Kadir AYTAR
Kıyafet serbestliği üzerine
Bu günlerde okullarda kıyafet serbestliği olsun mu olmasın mı tartışmalarına hala devam ediliyor. Öğrenciler Önceki Millî Eğitim Bakanından bu haberi duyar duymaz serbest takılmaya başladılar bile.
Kıyafet serbest olmasın diyenler eşitlikten yana. Aynı kıyafeti giysinler kimse kimsenin fakir midir, zengin midir durumunu öğrenmesin. Pahalı ve marka kıyafetleri alabilen var, alamayan var. Çocukları bu yaşta ezik yetiştirmenin ne gereği var diyorlar.
Serbestlikten yana olanlar da eşitlik bir önlükle, ya da tek tip elbise ile sağlanamaz. Okulların anlaştıkları mağazalar, öğrencinin ekonomik durumunun üzerinde ise zaten alamıyor. Gidip işportadan tedarik ediyor. Çok kaliteli kıyafetle işporta malını hangi öğrenci anlayamaz? Marka ve kaliteli ayakkabılar ve sair özel eşyalar eşitliği çoktan bozuyor zaten diyorlar.
Cenab-ı Hak insanları farklı farklı yaratmış. Kimine az, kimine çok akıl, kimine az, kimine çok para vermiş. Bütün bunlar fıtri bir kanuna tabidir. Bunu insanların değiştirmesi mümkün değildir. Peki tek tip elbise ile bunları kamufle etmek ne gibi faydalı neticeler verecektir? Acaba faydadan çok zarar mı verecektir?
Fıtrata aykırı davranan zarar eder. Bir yandan eşitliği sağlayacağız, kimseyi rencide etmeyeceğiz diyerek diğer yandan insanları kendilerini gizlemeye ve ikiyüzlülüğe küçük yaşta alıştırmak da doğru bir netice olmayacaktır.
Fıtratın önüne geçmemek lazım. Bırakın insanlar özgürce ve kendi tercihleri ile ahlakî çerçeve içerisinde giyinebilsinler, birbirlerini tanısınlar. Fakirlik, bir şeyi alamamak ayıp değil ki. Olur, alamayabilir, insanlık hali bu. Asıl ayıp olan imkânı olmayanları ve fakirleri görememektir.
İhtiyaç sahibi bir arkadaşını tanımayan ve ona şefkat ve merhamet kollarını germeyen bir öğrencinin yardımlaşma duygusu nasıl gelişecektir? Evet hayat bir yardımlaşmadır. Batılıların uydurduğu gibi hayat bir mücadele, birbirini ezme, lokmasını, hırkasını vurup elinden alma değildir.
Lise Müdürü bir arkadaşımın anlattığı bir hadise beni çok derinden etkilemiştir. Hayat kalitesi oldukça iyi bir muhitte görev yaptığı sırada bir öğrencisi bayılıp yere düşmüş. Alıp hastaneye götürmüşler. Hastane de öğrencinin üç gündür aç olduğunu öğrenmişler. Evlerini ziyarete gittiklerinde de o içler acısı perişan hallerini bizzat müşahede etmişler.
İşte bu öğrenci gibi gerçek fakir izzetli olur, dilencilik yapamaz, halini kimseye anlatamaz. Kendisi ile kıyafeti eşit olan varlıklı bir ailenin çocuğu bunu nasıl fark edecek? Bayılınca mı, ya da ölünce mi?
Çocuklarımızın kıyafet eşitliği ile uğraşana kadar, öncelikle onları millî ve manevî değerlerimizle donatmaya bakalım. Onlara etraflarını iyi gözlemlemeyi, hal dilinden anlamayı, durumları kendilerinden iyi olmayanları görüp gözetmeyi, muhtaç olanlara şefkat ve merhamet duyguları ile bakmayı ve her zaman yardımlarına koşmayı öğretmeye bakalım.
Kardeşlik burada başlar, toplumun sıkı bağları burada örülür, gelecek burada hazırlanır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.