Kur’ân’ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üstünde kilitleri mi var?
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Muhammed Sûresi 24-28. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
24-(Onlar) Kur’ân’ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbler(inin)(*) üstünde kilitleri mi var?
25-Şübhesiz ki kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, gerisin geri dönen (o münâfık)lar yok mu, şeytan onlara (kötü amellerini) süslemiş ve onları (uzun) emellere düşürmüştür.
26-Bunun sebebi; gerçekten onların, Allah’ın indirdiğini hoş görmeyen kimselere (o yahudilere): “Bazı hususlarda size itâat edeceğiz!” demeleridir. Hâlbuki Allah, onların gizlediklerini biliyor.
27-Artık melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırken (hâlleri) nasıl olacak!
28-Bunun sebebi şudur: Şübhesiz onlar, Allah’ı gazablandıran şeylere uydular ve O’nun râzı olduğu şeyleri hoş görmediler. Bunun üzerine (O da) onların amellerini boşa çıkardı.
(*) “Kalbden maksad; sanevberî (çam kozalağına benzer) bir et parçası değildir. Ancak bir latîfe-i Rabbâniyedir (İlâhî hakīkatleri zevk eden bir duygudur) ki, mazhar-ı hissiyâtı (hislerinin göründüğü yer) vicdan; ma‘kes-i efkârı (fikirlerinin aynası) dimağdır (beyindir). Binâenaleyh o latîfe-i Rabbâniyeyi tazammun eden (içine alan) o et parçasına kalb ta‘bîrinden şöyle bir letâfet çıkıyor ki; o latîfe-i Rabbâniyenin insanın ma‘neviyâtına yaptığı hizmet, cism-i sanevberînin (maddî kalbin) cesede yaptığı hizmet gibidir. Evet nasıl ki bütün aktâr-ı bedene (bedenin her yerine) mâü’l-hayâtı (hayat suyu olan kanı) neşreden o cism-i sanevberî bir makine-i hayattır ve maddî hayat onun işlemesiyle kāimdir. Sekteye uğradığı zaman cesed de sukūta uğrar. Kezâlik o latîfe-i Rabbâniye, âmâl ve ahvâl ve ma‘neviyâtın hey’et-i mecmûasını hakīkī bir nûr-ı hayat ile canlandırır, ışıklandırır; o nûr-ı îmânın sönmesiyle mâhiyeti, meyyit-i gayr-ı müteharrik (hareketsiz bir ölü) gibi bir heykelden ibâret kalır.” (İşârâtü’l-İ‘câz, 71-72)