Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan ÖZEL

Tesadüm-ü Efkâr ve Kabil-i İltiyam Meselesi

Bediüzzaman Hazretleri bir çok meseleye işaret ettiği gibi "tesadüm-ü efkâr" meselesi ile "ebedî kabil-i iltiyam olmamak suretinde bir inşikak" tehlikesini, birbiriyle sıkı münasebet içinde olarak bizlere izah etmektedir. Zira hak namına ve hakikat hesabına olan fikir ayrılıkları hayırlı bir inkişaf doğururken, nefs-i emmare hesabına ve tarafgirlik saikiyle hareket eden ihtilaflar milletin kuvvetini zayıflatır, hatta hiçe indirir. İhtilaf doğurur inkişa’a sebep olur.

Müspet ve Menfi İhtilafın Ayrımı

Bediüzzaman Hazretlerinin ihtilaf meselesine yaklaşımı çok farklıdır. İhtilafın iki şekilde tezahür edebileceğini ifade ederek kavram karmaşasının önüne geçmektedir.

Müspet ihtilaf: Fikirlerin çarpışması, hakikatin inkişafına, yeni yaklaşım tarzları ve düşüncelerin meydana çıkmasına hizmet eder. Hakikatin her köşesini izhar eder ve ilmin terakkisine vesile olur. Bugünkü teknoloji ve ilim buna en güzel misaldir.

Menfi ihtilaf: Tarafgirane, garazkârane ve nefis hesabına olan fikir ayrılıkları, hakikati perdelediği gibi, fitne ve tefrikanın kaynağı olur. Bu tür ihtilaflar millet içinde ebedî bir yarılmaya ve inşikaka sebep olabilir.

Bu hususta, Mektubat’ta ihtilafın mahiyeti şöyle beyan edilmektedir:

"Hadîsteki ihtilaf ise, müsbet ihtilaftır. Yani: Herbiri kendi mesleğinin tamir ve revacına sa’y eder. Başkasının tahrib ve ibtaline değil, belki tekmil ve ıslahına çalışır. Amma menfî ihtilaf ise ki: Garazkârane, adavetkârane birbirinin tahribine çalışmaktır; Hadîsin nazarında merduddur. Çünkü birbiriyle boğuşanlar, müsbet hareket edemezler."[1]

Menfi ihtilafın akibeti hiç şüphesiz ki kuvvetin, kazanım ve birikimlerin zayi olması olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bediüzzaman Hazretleri, "Türk unsurunda ebedî kabil-i iltiyam olmamak suretinde bir inşikak" çıkacağına dair beyanında, millet içinde menfi ihtilaf ve tefrikanın milletin iç kuvvetini kendi içinde tüketerek onu zayıf düşüreceğini, hatta yok olma tehlikesine sürükleyeceğini haber vermektedir. Bir tür iç savaş gibi ama ya fiziki ya fikrî olarak.

Kur’an-ı Kerim de bu tehlikeye şöyle işaret eder:

"Ve Allah'a ve Resûlüne itaat edin, çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız ve gücünüz elden gider."[2].

Nitekim tarih boyunca büyük devletlerin yıkılmasının en mühim sebeplerinden biri dâhili bölünmeler ve menfi ihtilaflar olmuştur.

Mesela, Endülüs Emevîleri, Selçuklular ve Osmanlı Devleti'nin zayıflama süreci iç çatışmalar ve hizipleşmelerle başlamış, milletin birlik ve beraberliği bozuldukça devlet gücünü kaybetmiştir. Kuvvetini kaybeden bu devletler düşmanların iştahlarını kabartmış ve düşmanları bu ihtilaflardan faydalanarak ihtilafı körükleyip bir tarafa destek olarak planlarını çok rahat gerçekleştirme fırsatı bulmuştur.

Uhuvvet ve İhlâs Düsturu

Emirdağ Lâhikası’nda bu meselenin çözüm yolu şöyle beyan edilir:

"Bu alâkasızlık ve içtinabın en ehemmiyetli sebebi: Mesleğimizin esası olan 'İhlâs' bizi men ediyor. Çünkü bu gaflet zamanında, hususan tarafgirane mefkûreler sahibi, her şeyi kendi mesleğine âlet ederek, hattâ dinini ve uhrevî harekâtını da o dünyevî mesleğe bir nevi âlet hükmüne getiriyor."[3]

İmam Gazali de aynı mevzuda "İhtilaf-ı ümmet rahmettir" hadisini şöyle tefsir eder:

"Ümmetin kurtuluşu, itaat ve istikamettedir. Tefrika ise helâk sebebidir. İhtilafın fitneye dönüşmesi, devletlerin yıkılışına sebep olur."

Gazali bu konuda tecrübeli bir isimdir. Büyük Selçuklu’da hem ilim sınıfında hem de siyasi sınıfta rey sahibidir.

Abdülkadir Geylani Hazretleri ise cemaatin vahdetini muhafaza etmenin ehemmiyetine şöyle işaret eder:

"Bir vücutta başkalaşan uzuvlar ahenk içinde çalışmazsa, beden zayıflar ve çürür. Bir millet de, eğer fertleri arasında menfi ihtilaf ve bölünme olursa, düşmana yem olur."

Bediüzzaman Hazretleri, milletin kuvvetini zayi etmemesi için müspet ihtilafı teşvik ederken, menfi ihtilafı şiddetle reddetmektedir. Çünkü eğer millet, menfi tarafgirlik, particilik ve hizipçiliğe düşerse, kuvveti hiçe inecek, dış düşmanlara karşı da zayıf kalacaktır. Kazanımlarını da zayi edebilir bir pozisyona gelebilir hafazanallah.

Bu sebeple, ihlâs düsturu ve müspet hareket prensibi gereği menfi tarafgirlikten kaçınılmalı, İttihad-ı İslam düsturuyla hareket edilmelidir.

“...Hilafet-i Muhammediye (A.S.M.) ve ittihad-ı İslâm avamda ve ehl-i siyasette hususan bu asrın efkârında o birinci vazifeden bin derece geniş görünüyor.”[4]

“Risâle-i Nur'un mesleğindeki sırr-ı ihlâs; iman, Kur'an hakikatlarından başka hiçbir şeye âlet, tâbi' [değildir.]”[5]

Şeair-i İslâmiyenin serbestiyetine vesile olan Demokratlar, hem mevkilerini muhafaza, hem vatan ve milletini memnun etmek çare-i yegânesi; ittihad-ı İslâm cereyanını kendine nokta-i istinad yapmaktır.”[6]

Komünistlik, masonluk, zındıklık, dinsizlik; doğrudan doğruya anarşistliği intac ediyor.

Ve bu dehşetli tahrib edicilere karşı, ancak ve ancak hakikat-i Kur'aniye etrafında ittihad-ı İslâm dayanabilir.

Ve beşeri bu tehlikeden kurtarmağa vesile olduğu gibi, bu vatanı istila-yı ecanibden ve bu milleti anarşilikten kurtaracak yalnız odur.”[7] Yani İttihad-ı İslamiyettir.

“Türkiye, İslâm dünyasının garbî kal'asıdır.

Türkiye'siz ittihad-ı İslâm mümkün değildir.”[8]

Bunu bilen küresel akıl Cennet misal ülkemizde her fırsatta menfi olan ihtilafı kullanarak ülkemizde karışıklıklar çıkartmaya çalışıyor. Aktörler, isimler, hadiseler değişse de emel ve hedefleri değişmiyor. Mesela vaktiyle bu ülkede sekiz yüz bin Ermeni ve iki yüz bin Yahudiye Müslüman ve Türk Kimliği verildi. Neden bu yapıldı ilerleyen zamanda hem fiziki hem de zihni işgâllere zemin hazırlamak için mi acaba diye komplo teorileri zihne gelmiyor değil. Bunlar ekonomik ve sosyal olarak belirli yerleri ellerinde tutarak toplum mühendisliği yaptılar bir asırdır. Şimdiki toplum bunların eseri yani.

Cenâb-ı Hak, bizleri fitne ve tefrikadan muhafaza eylesin ve vahdet-i İslamiyeye muvaffak kılsın. Âmin. Böyle olursa iş kendiliğinden çözülür.

Selam ve dua ile.

[1] Mektûbat (268)

[2] Enfâl Suresi (46)

[3] Emirdağ Lâhikası-1 (39)

[4] Şualar (442)

[5] Emirdağ Lâhikası-1 (257)

[6] Emirdağ Lâhikası-2 (24)

[7] Emirdağ Lâhikası-2 (24)

[8] Tarihçe-i Hayat (720)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum