Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

Muhammed Mursi (2)

General Sisi ilk günlerde, Muhammed Mursi’nin gözaltına alındığını ve ev hapsinde tutulacağını ifade ederek, ortamı yumuşatmaya çalıştı. Bu sadece bir göz boyamadan ibaretti ve kısa bir zaman sonra Mursi tutuklanarak hapishaneye, tek kişilik hücreye konuldu.

Muhammed Mursi ise bu çirkin ve ipleri dışarıda olan askeri darbeyi hiçbir zaman tanımadı ve arkadaşlarına da darbeye karşı direnmelerini tavsiye etti. Adeviyye meydanında yapılan gösterilerde, kalabalık zaman zaman bir milyona kadar ulaştı. Bu durum Sisi ve yandaşlarında büyük bir korkuya neden oldu.

8-10 Ağustos 2013 tarihlerine denk gelen Ramazan Bayramını, Mısır halkı Adeviyye ve Nahda Meydanlarında geçirdi. Bayram Namazı öncesi Muhammed Mursi’nin eşi Necla Ali Mahmud, on binlerce insana hitaben çok duygulu bir konuşma yaptı.

Daha sonraki günlerde gösterilere katılanlara çok sert ve silahlı müdahalelerde bulunuldu. Olağanüstü Hal ile birlikte sokağa çıkma yasakları ilan edildi.

Meşru, demokratik ve hiçbir kimseye zarar vermeyecek şekilde yapılmaya çalışılan darbe karşıtı direniş ve gösterilere ise çok kanlı bir şekilde müdahale etme yoluna gidildi. Sisi’nin talimatları sonucu çok büyük trajediler ve felaketler yaşandı. Binlerce masum insan bu gösterilerde hayatını kaybetti.

Keskin nişancılar devreye sokuldu ve bunlar hedef gözeterek çok sayıda insanı katletti. ‘’Baltacı’’ tabir edilen eli kanlı ajan ve vampirler; masum, mazlum ve savunmasız insanların üzerine salındı. Bu katiller sürüsü baltaları ile çok sayıda insanı acımasızca öldürdü.

Sadece 15 Ağustos 2013 günü, bir önceki gün darbecilerin talimatı sonucu Adeviyye Meydanında öldürülen 310 kişinin cenazesi meydan yakınındaki İmam Camisine getirildi. Bu cenaze merasimine de müsaade edilmedi ve güvenlik güçleri camiye baskında bulunarak cenazelere el koydu.

Bu arada on yedi yaşında genc bir kız olan Esma Biltaci, Mısır’daki meşru direnişin ve sivil itaatsizliğin sembol isimlerinden ve kahraman şehidlerinden birisi olarak hafızalara kazındı.  Müslüman Kardeşler Teşkilatı liderlerinden Muhammed El Biltaci’nin kızı olan Esma, 14 Ağustos 2013 tarihinde Rabia Meydanında ordu güçlerinin görevlendirdiği keskin nişancıların darbe karşıtlarına açtığı ateş sonucu şehadet şerbetini içti.

Esma, bu tarihten yaklaşık dört ay kadar önce Kur’an hıfzını tamamlayarak Hafız-ıl Kur’an olmuştu. Vurulduğu zaman elinde Kur’an bulunan Esma için annesi Sena Biltaci de vefatının ardından şu ifadeleri kullanmıştı: "Allah onu bu dünyanın çirkinliklerinden kurtardı." Bir mahkeme esnasında Muhammed El Biltaci’yi üzgün bir şekilde gören Muhammed Mursi onu teselli etmiş ve ‘’üzülme, Esma cennettedir’’ demişti.

Esma’nın vefatından sonra babasının kendisine yazdığı mektubu da bu vesile ile buraya almak istiyorum:

Sevgili kızım ve değerli öğretmenim...

Sana elveda demiyorum bilakis yarın görüşmek üzere. Başı dik tuğyana isyan ederek yaşadın. Tüm engelleri redderek hürriyete sınırsızca aşık oldun. Bu ümmet, uygarlıkta hak ettiği yeri alabilsin diye onu yeniden diriltmek ve inşa etmek için sessizce yeni ufuklar arıyordun. Akranlarının uğraştığı işlerle meşgul olmadın. Her zaman derslerinde birinci olmana rağmen öğrenmeye olan açlığın dinmedi.

Bu kısa hayatta sohbetine doyamadım. Vaktim mutlu olacak ve eğlenecek kadar geniş değildi. Rabiatul Adeviyye'de son kez bir araya geldiğimizde, "Sen bizimle olduğunda bile bizden ayrısın" diyerek bana olan sitemini dile getirmiştin. Ben de sana, "Bu hayat birbirimize doyacak kadar geniş değil. Birbirimize doyalım diye Allah'tan cennetinde bize bu sohbeti vermesini temenni ediyorum" demiştim.

Sen şehit olmadan iki gün önce seni rüyamda gelinlikler içinde gördüm. Bu dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellikteydin. Yanıma sessizce oturduğunda sana, "Bu gece senin düğün gecen mi" diye sordum. Sen de "Düğünüm akşam vakitlerinde değil öğlen olacak" demiştin. Çarşamba günü öğlen vakti şehit olduğun haberi bana ulaştığında, senin rüyamda bana ne demek istediğini anlamış oldum. Allah'tan seni şehit olarak kabul etmesini niyaz ettim. Ve şehadetin, bizim haklı olduğumuzu ve düşmanımızın batılın ta kendisi olduğu inancımızı pekiştirdi.

Son vedan da yanında olamamam, son bir kez seni görememem, alnına son bir öpücük konduramamam ve senin cemaze namazını kıldırma şerefine nail olamamam beni derinden üzdü. Beni bunları yapmaktan alıkoyan, ölümden veya karanlık hücrelerden korku değil, uğruna canını verdiğin davayı (devrimin hedeflerine ulaşması) sürdürebilmekti.

Zalimlere karşı başın dik (göğsünü gere gere) direnirken gaddar kurşunlar göğsüne saplandı ve ruhun yüceldi. Ne kadar güzel bir azmin ve terbiye edilmiş bir nefsin vardı. İnanıyorum ki, sen Allah'a verdiğin söze sadakat gösterdin, Allah da sana verdiği söze... Öyle ki, şehadet şerefini bize değil de sana bahşetti.

Son olarak, Sevgili kızım ve değerli öğretmenim...

Sana elveda demiyorum bilakis görüşmek üzere.. Buluşmamız, yakında peygamber ve ashabıyla birlikte Havz-ı Kevser'de olacak. Sonsuz kudret ve hükümranlık sahibi Allah'a yakın, O'nun nezdinde değerli ve şerefli bir konumda. Ayrılmamak üzere, birbirimize doyma temennilerimizin gerçekleşeceği bir buluşma.

Bu zulüm ve saldırılara karşı en ciddi tepkiler Türkiye’den yükseldi. Hükümet kararlı bir şekilde darbeye karşı çıktığını ve ‘’meşru hükümet’’ olarak Mursi yönetimini tanıdığını defalarca açıkladı. İllerimizin pek çoğunda darbe karşıtı gösteriler düzenlendi.

Özgürlük ve Adalet Hareketinin bütün ileri gelenleri ve yöneticileri gözaltına alındı ve Firavun’ın zindanlarına dolduruldu. Bu insanlar aylarca hiçbir kimse ile görüştürülmediler. Hayali senaryolar yazılarak, yalan ve iftira dolu iddianamelerle çok sayıda dava açıldı.

Bütün dünya, darbenin arkasındaki gücün ABD olduğunu ve burada güdülen esas maksadın İsrail’in çıkarları olduğunu bildiği halde, bu süreçte ABD yetkililerinden zaman zaman darbeyi kınayan açıklamaları dinleme ikiyüzlülüğüne de hayretle şahit oldu.

Birleşmiş Milletler bu kanlı darbe sürecinde üzerine düşen tepkiyi net olarak göstermek yerine, bazı cılız açıklamalar ve kınamalarla yetindi. AB ülkeleri, demokrasiyi sadece kendi halkları için bir hak olarak gören bir anlayışı ile davranarak, ortaya sonuç getirici bir tavır takınmak yerine, bazı bildiri ve açıklamalar ile zevahiri kurtarmaya çalıştı. (Devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum