Prof. Dr. Şadi EREN

Prof. Dr. Şadi EREN

İlahi Senaryo ve Mutlu Son

Bediüzzaman Said Nursi, Muhakemat isimli eserinin 9. Mukaddemesinde İslam’ın ahir zamanda galebesini şu esaslara dayandırır:

-Yaratılışta asıl olan hayırdır, şer ise cüzidir.

-Âlemin merkezinde insan vardır, insanın da merkezinde Müslümanlar yer alır.

-Onların da başında Hz. Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm) vardır.[1]

Fenler âlemde hayrın esas olduğunu tüme varım ile gösterip dururken ve Allah da insanlara gönderdiği fermanında “mutlu bir sonu” vadetmişken beşer nev’inin buna direnebilmesi ve “hayır, böyle olmayacak” diye inatlaşabilmesi söz konusu olamaz. İnsanlık âleminin hayırlı bir dönemi görmeden sona ermesi düşünülemez. Allah’ın hikmeti böyle bir duruma izin vermeyecektir.

İlahi senaryoda kıyametten önce İslâm’ın galip geleceği bildirilmiştir. Kur’ân bunu şöyle anlatır:

“O (Allah) ki, bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderdi. Buna şahit olarak Allah yeter.”[2]

“Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise, nurunu tamamlayacaktır. Kâfirler hoşlanmasalar da.”[3]

MUTLU SONA GEREKÇE

Kâinatın genel hukukuna karşı cinayet eden afvolunmaz, çekip gitmesine yol verilmez. Binler sene şerrin galebesi yalnız bu dünyada en azından bin sene mutlak mağlubiyeti netice verecektir. Âhiret âleminde hayır, şerri ebedî îdam ile mahkûm edecektir. Yoksa âlemin muntazam, mükemmel ve İlahi emirlere itaatkâr olan diğer nev’ileri ve cinsleri; bu perişan ve problem çıkarıcı olan insan nev’ini kendileri içinde kabul etmeyerek var olma haklarından düşürmek, yokluk karanlığına sürgün etmek ve yaratılış vazifesinden kovmak gerektiğini Allah’a arzedeceklerdir. Bu ise

- insanın bütün istidatlarının

- ve şu âlemde saltanat sürmek ve âhirette ise ebedi saadete mazhar olmak için donatılan kabiliyetlerinin ve meyillerinin abes ve beyhude olmasını gerektirir.

Abes ise

- tam istikraya / tümevarımla âlemde görülen nizama aykırı olduğu gibi

- Sânî-i Hakîm’in hikmetine dahi ters

- ve Sadık Peygamberin hükmüne de muhaliftir.

İstikbal bu davaların bir kısmını tasfiye edecektir. Fakat tamam tasfiyesi ise âhirette görülecektir.[4]

Bediüzzaman’ın “Âlemde hayrın şerre galip gelmesiyle ilgili” üstteki değerlendirmelerinde şu cihetler öne çıkmaktadır:

- Küfür, şirk, inkâr gibi durumlar diğer varlıkların hukukuna bir nevi tecavüzdür. Çünkü her bir varlık Allah’ın emirleri dairesinde tam bir itaatle görevini yapmaktadır. Şer cephede yer alanların tavırları onları rahatsız eder. Onlar da elbette haklarının alınmasını rahmet-i ilahiyeden talep ederler.

- Gerçi hayır tamamıyla diğer âlemde galip gelecektir. “Ayrılın bugün ey mücrimler!”[5] âyetinin bildirdiği üzere şer yolunda giden küfür ehli hesap gününde ehl-i imandan ayrılacak ve cehenneme gönderilecektir. Ama bu dünyada da bir mağlubiyet yaşamaları mukadder görülmektedir.

- Hayrın şerre galebesi ilahi hikmetin bir gereğidir. Yoksa şu âlem bir nevi abese hizmet edecektir. Bu ise her şeyde görülen ilahi hikmete bütün bütün muhaliftir.

Hazreti Peygamber ahir zamanla alakalı müjdeli haberler vermiştir. Elbette bunlar gerçekleşmeden kıyamet kopmayacaktır. Mesela şöyle bildirmiştir:

* “Ümmetim mübarek bir ümmettir, önü mü yoksa sonu mu daha iyidir bilinmez.”[6]

* “Ümmetim bir yağmura benzer, önü mü sonu mu hayırlıdır bilinmez.”[7]

* "Dünyanın ömründen sadece bir gün kalsa bile, Allah ehl-i beytimden bir adam gönderecektir. O, zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracaktır."[8]

* “Mehdî, benim neslimden, Fâtıma’nın evlâdından olacaktır.”[9]

Bediüzzaman İslamın galebesinin esaslarına dikkat çektikten sonra şöyle der:

“Biz ölsek, milletimiz bâkidir. Kırk sene ile razı değiliz; en ekall bin sene galebeyi isteriz.”[10]

“Kırk sene ile razı değiliz; en az bin sene galebeyi isteriz.” denilmesi dikkat çekmektedir. Buradaki “kırk sene” ve “bin sene” ifadelerinin bir arka planı vardır. Şöyle ki:

Hazreti Peygamber kıyamet alametlerini anlatırken “Hz. İsa’nın ahir zamanda nazil olacağını, kırk yıl adaletle hükmedeceğini” nazara verir ve şöyle der:

"Nefsim elinde olan Allaha yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa'nın aranıza adaletli bir hâkim olarak inmesi, haçı kırıp hınzırı öldürmesi, (Ehl-i Kitap'tan) cizyeyi kaldırması yakındır.”[11]

“…İsa yeryüzünde 40 yıl kalacak, Allah’ın kitabı ve benim sünnetimle amel edecek ve sonra vefat edecektir.”[12]

Bu bağlamda değerlendirildiğinde şöyle bir mana olabilir: Böyle bir kırk yıl olsun, ama kırk yılla da sınırlı kalmasın. Çok daha uzun bir dönem hak batıla, hayır şerre galip gelsin!

“Bin sene” meselesine ise şöyle bakabiliriz: Hazreti Peygamber bir hadislerinde İslam’ın galebesini beyan sadedinde şöyle buyurur:

“Ümmetim istikametle gitse, ona bir gün var.”[13]

Hadiste geçen “bir gün” ifadesi şu âyete bakmaktadır:

“Rabbinin katında bir gün, sizin sayıp durduğunuz bin yıl gibidir.”[14]

Bediüzzaman üstteki hadisi ve âyeti “Allahu a'lem: Doğrusunu en iyi Allah bilir” kaydıyla şöyle değerlendirir: “Bu rivayet kıyametten haber vermek değil; belki İslâmiyetin galibane hâkimiyetinden ve hilafetin saltanatından bahseder.”[15]

Nitekim bin dört yüz küsur yıllık İslam tarihinde Abbasi ve Osmanlı gibi İslam devletleriyle İslam’ın başka milletlere bariz bir şekilde galebe dönemleri olmuştur. Ama -üç yüz yıldan bu tarafa görüldüğü gibi- yer yer mağlubiyet dönemleri de bulunmaktadır. Bu durumda henüz tamamlanmamış olan bin yıllık galibiyet süresinin ahir zamanda İslam Dininin yeniden galebesiyle tamamlanacağını söylemek mümkündür. Böylece kıyamet kopmadan İslam’ın en muhteşem bir dönemi yaşanacak, ardından insanların bütün bütün yoldan çıkmasıyla kıyamet gerçekleşecektir.

[1] Bkz. Nursi, Muhakemat, s. 40

[2] Fetih, 28

[3] Saff, 8

[4] Bkz. Nursi, Muhakemat, s. 40-41

[5] Yasin, 59

[6] Tirmizî, Emsâl, 6

[7] Tirmizî, Edeb, 81

[8] İbnu Mâce, Fiten, 34

[9] İbnu Mâce, Fiten, 34

[10] Nursi, Muhakemat, s. 41

[11] Bkz. Buhârî, Büyû 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Müslim, İman 242; Ebu Davud, Melahim 14; Tirmizî, Fiten 54.

[12] İbn Hanbel, Müsned, II, 437, VI, 75

[13] Ebû Dâvud, Melâhim, 18

[14] Hac, 22/47

[15] Bkz. Nursi, Şualar, s. 589-590

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum