İsmail AYBEY
Kabirde “Pişman” Hissetmeden önce…
Hadis-i şeriflerde, insanların yetmiş üç fırkaya ayrılacağı, sadece ehl-i sünnet itikadının cennete gideceği açıkça bildirilmiş.
Son günlerde, bazı din adamlarının bile ehl-i sünnet itikadına aykırı fikirler ortaya attığını görünce, yazma gereksinimi doğdu.
Mesela “Kadere İman” şart değil diyen hocalar var.
Ehl-i sünnet itikadına göre, amentüdeki altı esasa inanmadan kişi iman etmiş sayılmıyor. Mesela, ben Allah’a inanıyorum, fakat melekler var mı yok mu şüphe ediyorum desen, kâmil anlamda iman etmiş sayılmıyorsun. Mutlaka Amentüye (Allah'a iman, meleklere iman, kitaplara iman, peygamberlere iman, ahiret gününe iman, kaderin, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman) inanmak gereklidir.
Bir diğer dikkat ettiğim husus da şu. Günümüzde insanlar konuşurken, Allah’ı şahit tutarak, “Yukarıda Allah şahit” diye bir ifade kullanıyorlar. Ya da “Allah yukardan bizi görüyor zaten” deniliyor. Masumca sarf edilen bu söylemler de çok yanlıştır; hatta insanı küfre götürebilir.
Çünkü, Allah-ü Teala’nın sıfatlarında mekandan münezzehlik vardır.
Allah yerde ve gökte aranmaz. O, ilmiyle, kudretiyle, hikmetiyle… her yerdedir. Çünkü Allah’ın olmadığı hiçbir yer yoktur. O’na bir mekân ve yer isnat etmek söz konusu olamaz.
İslamiyet’ten uzaklaştığımız için çok basit konuları bilmiyoruz hem de bilmediğimizin farkında değiliz.
Otuz iki farzı sayamayacak çok Müslüman var günümüzde.
Namaz kılıp da abdestin dört farzını bilmeyen musalliler de.
Bunun yanında tuttuğumuz takımın oyuncularını, yaptığı maçları, skorları biliyoruz.
Televizyonda oynayan dizileri, dizide oynayan oyuncuları, şarkıcıları, çoğu şarkıyı ezbere biliyoruz. Ama küçükken camide öğrendiğimiz sureler dışında Kurandan ezbere bir sure, dua bilmiyoruz.
Cep telefonları elimizden düşmüyor fakat Kuran-ı Kerim duvarda asılı duruyor, elimizi sürmüyoruz.
Yaşayışlarımız, söylemlerimiz, konuşmalarımız hep bu dünyaya yönelik.
Geçenlerde Mehmet Şevket Eygi Hocamız, “Ümitsiz değilim ama karamsarım” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Müslümanların ahlakı bozulduysa, yalan iftira gıybet ve tecessüs yaygın ve yoğun hale geldiyse, büyük günahlar açıkta işleniyorsa toplum batmaya mahkumdur diye yazdı.
Cuma ezanları okunuyor; çarşılar, pazarlar dükkanlar açık, halk ticarete alışverişe devam ediyor. Bu mu iyidir, diye sorguladı.
Başka bir yazar da bazı imam-hatiplilerin bile cumayı terk ettiğini yazmıştı.
Silkinip kendimize gelmemizin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile.
Sosyal medyada bir paylaşım var. Hani biz her gittiğimiz yerin paylaşımını yapıyoruz ya. Bir de o anki halimizi yazıyoruz. İşte, falanca yerde mutlu hissediyor, üzgün hissediyor diye. İşte o paylaşımda da şöyle diyor:
Bir gün Azrail yapacak son durum paylaşımını: Şu an kabirde, çok pişman hissediyor.
Başta kendi nefsim olmak üzere, pişman olmadan kendimizi toparlamamız dileğiyle…
Sağlıcakla kalın.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.