Emrullah BEYTAR
Kaygan zemin ve üç risale
Küçük kıyametimizin ne zaman kopacağı noktasında elimizde bir tarih ve kayıt yok. Böyle bir tarih ve kayıt olmadığına göre önemli bir ticaret için verilmiş olan sermayeyi karlı bir ticarete dönüştürmenin yollarını aramamız gerekir. Geçmiş ve gelecek bizim olmadığımıza göre bizim olan sadece içinde olduğumuz andır.
İsmine an denilen sermayeyi karlı bir ticaret dönüştürme gayreti içerisinde bulunanların yaşadığı dünya denilen köydeki fotoğraf bir hayli karışık. Bu karışıklık, sermayeyi kâra tahvil etmeyi zorlaştırdığı gibi ebedi bir hayatı kazanma ve kaybetme için açılan davanın mukaderatını da ilgilendirmektedir.
An dediğimiz küçük zaman dilimindeki fotoğraf… İnsanları dünyaya davet eden bir sürü arkadaş ve gerçekçi olan/olmayan sebepler... İlkeler dünyası yerine maslahatlar dünyası… Zahiri dünya rahatlığı için çoğu yanlış hareketin mübahlaştırıldığı… Adaletin hakka göre değil, nefsani duygulara göre yorumlandığı… Yalan ile doğrunun, hak ile haksızlığın, mazlum ile zalimin tefrikinde zihinlerin zorlandığı… İlmin maişet vasıtası yapıldığı… Şöhret ve riyanın insani bir değer olarak kabul görüldüğü... Tenbellik ve tenperverliğin had safhada olduğu… Lüks ve konforun teşvik edildiği… İktisad ve kanaat yerine tüketim ve hırsın ikame edildiği… Takva ve fazilet yerine makam ve paranın geçtiği… Hukukun gücü yerine güçlünün hukuku ilkesinin egemen olduğu bir anda yaşamak ehl-i iman için zor olsa gerek.
Zor çünkü cennet ucuz olmadığı gibi cehennem dahi lüzumsuz değil. Hangimizin daha iyi hareket ettiğini sınamak için hayatı ve ölümü yaratan külli bir irade var. Bu küllü iradenin muhatabı olmak isteyen ama aklı midesine, ruhu cesedine, kalbi nefsine hakim olamamış benim gibi insanların zoru başarması mümkün mü acaba?
İyilik ve kötülük yapma yeteneğine sahip bir insanın nefsine ve başkasına kötülük yapmadan iyilik yapabilmenin yol haritasını bilmek iyilik yapmak için atılması gereken ilk ve önemli adımdır.
Üstad hazretleri, kaygan zeminde insanın doğru yoldan uzaklaşıp şeytani duyguların esiri olmaması için insanda sürekli diri olması gereken bazı hakikatleri Kur’an-i ilkeler çerçevesinde tespitini yapmış ve talebelerine bu risalelerin 15 günde bir okunması gerektiği tavsiyesinde bulunmuştur. İhlas, İktisat ve Hucumat-ı Site olarak isimlendirdiği bu risalelerin mahiyeti bugün var olan birçok sorunumuza cevap verdiği gibi kaygan zeminde iyilik yapma melekemizi yitirmeden dost doğru ayakta kalmamızın yol haritasını da ortaya koymaktadır.
Bu üç risale Üstadın tavsiye ettiği sürelerde müzakere edilerek okunduğunda yukarıda kısmen dile getirmiş olduğumuz karışık dünya fotoğrafını doğru okuyarak kaygan zeminde ayakta durmayı başarmamız kuvvetle muhtemeldir. Zihin ve ruh dünyasının bu kadar kirlendiği, pozitivizmin rüzgarlarının estiği bir dönemde zikzaklar çizmeden ve yalpalanmadan açılmış bulunan ebedi hayatı kazanma ve kaybetmeme davasında başarılı olabiliriz. Üstad, bu üç risalede günümüzün en tehlikeli maddi ve manevi hastalıklarına işaret etmiş ve yaşantısıyla bu hastalıkların nasıl tedavi edileceğinin yolunu göstermiştir.
Üstad’ın en önemli özelliklerinden birisi ilkeler adamı olmasıdır. Hak bildiği doğrular ve değerler adına her türlü riski göze alarak mücadele etmiş olması Üstadı Üstad yapan önemli vasıflarından birisidir. Bu ilkelere olan bağlılığı ve samimiyeti kaygan zeminlerde düşmeden ayakta durmayı başarmış bir model olarak karşımızda durmaktadır.
Kaygan zeminde kaymadan büyük davanın kazanılması adına bir şeyler yapılması gerektiğine inanalar için Üstadın tavsiye ettiği üç risale kaçınılmaz bir yol haritasıdır. Bu yol haritasını hayata geçirip diri tutmak içinde bunları en az 15 günde bir okuyup hayata geçirmenin yollarını aramalıyız. İnsanlar bizi kınasalar da…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.