İsmail BERK
Korona çağrışımları-2: Ey insanlık! Birleşin, yenilenin, yardımlaşın!
Şu anda saat 01:44; uykuda olmam gereken gecenin bu saatinde, yorgun bir bedenle bilgisayarın başına geçiyorum.
Günlerdir, son üç haftanın en yoğun hatta neredeyse tek gündemi olan koronavirüs ile yatıp koronavirüs ile kalkıyoruz. Bu yılın Ocak ayı başından itibaren küresel olarak kendisini hissettiren Çin merkezli bu virüsle, an itibariyle dünyanın birçok ülkesi karşılaştı. Dünya haritasında neredeyse işaretlenmemiş ülke kalmadı.
Korona virüsünü haftalardır doktorlardan, psikologlardan, siyasetçilerden, ekonomistlerden, gazetecilerden, din adamlarından ve daha ilgili ilgisiz binlerce insandan dinliyoruz, okuyoruz ve izliyoruz. Bu kadar bilgi yoğunluğu içinde, doğru ve isabetli bilgileri paylaşan tutarlı ve anlaşılır olan uzmanlar var. Aynı zamanda magazin, derleme, eleştiri ya da savunma üzerine kurgulanmış bilgi ve düşüncelerini paylaşan kişiler de var. Yani burada dezenformasyon da var, politize edilmiş yaklaşımlar da var. Diğer bir ifadeyle steril olmayan, hijyenik bir düşünceyi barındırmayan ve bizzat virüslü yayınlar da var.
Yine de bu zor günlerde, salgın sürecinin bilinmezleri ile realitelerini anlatan; bilimsel hassasiyet, toplumsal duyarlılık, adanmışlık, sorumluluk bilinci ve uzmanlık alanının sınırları içinde toplumu bilgilendiren ve aydınlatan bilim adamlarının gün ışığına çıkması, virüs ile mücadelede motivasyonu yükselterek, ülkemizin ortak değerleri olarak hepimizi rahatlatıyor.
Sağlık Bakanlığının koronavirüs için sürecin en başından itibaren bilim kurulu oluşturarak, konunun tarafı olan disiplinlerle ortak akıl üretmesi önemliydi. Sağlık Bakanının bilim kurulunun önerilerini yürütme makamı olarak dikkate alması, mütevazı ve abartıdan uzak apolitik bir üslup ile ifade etmesi ve tevazu ile hekim kişiliğini ön plana çıkaran hal ve hareketi sorumluluk altında yansıtması, özlenen bir kriz ve süreç yönetimini ortaya koydu. Toplumun çözüm ve güven skalasını yükseltti. Hassaten bakan beyi kutluyorum. Mesleki duyarlılık ve profesyonel çözüm alanları üzerinden, bilimsel ve evrensel verilere dayalı bir izleme, ölçme ve iyileştirme yürütülmesi ile bütün sağlık çalışanlarının fedakarca yürütülen bu sağlık seferberliği ve salgın hastalıkla mücadele enerjisi, her türlü takdirin üstündedir.
Virüs salgını; medyanın siyasi dil kullanmamaya zor da olsa adapte olma çabası gösterdiği, kamuoyunun taraftarlık psikolojisinin minimize olduğu, ortak kaygı ve dayanışmanın ortaya çıktığı, sağduyulu ve çatışmadan uzak bir arayış, tedbir ve önünü görebilme özlemlerinin ağır bastığı yeni bir iklimi de beraberinde getirdi.
***
Koronavirüs insanları eve kapattı. #Evdekal kampanyaları, kamu yönetimi tarafından da yasal zorunluluklara dönüştürüldü. Hızlı, hırslı, yoğun ve sürekli bir tempoya kendini fazlasıyla kaptırmış insanımızı AVM’lerden çekti. Okullar tatil olunca zaman bize kaldı. Çarşı-pazar, ihtiyaçlar için gidilen yerler oldu. Sağlık çalışanları ve güvenlik birimleri hariç birçok kurum ve kuruluşta işler yavaşladı, yarı tatil ve evde çalışma yöntemlerine geçildi.
AB’nin özel destekler sağladığı ve teşvik ettiği “Sakin Şehirler Projesi” birden hayata geçer gibi hepimizin hızını keserek bizleri zorunlu sakinliğe aldı.
Özlediğimiz evlerimize döndük. Çocuklar ve yaşlılar özel duyarlılık alanlarımız oldu. Kronik hastalar ve engelli vatandaşlar ile 60+ yaş grubu ayrı bir itina ile korunmaya alındı.
Zorunlu ve kısmen gönüllü sosyal izolasyon, mahrem mesafedeki diyaloglardan ve kalabalıklardan uzakta sükunet halin beraberinde yeniden düşünmeyi, alışkanlıklarımızı sorgulamayı ve maruz kaldığımız koronavirüsünün doğurduğu yeni sonuçları anlamaya çalışma ile devam eden süreçleri ve yeniden yapılanma sistemimizin potansiyelini her anlamda gözden geçirmeyi beraberinde getirdi.
Hayatın sağlık boyutu tekdüzelikten çıkarak beden, akıl ve ruh sağlığı üçgeninde yeniden kendimizi, ailemizi ve sosyal sistemimizin diğer halkalarındaki görev ve sorumluluklarımızın değerlendirilmesini sağladı. Bu durum ihmal edilmiş, gündeme gelemeyen yönleri görmemize ve yeni düşünceler oluşturmaya başlamamızı sağladı.
Baktık ki, koronavirüs ortak düşmanımız. Sağlığımızı bozan virüsler, vücut savunmamızı zayıflatıyor. İnsana düşman bu virüsler; ülke, sınıf, din, dil, ırk, bölge, statü, yaş, cinsiyet farkı gözetmeksizin topyekûn insana ve dolayısıyla insanlığa saldırıyor. Yaygın ve küresel ölçekte etkisi her kesimi vurunca zalim mazlumun farkına, muktedir muhtacın ihtiyacına ve zenginler fakirin halini anlamaya yöneldiler. Nihayet bu gezegende beraber olduğumuzu, ortak bir mücadele ve dayanışma gerektiğini anlamak zorunda kaldılar.
Sermayenin emeği kemiren yüzü, fazlasıyla sırıtmaya başladı. İktidarlarını ve silah güçlerini ekonomik, siyasi ve kültürel sömürü ile tahrip için kullanan ve bunu devlet gücü kullanarak tiranlaşan yönetim sistemlerinin ne denli aciz ve çaresiz, altı boş ve dayanıksız bir dünya inşa ettiklerini ve aslında fildişi kuleden yapılmış modernitenin nasıl çöktüğünü de gösterdi korona.
İnsanlık; sermayesi ayrıştırıcı, ötekileştirici, hak hukuk tanımaz siyasi güç devşirmeleri olan ve kamu otoritesini tekelleştiren otoriter sistemlerin uluslararası kurum ve kuruluşlarının bile koronavirüsüyle endüstriyel ve bilimsel laboratuvarlarının bütün gelişmişliğine rağmen baş edilemediğini gördü.
Uluslararası güçteki sermayenin sıkılmış yumruğu gibi monopol yapılar üretmiş sömürgeci sistemlerin tepe yöneticisi CEO’ları ayrılmak zorunda kaldılar.
Ülkelerin sahillerindeki zenginler ile tatilcileri, kapana girer gibi büzüldüler ve tedirgin dünyaları ile sermaye kayıplarını izlemeye başladılar.
Hüsranla hasret bu dünyanın ötesini hatırlatır oldu.
Sonraki yazıda buluşmak dileğiyle.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.