Korona dersleri

Songül Arslan'ın yazısı

Nedir bu korku, bu telaş? Bir virüs bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Kimilerine göre musibet kimilerine göre ise bela olarak nitelendiriliyor. Aktarların önünde kuyruklar oluşuyor. Bu durumun ortadan kalkması için okunan Yasinlerin, İhlasların, salavatların haddi hesabı yok. 

Dünya Sağlık Örgütünün tesbitine göre korona salgınına yakalananların ölme oranı yüzde 3,4. Geçmişte milyonlarca kişiyi öldüren büyük salgınlar ile karşılaştırdığımızda çok düşük bir oran. Hızlı bulaşma durumu ise bir süre sonra bağışıklık kazanılacağından dolayı daha da azalacaktır. 

Her işte bir hikmet var denilir ya bu virüs sebebi ile daha çok yaşlıların ölümesinde de bir hikmet var gibi. Eskiden yaşlılar bir köşeye çekilir ibadet ile uğraşırlardı. Günümüzde ise bazıları sanki ölümü unutmak istercesine, ülkelerarası ve şehirlerarası gezmelere çıkıyorlar, gençler gibi giyiniyorlar, eğlence yerlerine gidiyorlar, anti agenic (yaşlanma karşıtı) ürünler kullanıyorlar. 

Bu virüsün, sosyal, kültürel ve ekonomik sonuçları olacağı gibi psikolojik, sosyolojik ve varoluşsal boyutu da olacaktır. Sekülerizm ve egoizm hiçbir çağda bu kadar artmamıştı. İnsanların uzaya gitmesi, gelişmiş bilgisayarlar, yapay zekalar, otonom robotlar, İnternet vb. gelişmeler egoizmi oldukça yükseltti. Bazı insanlar kendisini yeryüzü tanrısı gibi görmeye başladı. Bu duygu onlara, yeryüzündeki kuralları çiğnemek gibi bir cesaret verdi. Milyonlarca insan öldürüldü, sürgün edildi ve evleri yakılıp yıkıldı. 

Masumlar neden bu hastalığa yakalandılar sorusu akla gelebilir. Ayette denildiği gibi... "Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zâlimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar." (Enfal 25) Ayrıca Allah kullarına zulüm edecek değildir. Şura süresi 30. ayette açıklaması yapılmıştır: "Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder."

Bütün dünyayı etkileyen virüs dolayısıyla bilimsel olarak da değişiklikler olabilir. Big Bang teorisinin bilim dünyasında kabul görmesi ile maddenin ezeli olmadığı anlaşıldı. Madde ezeli değilse o zaman onu bir yaratan vardır düşüncesi ortaya çıktı. Kainattaki mükemmel düzenin kendi kendine olamayacağı fikri insanları vacibul vücuda (varlığı zorunlu olan yaratıcıya) götürecektir. Böylece tevhid inancına bir dönüş olabilir. Çünkü varoluşu en iyi açıklayan tevhid inancıdır. Bilim dünyasında daha önce çoğunlukta olan ateizm, deizme dönüştü, deizm ise belki de tevhid inancına dönüşecektir. 

Bu salgın, varoluşsal bir sorgulamayı da başlatacaktır inancındayım. Zenginliğin, makamın ve şöhretin sarhoşluğu içerisinde yaşayan insanları, birdenbire ölüm ve hastalık korkusu sardı. Hayatın anlamını ve ölümü sorgulamaya başladılar. 
          
Allah, lezzetin ve zevkin devamı için ölümü unutmaya çalışan bizleri, dalalet ve sefahatten kurtarmak amacı ile bu tür salgınlar, depremler, musibetler, hastalıklar ile ikaz ediyor. İnsani yönümüzü kaybetmemiş  ve dalalet sebebi ile kalbimiz ölmemiş ise yakınlarımızın ve dostlarımızın hastalıklarından ve ölümlerinden gelen ölümler, dünya sevgisinden sarhoş olan başımızı uyandıracak ve dünyanın cüz'î  lezzetini hiçe indirecektir. Hasta olan değil eceli gelen ölecektir. "Ölüm, belirli bir süreye göre yazılmıştır." (Ali İmran 145) Acizliğimizi ve olaylar karşısındaki zayıflığımızı farkedip sonsuz güç sahibine daha çok yöneleceğiz inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum