Kısas haktır idâm için referandum yapılsın

Hükm-ü Kur’ân’a muhâlefet, medeniyet değil, belki hakîki medeniyeti ve vicdân-ı umûmiyi terk etmektir.

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِى الْقَتْلٰى اَلْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالْاُنْثٰى بِالْاُنْثٰى فَمَنْ عُفِىَ لَهُ مِنْ اَخٖيهِ شَىْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَاَدَاءٌ اِلَيْهِ بِاِحْسَانٍ ذٰلِكَ تَخْفٖيفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَلٖيمٌ *  
وَلَكُمْ فِى الْقِصَاصِ حَيٰوةٌ يَا اُولِى الْاَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

(Bakara Sûresi, 178-179)

Meâlen: “Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve (öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun için elem verici bir azap vardır."

"Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) suç işlemekten korunursunuz."

Bu kısa yazımızın sebebi; çoklarınızın da tahmîn ettiği üzere ve hepimizi pek derînden yaralamış olan ‘ma’sûm yavrularımızın kasten katledilmeleri’ sebebiyledir ve yalnızca bu pencereden yazılmıştır.

Evet, vahşîce ve vicdansızca katledilen ma’sûm çocuklarımız, yavrularımız, istikbâlimiz. Ve onların ölmelerini seyrederken vicdanları titremeyen zâlim kâtiller ve insâniyetten sükût etmiş mahlûklar!

Ve ardında bütün bir milletin vicdânını yaralayan ve dağlayan bir mâtem ve üzüntü..  Ve bir de istikbâl adına ümitsizlik ve her çocuk sâhibine verdiği tedirginlik.. Ve dahası, feryâd eden anne ve babaların yüreklerini teskîn edemeyen beşerî kanunlar..!

"Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır" diyor âyetinde Cenâb-ı Hakk (c.c.)

Bu ma’sûm yavruları acımasızca katledenlere karşı asıl hak sâhibi kimdir?

Ve devletin vazîfesi ise, Allah’ın (c.c.) verdiği bu hakkı sâhibine teslîm etmek olmalıdır.

O vakit öldürülenin velîsi kısas istese ‘bu hakkıdır’, bağışlarsa ‘bu da ona bırakılmış bir haktır’ fakat bu kararların yetkisi hiçbir zaman devlete âit değildir.  Bu, Allah’ın (cc) kullarına verdiği semâvi bir haktır. Hem mazlûmlara, hem bu kirli işlere niyet edenlere, hem de umûm toplum menfaatine bakan İlâhî bir hükümdür.

Ve bu savunmasız yavruların ürkek bakışları, korkudan çarpan yürekleri ve güç yetiremeyen âcziyetleri ve o ma’sûm çehreleri karşısında onları canavarca, vahşîce ve acımasızca katledenleri ‘yakalamakla’ ve bir odaya hapsedip, yatak ve yorgan tahsîs ederek ömrünün sonuna kadar beslemek ile bu ağlayan ve feryâd eden yürekler teskîn edilmez, dindirilmez ve bu hâdiselerin de önünü beşerî kanûnlar kapayamaz..!

Fıtrî olmayan bir kanûn, vicdanlarda ma’kes bulmaz, yaraları kapatamaz..

Evet, âyetin ihtârı ve Allah’ın Resûlünün de (aleyhissalâtu vesselâm) bildirmesiyle, "Kim kasten bile bile öldürürse, bunun hükmü kısastır" (Ebû Davud, Kitâbü’d-diyât; aynı mânâda Sünen-i Tirmizî, Kitâbü’d-diyât;) hükümlerince, fıkhî şartlar sağlandığı takdirde kısas haktır. Kaldı ki burada katledilenler, haksız yere öldürülen melek yüzlü masûm küçük yavrulardır..

وَاِذَا الْمَوْءُدَةُ سُئِلَتْ * بِاَىِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ
(Tekvir Sûresi, 8-9)

Meâlen : “Diri diri gömülen kız çocuğuna, hangi suçundan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman..” Âyetinin ihtârıyla elbette biliyoruz ki, bunlar o zâlimlerin yanına asla kâr kalmayacak fakat;

Ey erkân-ı Hükûmet ..!

Bu idâm kararını getirmelisiniz. 15 Temmuz’dan beri bağıran milleti dinlemelisiniz. Milletimizin menfaati uğruna olan siyâsi tedbirlerinizi anlıyor olsak da, milletin bağrından gelene kulak vermelisiniz..

İdâm konusunda referanduma gidiniz! O vakit bu mes’ûliyeti millete devretmiş olursunuz. Bırakınız millet, istikbâlini çizsin, gönlü rahatlasın, yüzleri gülsün, zâten İlâhî bir hak olan ‘kısas’ kısmen hayat bulsun.

Kur’ân’ın hükmü bâkîdir ve elbette Kur’ân’ın hükmüne ittibâyı en esas maksad yapanların yâr ve yardımcısı Allah’tır (c.c.) Bütün dünya yüz çevirse de “bilin ki Allah sizin dostunuzdur. O; ne güzel dosttur, O; ne güzel yardımcıdır!” (Enfâl Sûresi, 40. âyet)

Bu minik yavrularımızın ailelerine ve onlara gönlünde yer veren herkese baş sağlığı diliyorum. Bilirsiniz ama yine de hatırlatayım: Şimdi onlar Cennete namzeddirler ve sizden, bizden ve bu dünyadan daha hayırlı bir yerdeler. 

Bedîüzzaman Hazretlerinin şu sözlerine kulak veriniz:

“Bir zaman, eski Harb-i Umûmî'de, düşmanların ehl-i İslâma ve bilhâssa çoluk ve çocuklara ettikleri katl ve zulümlerinden pek çok müteellim oluyordum. Fıtratımda şefkat ve rikkat ziyâde olduğundan, tahammülüm hâricinde azab çekerdim. Birden kalbime geldi ki: O maktul ma’sûmlar şehîd olup velî olurlar; fâni hayatları, bâki bir hayata tebdil ediliyor…

(…) âhirette kendilerine göre o dünyevî âfâttan çektikleri belâlara mukâbil rahmet-i İlâhiye’nin hazinesinden öyle mükâfatları var ki; eğer perde-i gayb açılsa, o mazlûmlar haklarında büyük bir tezâhür-ü rahmet görüp, ‘Ya Rabbi! Şükür Elhamdülillah’ diyeceklerini bildim ve kat'î bir sûrette kanaat getirdim.“ (Kastamonu Lâhikası)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum