Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU
Memleketten kısa kısa
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Sılayı rahim sünneti müekkede. Allah Resulü ömrü uzatır buyurdu.
Şimdi memleketimiz Sungurlu'dayız.
İsmi yırtıcı bir kuştan gelmekle beraber; Sungur abiyi daha önce hatırlarım.
Kuruluşu 13. yüzyıla kadar uzanır. Kırım Savaşı hezimetinden beri tam bir muhacir/göçmen memleketi. Buhara Semerkant'tan Selanik ve Rumeli'ye, Kafkasya'dan Bağdat'a, doğudan göçen/göçürtülen insanlardan Mısır'a kadar her ırktan insan yaşar. Alevi/kızılbaşlar da önemli bir nüfustur.
İnsanlar tarif ve tanım için; ırk, memleket ve mezhep kökünü kullanır. Sayılı bir kaç kelime hariç; insanlar rahatsız olmaz.
"Yediler'in ordaki Kürtlerin lokanta varya... Tatarların eski haldeki kasabı bilmiyon mu... Şu muhacirin pastanesinden alıver..." vb. Burdur'da, Ege'de gaari, Çorum'da heeri olur, cümlelerin sonuna eklenir. "Hadi gidek heeri" gibi.
Dışardan hele Avrupa'dan gören; bu insanları ırkı, geldiği kök ve yöreye göre ayrışmış zanneder. Nisbi, önemsiz bir soyculuk yokta değil. Ama esas kök ve temel; müslümanlıktır. Tartışmasız gerçek bu. Hala H.İbrahim milletindenim diyen böyle inanan çok insan var.
Sonra devlet, millet, tarih temeli gelir. Sünni İslam baskındır. Alevi İslam ile yakınlaşma artarak devam ediyor. Çıkarcı ve siyasiler yakınlığa en büyük engeldir. Kürtler; vatan, millet, sünni İslam temelinde kaynaşıktır.
***
Doğudan batıya Budaközü çayı, kuzeyden güneye Di çayı, yine kuzeyden güneye Ak çay; Sungurlu'yu 300 derece açıyla çevreler. Bir zamanlar bu çaylar sulama kanalları ile şehri yemyeşile büründürürdü. Bu çayların başından sonuna su değirmenleri vardı.
Güneyde Uğurlu dağ, güneyde Aygar dağı var. Bu dağlara yağmur duası ve dilekler için topluca çıkılır. Kıbledeki Aygar dağına "Nöbetibaba" da derler. Bu sözün anlamında "bu yörenin manevi nöbetçisi bu dağdadır" algısı vardır. Kökeninin taa Orta Asya'ya dayandığı bellidir.
Silahlı kuvvetlerin ana gövdesini oluşturan İç Anadolu'nun bir parçası da burasıdır. Genelkurmay arşivinde; nüfusu gerilerde olmasına rağmen, Çanakkale şehitleri sıralamasında Çorum 6. sıradadır.
M.Kemal Nutuk'un girişinde "Çapanoğlu Çorum belasından" şikayet eder. Kimileri Yozgat ve Çorum'un bu yüzden mimlenip cezalandırıldığına inanır.
İskilipli Atıf Hoca rahmetli; Ankara İstiklal Mahkemesine gitmeden Sungurlu'da gözaltında tutuluyor.
Tarihi saat kulesi ve köprüsü, rahmetli 2. Abdulhamit'in sürgüne kadar muhafız komutanlığını yapan 7/8 Hasan Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Hasan paşa ümmi ve imzasını Arabi yedi-sekiz şeklinde attığından böyle tanınmış.
Çırağan Sarayı darbesinde, isyancı Ali Suavi'yi sopayla tek vuruşta öldürdüğü tarih kitaplarında yazar.
1866'dan beri belediyesi vardır. İlk belediye başkanı Ermeni bir vatandaştır. Ulu Camii
yakında iyi kötü bir onarım geçirdi. Sıvalar kazındığında yontma taşların yetmediği yerde, çaydan getirilen iri çakıl taşların kullanıldığı açıkça görülür. Bu durum o yıllarda, ülke ve ilçe ekonomisinin acı durumunu ortaya kor.
Sungurlu Ulu Camii 1762
Merkezi 30 bin nüfuslu şehirde 31 tane cami bulunur. Alevi mahallesinde cemaati olan cami vardır. Cenazeler genelde camilerden kalkar, bazen camiden sonra cemevinden mezarlığa varır.
Hemen her cemaat ve tarikatın yeri, mekanı bulunur. Nur meşreplerinin de öyle.
Siyasi yapı dalgalı ve değişken olduğundan, siyasi imkanlardan en az yarar sağlayan memleketlerden biridir. Ama inanç ve ideolojik anlayış çok keskin ve sağlam. İlişkileri en yaygın belirleyen şey sülaleciliktir. Alt seviyedeki bu ırkçılık bazen dine bile baskındır. Dikey düzlemde ise; Allah/devlet karışık gider. Doğruya doğru.
***
Çocukluğun geçtiği yerler insanın ana vatanıymış. Yaşlandıkça zihin ve duygular ana vatana dönermiş. Hayalen ve rüyada bile.
Hz. Peygamber (sav) hicrete başlayınca; "zorla çıkarmasalar senden ayrımazdım ey Mekke" demişti. Üstad vatan uzaklığından, "gurbet içinde gurbet" şeklinde çok elemli, kederli kelimelerle şikayet eder.
Ama doğduğu toprakları kutsamazlar. Nitekim isteseler gidebilecekken gitmezler. Medine ve Isparta; İslam'ın ve hizmetin anavatanı olur.
Bizim için de öyle. Zaten cennette dünya da varolacağından; memleket de içinde olur nasıl olsa...
***
Geçen yıllarda Üstad resimli hizmet tırı Sungurlu'ya uğradığında beklenmedik biçimde çok yüksek bir ilgi ve katılım gösterdiler. Saat Kulesi önünde sohbet ve hizmet gerçekleşti.
Sultan Abduhamit Han'ın iktidara gelişinin 25. yılı hatırasına yapılan tarihi saat kulesi.
Burdayken kamu hizmeti denebilecek işler yapmaya çabalarım.
Ramazan'da Ulu Cami'de mukabele yapılır. Okuyan da kıdemli müezzin muhaciroğlu bir hafız olurdu. Matrak ve şakacı biridir. Hem sabah hem ikindi mukabelesini o okur. Yorulur, zorlanır.
Sonra da tiyatral ve komik şekilde okurdu.
Bir Ramazan aşırı gitti. Mukabeleyi sohranarak terk eden gençler gördüm. Onu bilmiyenler çok yadırgıyordu.
Müftüye durumu bildirdim. Yardımcı verilmesini, çok yorulduğunu belirttim. Müftü müezzini telefonla çağırdı. O da hayli gecikince ayrıldım. Yolda müftülüğe gelirken gördüğüm halde bir şey demedim. Çünkü müftü konuyu bir zabıta olayı gibi ele almıştı. Paçayı zor sıyırmıştım. Sonra karşılaştığımızda helallik diledim. "Doğru ama biraz da şikayet etmişsin" dedi. İkramla gönlünü aldım.
Bir başka gelişimde belediye başkanına dilek ve istekler için bir mektup yazdım. Postane çalışanı, başkana yazmışsın diyerek; adres, telefon ve imzamı almıştı.
Sonraki sene geldiğimde dediklerimin hiç biri olmamış gibiydi. Öğrenciler için isteğim başka olduğu halde; bedava sabah çorbasına dönmüştü. Tarihi köprünün kırık kısmı; aslına uygun taş varken betonla sıvanmıştı. "Sungurluevi" çook tarihi boş evlere rağmen gerçekleşmedi.
Şu anda ise aynı başkan, ana yollardaki çok eski çınar ve ağaçları kesip, yerine saksıda fidanlar yerleştirmiş. Milliyetçi, muhfazakar reis böyle olmalı zahir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.