Himmet UÇ
Konu İslamı güncelleme mi yoksa hocaların kendilerini güncellemeleri mi?
Üniversite hocaları, ilahiyat fakültesi hocaları, cami imamları, hatipler, televizyonda topluma dini konularda konuşan hocalar, medrese eğitimi almış zaman zaman topluma hitap eden hocalar, alimler…
Topluma hitap eden bu kalburüstü görünümlü insanların psikolojilerini hitap esnasındaki tavırlarını ve konuşmalarını icra ederken içinde bulundukları durumları tahlil edilmesi gerekecek kadar çeşitlilik arzediyor. Medrese eğitimi almış, kısmen molla olan, Kur’an ve hadis ilimleri ve bunlara bağlı bahisleri okumuş ve yerine göre öğreten durumdaki insanlar, alimler konuşurken topluma karşı nasıl bir tavır sergiliyorlar? Bir medrese köşesinde belli insanlar ile oturmuş kalkmış olan insanların ilişkiler ağır ister istemez dardır ama onlar bu dar ilişkiler ağının farkında değiller. Onun ilişkiler ağına girmeyen üniversiteler, üniversite hocaları, öğrenciler, hatta lise öğrencileri… Bir medrese aliminin üniversite öğrencileri ile kız-erkek bir arada görüp onlarla konuşması mümkün mü? Mümkün değil büyük oranda. Bu iki sınıf birbirine kapalı, ilişkilerin ağının kesiştiği bir yer yok. Aileler ve çocukları, kadınlar, genç kızlar bunlar ile de bu hocamızın ilişkisi var mı? Aile üyeleri ne kadar din ile dinin güncel bahisleri ile, giyim, kuşam ve moda ile alakadar? Bu eylemleri sırasında dinin veya yukarda portresini çizdiğimiz hoca ile ilişkileri var mı?
Aynı şey bir camii imamı ve hatibi için de geçerli. Camiye gelen insanlar kabulleri olan insanlar, hocayı bir süre dinleyip ibadetini yerine getirip sonra camiyi terkederler. Bu hatip ve hocaların da üniversitelerle, daha farklı birliktelikler ile ilişkileri var mı? Bir üniversite öğrencisi kızın cami imamı ile münasebeti var mı? Erkek olsa da var mı? Belki bir oranda çok az da olsa vardır. Buradan şunu çıkaralım ülkemizde din adamlarının ilişkiler ağı çok sınırlı, topluma belki televizyondan belki de şehirde bir şekilde dolaşmaya çıktıklarında onları görüyorlardır.
Aynı şey cemaat mensupları için de geçerli. Her gün aynı insanları gören ve söylemleri tekrar eden bu insanların da gördükleri farklı insanlar neredeyse yok. Yukarıdan aşağı genellikle hocalar, alimler, imamlar, hatipler, çok okumuyorlar, edebiyatı bilmiyorlar. Halbuki toplum, öğrenciler edebiyat okuyor. Topluma hitap eden kişilerin kısmen de olsa dünyadaki gelişmelerden, siyasi olaylardan, sanattan, edebiyattan bir nebze olsun anlamaları ve okumaları gerekir. Dolayısıyla topluma dini konularda açıklamalar yapan kişilerin genellikle entelektüel boyutları yok, kitap okumazlar.
Gördükleri olumsuzlukları rehabilite edecek bir dilleri var mı, yoksa öğrencilerin bir kısmının çok dekolte olarak toplumda dolaşmaları, sınıflara girmeleri onları alakadar etmiyor mu? Öğrencileri bir şekilde adaba, usüle ve geleneğe göre eğitmeye kimsenin gücü yetiyor mu yoksa? Bunları gören şahıslar aldıkları eğitim tarzı gereği canları sıkılıyor, bu bozulmadan ötürü bir doğru olabilir. Bir söz söylüyor o zaman kıyametler kopuyor. Hocanın bulunduğu ortamdan gördüğü ortama kadar geçen mekan akışı içinde böyle olumsuzluklar çok ama bunları toplumun alıştığı veya karışmadığı bu olumsuzlukları aşağılamak topluma bir şey kazandırmıyor. Yani yapıcı bir rol üstlenmeyen söylemler toplumu rahatsız ediyor. Burada dine mugayir olan tavırları, eylemleri toplumu rencide edecek şekilde eleştirmek kimseye bir şey kazandırmıyor, dini ve dindarları töhmet altında koyuyor.
Toplumun sevdiği -ama siz sevmeyebilirsiniz- veya saygı duyduğu bir kişiyi tarihi bir nedenden dolayı aşağılıyorsunuz. Toplum sizin derinliğine baktığınız olaya yüzeyden baktığı için iyimser ama siz toplumu bir anda karşınıza alıyorsunuz. Haklı olabilirsiniz ama beş altı kat katmanı olan bir bahsi siz görünen yüzünden değil altı-yedi katman alttan eleştiriyorsunuz ama toplum sizin baktığınız kültürden mahrum. Bu yüzden bakış açısından dolayı İslam’ı veya tarihi veya tarihi kişileri, İslam’ın bazı bahislerini güncellemek değil konuşma sanatını nerde, nasıl, neye göre kendini güncellemesi gerekir bilmeli. Yoksa hatırı için dini bir meseleyi veya şahsı güncellemek gibi bir tavra düşülmüş olur.
Çünkü dini mesaili müfessirin-i izam ve müceddidler, müçtehidler bütün zamanların ihtiyaçlarına dar gelmeyecek şekilde düşünmüşler ve kurallar koymuşlar. Sizin yanlış yorumunuz, kendinizi güncelleyemeyip, dar bakış açınızla kıt okumalar ve kültür eksikliği yüzünden ileri gelmektedir. Siz kendinizi güncelleyin. İslam’ı sizin dünyevi veya yersiz telakkiniz yüzünden güncellemeye kalkmak yanlış. Sorun İslam’ı güncelleme değil İslam’ı temsil edenlerin kendilerini şartlara göre ayarlayamayıp güncelleme mantığından mahrum olmalarıdır.
Son bir yıl içinde birçok şahıs nerede nasıl konuşmasını bilmeyen ama kendilerine çok güvenen, toplumla adaptasyonlarını kuramamış kişiler. O kadar kendilerine güvenleri tam ki, saçmalasa bile toplum ona sahip çıkıyor. İslam veya tarih onların yüzünden eleştiriliyor, algıda yanlış olanı değil hakikati eleştiriyor insanlar.
Yani asıl mesele İslam’ı güncelleme değil, konuşan kişilerin derinlikli ve kendini güne, güncele ayarlamış olmamalarıdır. Konuşma sanatı zor bir iştir, kaş yapayım derken göz çıkarmak konuşmak değildir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.