Kuşları bile özgürleştirdi
O, kartvizitine "Hakkın hatırı âlîdir; hiçbir hatıra feda edilmez" diyen kişi idi
Cemal Uşşak'ın yazısı:
Kuşları özgürlüğe uçuran kimdi?
Altmış yedi yıllık ömrün bütün izlerini üzerinde taşıyordu.
Yıllar yılı kendisini beldeden beldeye, şehirden şehre, ülkeden ülkeye taşımış olan ayakları artık bu görevi yapmakta zorlanır gibiydi. Bu ayaklar ki, kendisine tam tamına on altı defa hacı olma ve sayısız umre yapma fırsatı vermişti.
Doksan kiloluk "Müheykel ve müşekkel" zat gitmiş, yerine altmış kilo civarında zayıf birisi gelmişti. Kimi mekânların âteşîn hatibinin artık sesi de hırıltılı bir şekilde çıkmakta idi. Çünkü dört yıl öncesinde hem gırtlak kanserine hem de şeker hastalığına müptela olmuştu. Kimilerine göre şeker hastalığı; ona göre ise "şükür hastalığı" idi. Yıllarca yediklerini artık yiyemiyordu ama onlar için daha ziyade şükreder hale gelmişti.
Saçına ve sakalına beyazlar düşse de hâlâ heybetli görünümünü koruyordu.
Cami tahrip olsa da mihrap yerli yerinde durmakta idi.
Yanında, kendisinden daha genç bir dostu vardı. Şairin dediği gibi, "ağır ağır" çıktılar Fatih Camii'nin merdivenlerinden. Şadırvanda abdest alanları sürurla seyretti. Huşu ve haşyet üzere kıldı namazını. Uzun uzun dua etti.
Dostuyla birlikte avluya çıktılar. "Koca Sultan'ı ziyaret edip, ruhuna Fatiha okuyalım!" dedi. Sultan Fatih'i ve avludaki diğer mübarek zatları ziyaret edip, Fatihalar okudular. Mezar taşlarını ibret nazarı ile seyrettiler. Her birinin kimler olduğunu sordu yanındaki dostuna. Sonra gözü, türbenin yanındaki "musalla taşı"na takıldı. Neler düşündüğünü bilemiyoruz. Ve kendisi bu anlamlı bakıştan yaklaşık iki ay sonra, o "musalla taşı"nın üzerine gelmişti.
"Cemal Kardeş! Gel şu taraftan gidelim" deyip, cenazelerin çıkış tarafına işaret etti. Takke-tespih, incik-boncuk satan seyyar satıcılara göz atarken, bir güvercin satıcısının önünde durdu. Kafesteki kuşların feryatları, hemen üstündeki ağaçta bulunan hemcinslerin cıvıltılarına eşlik etmekte idi. Satıcı ile aralarında şöyle bir konuşma geçti:
"Kaça satıyorsun, bunları?"
"Tanesi 20 lira."
"Peki, iki tane alırsam..."
"O zaman 15 liradan veririm."
"Peki, on tanesini alırsam..."
"O zaman sana tanesini on liradan veririm."
"Kafeste kaç tane kuş var?"
"Elliden fazladır."
"Peki, ben bunların hepsini alsam kaça verirsin?"
"Hemşerim, hadi hepsini tanesi 5 liradan vereyim. Son söz, daha pazarlık yok."
Cüzdanını çıkardı. 250 lirayı sayıp, satıcının eline verdi. Daha sonra, adeta bir ibadet hazzı ile ve dualar mırıldanarak, kafesi eline alıp, kapağını açtı ve kuşları birer birer salıvermeye başladı. Güvercinler kulakları çınlatan cıvıltılar eşliğinde üstündeki dallara doğru koşmakta idi. Yüzündeki sevince pâyân yoktu.
"Hadi Cemal Kardeş! Geride kalanları da sen hürriyetlerine kavuştur" dedi.
Tam kafes boşalmıştı ki, civarda bulunanlardan birisinin sesi yükseldi: "Bey amca! Sen bu kuşçudan bunları satın alıp, bunları salıverdin ama o gidip biraz sonra hepsini toplayıp tekrar kafese dolduracak" dedi.
Vakur bir eda ile şöyle cevap verdi ona: "Canım kardeşim! Benim vazifem onları hürriyetlerine kavuşturmaktır. Ben daha ötesine muktedir değilim."
Sonra ağır adımlarla Fevzi Paşa Caddesi'ne doğru yürüdü.
Kimdi bu kuşları özgürlüğüne kavuşturan adam? Refakatindeki kişi kimdi?
Bu zat, on altı yıl önce bugün itibariyle Yüce Rabb'in rahmetine tevdi kıldığımız Av. Bekir Berk, yanındaki kişi de bu satırların yazarı idi.
O, kuşları özgürlüğüne kavuşturan adamın ruhu, 14 Haziran 1993 günü, kuşları uçurduğu yerin hemen arkasında bulunan Akça Kliniği'ndeki odasından öte âlemlere uçmuştu.
O, "kuşları özgürlüğüne kavuşturan adam" yüzlerce mazlumu ve mağduru zindan kafesinden özgürlüklerine kavuşturmuştu.
O, kartvizitine "Hakkın hatırı âlîdir; hiçbir hatıra feda edilmez" diyen kişi idi.
O, mazlumların ve mağdurların müdafii idi.
O, altmış yedi yılık ömrüne nice unutulmaz sahneler sığdırmış olan "Mazlumların Avukatı" idi.
Allah, ona ve Eyüp Sultan Kabristanı'nda civarında medfun bulunduğu diğer "hakikat erleri"ne gani gani rahmet eylesin ve destansı hayatlarını sonraki nesillere ibret kılsın.
Bugün