Mehmet Ali KAYA
Karz-ı hasen / Borç verme
Karz, borç anlamına gelir. Karz-ı hasen, güzel bir şekilde borç para vererek insanlara yardımcı olmak demektir. İslam dininde yapılan her yardım ve hayır “fi-sebilillah” yani Allah yolunda harcama olarak sayılmıştır. Borç vermek de “Allah’a borç verme” olarak ifade edilmiştir.
Mal ve mülk Allah’ındır. Allah insana mülkü emanet olarak vermiş ve bununla onu imtihan etmektedir. Bundan dolayı “mal ve evlat fitne, yani imtihan aracıdır” denilmiştir. Karşılığında başa kakma ve minnet olmadan, menfaat, mevkî, şan, şeref ve fâiz gibi bir çıkar gözetmeden, helal maldan Allah için verilen borç para karz-ı hasendir ve mali bir ibadettir.
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Rızkı daraltan ve genişleten Allah’tır. Kim Allah’a güzel bir borç verirse Allah onun karşılığını fazlasıyla verir” (Bakara, 2:245; Hadid, 57:11) buyurarak faizsin ve karşılıksız verilen borcun Allah’a verilmiş olduğunu ve karşılığını da fazlası ile alacağını belirtir. Bir başka ayette yüce Allah “Mükafatını Allah’tan bekleyerek Allah için kim borç verirse Allah onun günahlarını örter ve altından ırmaklar akan cennetlere koyar” (Maide, 5:12; Tegabün, 64:17) buyurarak borcu Allah’a vermenin Allah için verilen karşılıksız borç olduğunu ifade etmektedir.
Allah yolunda bağışta bulunmak da Allah’a güzel bir borç vermek demektir. (Müzzemmil, 20) Yüce Allah aynı ayette “kim Allah için bir şey yapar ve bir hayır yaparsanız Allah katında onu bulursunuz” buyurarak ödünç vermenin en hayırlı bir ibadet ve amel olduğunu açıkça ifade eder.
Karzın rüknü icab, kabul ve malın tesliminden ibarettir. Teslim edilmeyen mal borç sayılmaz. Ödünç alınan bir malın misli ile iadesi gerekir. Kıyemiyet, yani değeri bilinmeyen ve belli olmayan bir şey ödünç alınıp verilmez. Ödünç verilen para ve mal karşılığında herhangi bir menfaat şart koşulmaz. Ödünç karşılında herhangi bir fazlalığı şart koşmak faizdir. Ancak ödünç alan bir şarta dayalı olmaksızın hediye verebilir ve ikramda bulunabilir. (Ömer Nasuhi Bilmen, İstılahat-ı Fıkhıye Kamusu, 6:94-104) hayvanlar ve gayr-i menkul mallar borç olarak verilemez. Zira bunlar zaman içinde değişime uğrarlar. 2 yaşında bir hayvan 1 milyona da bulunur, 1,5 milyona da bulunur. Biri diğerinin yerini tutmaz ve zaman içinde büyür ve değeri değişir. Bu durumda ödünç veren iyisini almak isterken alan da daha değeri düşük olanı vermek isteyebilir ve anlaşmazlık çıkar. (İbn-i Abidin, Reddü’l-Muhtar, 4:179-195) Ama ne var ki ödünç alan daha sonra daha iyisini verebilir ve bu konuda peygamberimizin (sav) “Şüphesiz en hayırlınız ödeme bakımından en güzel olanınızdır” (Müslim, Müsakat, 118; Ebu Davud, Büyu’, 110; Tirmizi, Büyu’, 73) övgüsünü hak edebilir. Peygamberimizin (sav) tatbikatı bu yöndedir. Câbir b. Abdillah (ra) “Benim Resulullah’tan bir miktar alacağım vardı. Bunu bana ziyadesi ile ödedi” (Müslim, Müsâkat, 120) demiştir.
Toplum daima bir değişim ve gelişim içindedir. Faiz batağına düşmemek için yardımlaşma kurumu olan “Zekât” ve “Karz-ı Hasen” hayata geçirilmelidir. Aksi takdirde toplumda büyük sıkıntıların yaşanılması kaçınılmaz olacaktır. “Ödünç vermek sadaka vermekten daha hayırlıdır.” (El-Azizi, Camiu’s-Sağîr, 3:57) Peygamberimiz (sav) “Sadaka için on kat, karz-ı hasen olarak verilen için ise on sekiz kat sevap verilir. Zira borç isteyen ihtiyacı olmadan istemez” (İbn-i Mâce, Sadakat, 19; Heysemi, Mecmau’z-Zevâid, 4:126) buyurarak borcun mutlaka bir insanın önemli bir ihtiyacını karşılayarak yerinde bir yardım olduğu ifade edilir.
Sonuç olarak sosyal hayatta sıkıntıya giren bir insanın yardıma ihtiyacı vardır. Yardımlaşma bir menfaat karşılığı olursa bu insanların düştüğü sıkıntıdan ve kötü durumdan çıkar sağlama anlamına gelir ki gerçekten insanlığa yakışmayan bir durumdur. İnsanların sıkıntılarına yardımcı olmak ve bunun karşılıksız yapmak ancak yüksek bir ruh sahibi faziletli insanların ahlakıdır. Peygamberimiz (sav) insanların insanlığını yüceltmek için gönderilmiştir. Bu nedenle karşılıksız yardımlaşma ve sıkıntıda olanların imdadına koşma ve onların üzüntülerini ve sevinçlerini paylaşmayı öğretmiş ve bunları da Allah için yapmayı tavsiye etmiştir. Yardımlaşma vasıtaları ise “Zekât” ve “Karz-ı Hasen”dir. Karşılığında bir menfaat talebi ile verilen borç faizdir, insanî duyguları öldürdüğü için yasaklanmıştır. Zekât ise tamamen karşılıksız Allah için yapılan bir yardım olduğu için insanın kemaline ve faziletine sebeptir ve Allah’ın emri olarak ifa edildiği zaman da farz bir ibadettir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.