfine doğrudur: saçlarımı çekerek, ellerimi ve ayaklarımı tutarak beni zorla polis otobüsüne bindirdiler. Aracı, Limanın dışına doğru sürdüler, sonra araba bir noktada durdu ama tam olarak neresiydi emin değildim çünkü yüzüme ve çeneme yediğim yumruklardan sonra biraz sersemlemiştim ve sonra kapıyı açar açmaz beni araçtan dışarı attılar. Sanırım biraz baygınlık geçirmiştim, çünkü sonrasında orada beni ambulansa götüren bir doktor olduğunu hatırlıyorum. Hastaneye götürüldüm orada kontrolden geçtikten birkaç saat sonra da serbest bırakıldım.”
Fiachra O Luain / İrlandalı, Amerikan vatandaşı:
"Ben Gurion havaalanındaki göz altında, adeta duygusuzlaştığını söyleyen Luain, gözaltı sonunda vücudunun her yerinde darp izleri ve ezikler vardı. İsrail askerlerinden biri beni yakalar yakalamaz, yaklaşık 15-20 kişi üzerime çullandı, beni tekmelediler, yumrukladılar. Kolumu sıkıştırmış bir vaziyette parmağımı kırmaya çalıştılar. Gözaltı süresince öleceğini düşünmeye başlayan Luain, bir Haham görmek istediğini söylemiş :
“Onlara bir Haham (din adamı) görmek istediğimi söyledim bunun üzerine bana ‘sen Hahamı ancak seni öldürdüğümüz zaman görürsün’ şeklinde karşılık verdiler.”
Dr. Fintan Lane / İrlandalı aktivist:
“İsrail askerleri teknemize bindikleri zaman, biz tamamen barışçı bir yolla karşılık verdik. Ben yere oturdum ve onları ikna etmeye çalıştım ama İsrailli komandolar bize direkt fiziksel olarak saldırdı. Bir üstteki İrlandalı aktivist askerler tarafından yerde sürükleniyordu. Bir komando bağırarak tüfeğini yüzüme doğrulttu, cinnet geçirmiş gibi o kadar şiddetliydi ki, gerçekten hayatımdan endişe etmeye başladım. Beni öldüreceğini sandım.
Gözaltındayken karşılatıkları muamele konusunda ise şunları ifade ediyor Lane:
“Beni yasadışı tutuklamaları karşısında onlarla işbirliği yapmayacaktım elbette, sonrasında zaten fiziksel olarak saldırdılar, kollarımı uzun süre acıtarak arkaya doğru büktüler. İrlanda asıllı Amerikalı yolcu Ken O’Keefe, Tel Aviv Havaalanındaki güvenlik ofisinde İsrailli askerlerce şiddetli dayak yemişti ve acı çekiyordu. Yaraları çok kötüydü , Tel Aviv deki hastaneye götürmek zorunda kaldılar.”