Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU
Müspet hareket ve eğitim
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Müsbet hareket ve eğitim kavramı, nurlu bir dünya görüşünün üst başlığı olabileceğinden çerçeve oluşturmak gerekir.
Bu çerçeveyi çizmeye çalışacağım.
Öncelikle bir durum tesbitiyle konuşmaya başlamalıyız. O da şu ki;
Bu programı bir geçiş sürecinin, bir ara dönemin tam orta yerinde gerçekleştiriyoruz.
Yani aşağı yukarı bir sene öncesine ait gerçekler üzerinden konuşuyoruz.
Şu anda tam bir geçiş çizgisi üzerinde sonu belirsiz bir zaman sürecindeyiz.
2019'daki tarihi akışın 2020'de koptuğundan emin, lakin gelecek belirsiz olduğundan kaygılı şekilde yaşıyoruz.
Gelişmeleri takip eden herkesin, tarihin dönüşümüne şahitlik ettiğini söyleyebiliriz.
Milattan önce ve sonrası arasında geçiş çizgisi varsa; ondan bin kat daha acayip ve heyecanlı bir geçiş sürecini göz önünde ve içimizde nokta nokta idrak edip fehmedebiliyoruz.
Ama insanın tabiatı ve kainattaki Sünnetullah devam ediyor. Hayatın özü ve insanın fıtratı devam ediyor.
İNANDIĞI MÜSBET DOĞRULARI YAŞAMAK NEDEN ANLAMLI?
Rabbimiz Saf Suresi 2 ve 3. ayetlerde şöyle buyurur:
"Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır."
Bu ayetler doğru olan ve inandığımız hakikatları mutlaka yaşayıp yakinen göstermemizi emretmekte, icraatla göstermediğimiz söylemler için müminleri uyarıp azarlamaktadır.
Müsbet demek; ispatlanmış, tasdiklenmiş, aynelyakin görülen demek.
Müsbet, ispat, isabet, aynı kökten çıkan kelimeler.
Arapça'da yakin/ gözle görmekte müsbet manasını karşılar.
Ayrıca olumlu, yapıcı, inşacı kesin iş ve eylemlere de müsbet hareket denir.
Müsbet harekete; pozitif aksiyon da denir.
Yani bir aks, eksen, çelik bir mil boyunca; bir amaca dönük üretici hareketler zincirine pozitif aksiyon adı verilir.
Bir fabrikada uzun çelik, bir mile bağlı bir çok dişli ve çarklar, bir düzen içinde çalışır ve planlanmış bir verim üretilir.
Yine dünya kendi aksı, ekseni etrafında muazzam bir sistemle döner, gece gündüz ve mevsimler oluşturulur.
Bu kevni işleyişle; iklim, tarım, sıcaklık, yağış, basınç vb. sayısız hayat şartları oluşturulur.
İşte müsbet harekat dediğimiz aslında, bir eksende dönen, sayısız hayati ve üretici oluşum zincirini açıklayan bir dünya görüşü bir paradigmadır.
Nur talebelerinin dünya görüşü çerçevesinde gerçekleştirdikleri her çeşit, insani değer ve verimler müsbet harekat başlığı altında ele alınabilir.
Bu bağlamda Nurcuların her alanda icraat, icat, inşa, imalat, tamir bakım faaliyetlerine, dünya görüşü anlamında müsbet hareket denir.
Müsbet hareket; temel potansiyel kuvvetlerimiz olan, akıl, şehvet ve gazap güçlerimizi, dengeli, etkili ve stratejik hedefler doğrultusunda sevk ve idare etmek demek.
Müsbet hareket aslında bir dünya görüşü, yepyeni bir paradigmadır.
Bu müsbet dünya görüşü olan yeni paradigma, bir bakış açısıyla oluşturulan değer, fikir, inanç ve teknikler bütünüdür.
Paradigmalar, belli bir dönemde hakim olmakla beraber gelişebilir ve değişebilir.
Paradigma etkisizleşir görevini yapamazsa, yerini bir başka paradigma devralır ve ihtiyaçları karşılayıp soru ve sorunları çözümler.
Paradigma, bir bakış açısıyla oluşan değer, fikir, inanç ve tekniklerin bir dizisidir.
Paradigma sadece bilim alanına özgü bir kavram değil, bireyin günlük hayatında etkin olan düşünce, değer ve algıların da bir bütünüdür.
Bir olaya farklı bakış açıları ve geliştirilen kavramsal algılar, paradigmanın kısa tanımları olarak görülebilir.
Bilimin ve felsefenin bir konusu olmaktan çıkıp, bir araştırma için de gerekli görülen paradigma, çalışma alanlarında etkin ve çözümcü kavramları araştırmacının merakına sunmaktadır.
Başarılı ve doğru bir bilimsel araştırma yapmanın koşullarından biri de hakim olan ve geliştirilen paradigmaları araştırmaktır.
Buradan çıkan sonuçlarla da kişinin kendi paradigmasını-özgün düşüncesini ortaya çıkarması beklenir.
Daha çok sosyal bilimlerin araştırmalarında gördüğümüz paradigma, insanın düşünceleriyle oluşturduğu kavram çerçevesidir.
Paradigmanın günlük hayatta ve sosyal ve teknik bilimlerde kullanımına biraz daha yakından bakarak kavramın anlaşılmasını sağlayabiliriz.
Günlük hayatta; iki kişinin aynı olayı farklı açılardan değerlendirmesi, yorumlaması paradigmanın günlük hayatımızdaki kullanımına basit bir örnektir.
Bilim felsefecisi Tomas Kun tarafından aktif olarak kullanılmakla tanınmıştır. Paradigmaya yönelik düşüncelerini de "Bilimsel Devrimlerin Yapısı" adlı kitabında açıklamaya çalışmıştır.
Paradigmalar, belli bir dönemde hakim olmakla beraber gelişebilir ve değişebilir.
Paradigmanın yıkılışı ancak bir başka paradigmanın ortaya çıkması ve kabul edilmesiyle gerçekleşir.
Örneğin, bir dönem hakim bir düşünce olan Newton Fiziği, yeni bir paradigmanın geliştirilmesiyle sınırlı ve yetersiz kaldığı için yerini Kuantum Fiziği paradigmasına devretmiştir.
Paradigma, belli bir dönemden sonra gelişen ve değişen sorular ve sorunlara çözüm üretemezse, yeni bir paradigma arayışı ortaya çıkar ve yapılan araştırmalar, yenilik ve keşiflerle eskiyen ve cevap veremeyen paradigma yerine yeni pardigma ve çalışma insanlık alemine tanıtılır.
MÜSBET HAREKET PARADİGMASI NEDİR?
Konumuz olan müsbet hareket temelli müsbet eğitim de, küresel potansiyel bir paradigmadır.
Bediüzzaman Said Nursi, “Müsbet Hareket” kavramını Risalei Nur'larda 10 yerde kullanmıştır.
Üstad vefatından önce; Ankara ve İstanbul'da talebeleriyle yaptığı yüzyüze sohbetlerde müsbet hareket etmelerini vasiyet ederek temel bir düstur olarak emanet etmiştir.
Müsbet hareket kavramı Üstadın 82 yıllık mücadele ve tecrübesinin hülasatül hülasası, özü ve fihristesidir diyebiliriz.
Batı medeniyetinin dayandığı temel paradigma/ dünya görüşü artık iflas etmiştir. Amma yerine henüz yeni bir paradigma, yeni bir dünya görüşü de konmamıştır.
İflas eden batı paradigmasına, menfi hareket paradigması desek doğruyu söylemiş oluruz.
Çünkü Batı medeniyeti 5 temel menfi/olumsuz esas üzerine oturmaktaydı.
Bunlar;
1. Nokta-i istinadı: Kuvvettir, maddiyattır.
2. Hedefi: Menfaattır, çıkarcılıktır, pragmatizmdir.
3. Düstur-u hayatı: Cidaldir, mücadeledir.
4. Cemaatlerin/ toplumların bağı, râbıtası: Unsuriyet, menfî milliyettir.
5. Semerâtı/ üretimi: Hevesât-ı nefsiyeyi tatmin, beşeri ihtiyaçları çoğaltma ve elde etmeyi bir kart sesi kadar kolaylaştırmıştır.
Bu 5 temel dayanığın üstüne oturan Avrupa düzeninin, menfi ve yıkıcı sonucu olarak gördüklerimiz şunlardır:
1- Halbuki, kuvvetin şe’ni/icabı tecâvüzdür, saldırganlıktır. Tüm açık-örtülü savaşlar "kuvvetli olan haklıdır" güdüsüne dayanır.
2- Menfaatin şe’ni/ gereği her arzuya kâfi gelmediğinden üstünde boğuşmaktır.
Yani adil bölüşülse bile dünya nimetleri sınırlıdır.
Bunun çaresi ise; iktisatlı, israfsız, kanaat ve şükre dayalı bir ekonomik sistem geliştirip, dünya nimetlerinin bir ikram ve tadımlık olduğunun şuuruna varmaktan geçer.
Yoksa israflı bir lokma, haramlı bir libas, cakalı bir binek için insanlar dünyayı arenaya çevirmeye devam eder.
3- Düstur-u cidalin şe’ni çarpışmaktır.
"Hayat bir mücadeledir" sloganına sarılmak büyük çoğunluğu huzursuzluğa, depresyona fırlatmıştır.
Hayatta hem mücadele hem külli bir dayanışma ve yardımlaşma var. Ama hakim ve umumi olan dayanışma olup, mücadele bu hakim ve yaygın gidişin alt ve yan ürünü gibidir.
Mücadele geçici ve ve sınrlıdır.
4-Unsuriyetin şe’ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan tecâvüzdür.
Unsuriyet/ ırkçılık batı medeniyetinin türetip insanlara yaydığı bir virüs, bir hastalıktır.
Batı bu mikrobun bedelini ödedikten sonra; ırk ve millet ortaklıkları kurup çözüme gitmişken, dış dünyaya bu kavmiyetçiliği dayatmaya devam ediyor.
İşte bu hikmettendir ki, beşeriyetin saadeti selbolmuştur.
Bu beş asıldan gelişen insanlığın; yüzde 80 saadetsiz, mutsuz, yüzde 10'u mutlu, memnun, yüzde 10'u ise iki arada bir derede yuvarlanıp gitmektedir.
İşte nur talebeleri iflas eden bu 5 temel yerine, müceddit Said Nursi'nin talebeleriyle uyguladığı ve ilkelerini şekillendirdiği müsbet harekat düsturlarını hayata geçirmek ve stratejisini uygulamakla yükümlüdür.
İflas eden menfi esaslı batı pardigması yerine; İslam'ın müsbet esaslı 5 paradigması ise şunlardır:
Kur' anı Kerim ise;
1- Nokta-i istinadı/ dayanak noktasını kuvvete bedel hakkı kabûl eder.
2- Gâyede/ hedefte menfaate/ çıkarcılığa bedel, fazîlet ve rıza-yı İlâhîyi kabul eder.
3- Hayatta düstûr-u cidâl/ mücadele yerine, düstûr-u teâvünü/ dayanışmayı esas tutar, temel alır.
4- Cemaatlerin/ toplumların râbıtalarında unsuriyet, menfi milliyet yerine râbıtai dinî ve sınıfî ve vatanî kabul eder.
Din, sınıf, vatan, ülke bağını, köprüsünü esas alır.
5- Gâyâtı/ amaçları hevesât-ı nefsâniyenin tecâvüzâtına sed çekip, ruhu maâliyâta/ yüce değerlere teşvîk ve hissiyât-ı ulviyesini tatmîn edip, insanı kemâlât-ı insaniyeye sevkedip, insan eder.
Bu Kur'ani hikmetlerin tatbiki şunlara bağlıdır;
1- Hakkın şe’ni ittifaktır.
2- Faziletin şe’ni tesânüddür.
3- Düstur-u teâvünün şe’ni birbirinin imdanına yetişmektir.
4- Dinin şe’ni uhuvvettir, incizabtır.
5- Nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kemâlâta kamçılamakla serbest bırakmanın şe’ni saadet-i dâreyndir.
İşte 100 yıldır okuyup yazdığımız kaidelerin söylemden çıkıp eyleme geçilmesinin adına müsbet harekat diyoruz.
Bu rükünlerin gerçekleşmesi sistemli bir dünya görüşüne yani bir paradigmaya bağlı şekilde pratikleştirilebilir.
Bu pratiğin yol yöntem ve stratejisine müsbet hareket dünya görüşü diyebilir, bu isimle tanıtabiliriz.
Müsbet hareket kavramından hareketle düşünürsek; bu Kur'ani 5 bürhan, sütun ancak ispatlı, gözle görünür yaşanırsa; adı müsbet hareket olur.
Teorik, söylem düzeyinde kalırsa bu okumalara müsbet hareket değil, müsbet hareket söylemi denebilir.
Çünkü bir şeyin vücudu/ müsbeti, bütün şerait ve esbabın vücuduna/ ispatına mütevakkıf olduğu halde; o şeyin ademi, intifası, tek bir şartın intifasıyla ve tek bir cüz’ün ademiyle netice itibariyle mün’adim olur/ yok olur.
Bundandır ki, tahribin, tamirden pek çok eshel olduğu/ kolaylığı bir düstur-u mütearife hükmüne geçmiş, herkesçe kabullenilmiştir.
Üstad Nursî’nin düşüncesinde müsbet kavramının içeriğinde vücud, imar, tamir, îcâd ve inşâ isabet manalarının bulunduğunu, zıddı olan menfi kavramının ise adem ve tahrip, yokluk manaları taşıdığını söyleyebiliriz.
Nitekim Üstad Nursî de eserlerinde müsbet kavramı ile vücud, îcad, ispat kavramlarını birlikte kullanmıştır.
"Evet ey insan! Sende iki cihet var: Birisi, icad ve vücud ve hayır ve müsbet ve fiil cihetidir. Diğeri; tahrib, adem, şer, nefy/ ret, infial/ reaksiyon cihetidir.”
Barla Lahikasında: "Biz kutsi hizmetimizde daima müsbet hareket ediyoruz. Fakat maatteessüf herbir emr-i hayırda/ her hayırlı işte bulunan manileri defetmek vazifesi, bizi bazan menfî harekete sevkediyor" demektedir.
Kısaca müsbet hareketi yaşarken, çıkan engeller ve tasallutlar olacaktır.
Bu engelleri aşarken taktik planında bir savunma ve mücadele kaçınılmaz olabilir.
Bu menfi hareket; meşruluk, yasallık çerçevesinde olur.
Bediüzaman Said Nursi yazdığı eserleri şu şekilde değerlendirir;
1-Yazılan Sözler tasavvur değil tasdiktir, yani doğrulama aşamalarından geçmiştir.
2-Teslim değil imandır.
Yani dimağın/zihnin 7 mertebesinden; tahayyül, tasavvur, taakkul, tasdik, iltizam, izan, inanç aşamalarından geçip iman seviyesine ulaşan ve ulaştıran eselerdir Risale-i Nurlar.
3-Marifet değil şehadettir, teorik bilgi değil yaşanmış ve gözlemlenmiştir.
4-Taklit değil tahkiktir yani, araştırma ve kritik süreçlerinden geçmiştir.
5-İltizam değil izandır yani emir ve talimat değil vicdan ve ruhun tasdik ve onayından geçmiştir.
6-Tasavvuf değil hakikattır yani, saflaşma, manevi yükseliş yolu değil, akıl-kalp-duygu beraberliğine ulaşılan/ ulaştıran bir hakikatlar bütünüdür.
7-Dava değil dava içinde bürhandır. Yani dünya ve ahret hayatının nihai gayesi İslam ve İslam davasıdır.
Risale-i Nurlar ise; bu yüksek İslam ülküsünün çağımızdaki bir delili, sütunu ve dayanağıdır. (28. Mektup)
MÜSBET EĞİTİM NASIL İSPATLANABİLİR, VÜCUDLU HALE GETİRİLEBİLİR?
Müsbet eğitim adına yaşadığım iki örnek olayı anlatmak istiyorum.
-Hasanoğlan yatılı öğretmen okulunun ilk yılı olan, 1972/73 ders yılı ilk günlerinde, unuttuğum matematik ödevi yüzünden tahta önünde matematikçi öğretmenimin tokat ve hakaretine maruz kaldım.
Bu hakaret, matematik dersim çok iyi de olsa, matematikten soğuyup hep korkmama sebep oldu.
Yine aynı yılın ilk günlerinde, rahmetli edebiyat öğretmenim Remzi Yakar da tahtaya çıkarıp; komşu ve komşuluğu anlattırdı.
Sonunda; "bundan sonra senin tüm sözlü notların 10" dedi.
İlerki bir yılda ise; kompozisyonum sebebiyle sınıfta "sen ilerde yazar olacaksın. O zaman bana da hediye kitap gönderirsin" demişti.
Bu samimi söz ömrüm boyunca, bitmez bir motivason ve bitmez bir pil vazifesi gördü.
Müsbet eğitimin şuurunda olan edebiyat öğretmenim Remzi Yakar'a Allah'tan rahmet ve mağfiret diliyorum.
Bu iki örnek, müsbet eğitim ile menfi eğitimin derin anlamını göstermektedir.
OKUL MÜFREDATI VE MÜSBET EĞİTİM İLİŞKİ VE ÇELİŞKİSİ
Her okulun müfredat denen yıllık programları çerçevesinde bir eğitim ve öğretim tatbikatı var.
Bu yıllık programın genel anlamda müsbet bir amacı olmakla beraber, müsbet hareketi tam amaçlayan bir öğretmenin yapabilecekleri açısından meseleye bakmak istiyorum.
Çünkü okul ve toplu çalışmalarda, genelde işin lokomotifliğini sayılı insanlar yapar.
Eğitim-öğretim kurumlarında da böyledir.
Okullardaki müsbet hareket çerçevesindeki eğitim-öğretimi, örnek uygulamalar üzerinden değerlendirmek daha müşahhas ve gerçekçi olur.
Bu açıdan müsbet eğitim davranış ve eylemlerini yaşanmış ve yaşanabilir örnekler üzerinden göstermek gerekir.
Nur talebesinin müsbet eğitim modeli, Medresetüzzehra projesi içine dercedilip yerleştirilmiştir.
Din ilimleriyle fen ilimlerinin imtizacı, kaynaştırılması esastır.
Müsbet eğitim müfredatının temel esası da bu ilke üzerine kurulur.
Ayrıca eğitimde din ayrı dünya ayrı düşünülüp ele alınamaz.
Bu farklılık hikmet ve sanat becerisiyle yapıştırılıp uzlaştırılır.
Öğrencinin tüm istidat ve ve becerilerini geliştirmek eğitimin temel ve ideal amacıdır.
Eğitim adı üstünde talim ve terbiyedir ki, uygulamasız, icraatsız düşünelemez.
Müsbet eğitim yerli, milli esaslara bağlı fakat tüm insanlığa açık küresel bir değerler eğitimidir.
Müsbet eğitim; tüm idealojilerin her şeyi kendine alet edip benzettiği dünyada; özgür, özgün, özerk ve vatan, millet, din hakikatlarına bağlı olmalı, bu özelliklerini sonuna kadar koruyup yaşatmalıdır.
Hayatta görüp tecrübe ettiğimiz gibi; küresel dünya cereyanları, ırkçılık, emperyalizm, materyalizm, ateizm, deizim, mistik maneviyatçılık tüm eğitim öğretim faaliyetlerini kendine benzetip, mesai ve ürünleri emperyal amaçları doğrultusunda kullanıp hizmet ettirebilmektedir.
Aslında cumhuriyet tarihimizin eğitim öğretim çalışma ve çabaları genel anlamda bu çerçevede gelişmiş, aydınlık ve zeki dimağlar ya çöllere sürülmüş veya empeyalist amaçlara hizmet ettirilmiş, bize de ancak zekatı ve kurtulabilenler kalmıştır.
Cumhuriyeti temellendirmek üzere kurgulanan köy enstitüsü ve öğretmen okuları ve yabancı dille eğitim veren kolejlerin nihai çıktısı maalesef, ihtilal, darbe, idelojik saplantı ve kan dökücü şiddet olgularıyla sonuçlanmıştır.
Milli eğitimin eğitemediği enerjik gençleri, yerli, yabancı ortak eşkiyalara kaptırarak, bir ileri iki geri şekilde bu günlere ulaşabildik.
Yakın tarihte görüp yaşadığımız 15 Temmuz darbesi ise menfi, ırkçı, maddeperst, maneviyat boyalı, dışa bağımlı eğitim sisteminin son korkunç göstergesidir.
En az 40 yıldır milli eğitim çarkından geçen ülkemizin seçkin öğrencileri; Amerika ve Batının değirmenini döndürecek şekilde talim ve terbiyeden geçirilip, "dini darbecilik" için alet edip, bu vatanın 40 yıllık milli eğitim çarkları felaket, hüsranla neticelendi.
Risale-i Nur okuyan bazı öğretmen ve öğrencilerin de kapıldığı bu cazip ve şatafatlı öğretimin fecaatini hep birlikte aynelyakin yaşadık ve gördük.
Risale-i Nur okuyup hizmet eden bir çok eğitimci öğretmen de, bu cazibeye dayanamayıp akıntıya kapılarak, bugün ya hapiste veya yurt dışında bulunmaktadır.
Demek ki müsbet eğitim hizmetlerini gerçekleştirirken; amacından sapmadan doğru yolda devam edebilmek, milli ve hamiyet düsturlarına sadık kalmak hayati ve olmazsa olmaz bir kıymete sahiptir.
Eğitim öğretim stratejimiz, kendini afaki ve enfüsi virüslerden koruyup savunacak özellikte yapılandırılmalıdır.
Yarın önümüzde; başka cezbedici tuzak ve uçurumların, iç ve dış savrulmaların olacağı gerçeğinin idrak, şuur ve bilincinde olmalıyız.
İşte müsbet eğitim stratejimiz ve aksiyonumuzu bu tecrübeler ışığında yeniden gözden geçirip, vatan, millet, din düşmanlarının tuzak ve çekiciliğine rest çekebilmeli ve foyalarını ortaya çıkarabilmeliyiz.
Üstad Nursi, küresel ideolojilerin köküne ve her şeyi kendine alet etmek istediklerinin altını çizmiş ve küresel paradigmalara karşı koymanın zorluk ve zorunluğunu Risale-i Nur'larda defalarca vurgulamıştır
Hatta 'onlar üflüyor biz oynuyoruz, onlar hakim biz mahkumuz' sözleriyle bu gerçeğin altını kalınca çizmiştir.
Öyleyse; bu küresel ideolojik kasırgalara direnecek, eğitim paradigmasını sürekli kılacak müsbet eğitim stratejimiz, çabalarımız boşa gidip emperyalistlere malzeme ve yem olmayacak sağlamlıkta şekillendirilmelidir.
Pozitif eğitim programımız, gövde ve meyvesi mübarek Anadolu, kökü İslam ve 1. Avrupa olup, dalları tüm yeryüzüne uzanan, milli, yerli bir eğitim paradigması olmalı ve bunu ispatlayıp vücut vermemiz artık kaçınılmaz bir iman, İslam davası haline gelip dayanmıştır.
Bunu da ancak hamiyeti milliye, şecati imaniye donanımlı, akıl, kalp, hikmet, fen kuşanmış, Allah rızasını bayrak yapan, feragat, fedakar dayanışmacı esas ücretini Allah'tan isteyen, nefis ve insi şeytanlarının oyunlarına uyanık, mahviyetkar, eğitim mesleğini hayat tarzı yapan, aydın ve salih cesur eğitim mücahidleri yapabilir.
Bu maarif paradigmasının adı ise, Said Nursi'nin müsbet eğitim paradigması olmalıdır.
Müsbet eğitim ispatlanmış, gözle görülen meyveleri olması gerektiğinden, pratik, tecrübe edilmiş ve edilebilir bazı örnekler vermek lazım gelir.
Mesela; 28 Şubat döneminde binlerce talebesi olan bir İHL'de kuruluşundan beri meslekçi hocaların dokunulmaz kıldığı, Celaleyn, Seyyid Kutup, Fahredin Razi ve Elmalı tefsirlerine kitlenmişken; okul kütüphanesine Risale-i Nur tefsirini yerleştirip, görülüp okunmasına vesile olmak, bu eserler kaybedildiğinde yeniden alıp yerine koymak ve derslerde okuyup isteyen öğrenciye hediye etmek, müsbet eğitim hizmet ve aksiyonu olarak değerlendirilebilir.
Ayrıca tarihi medreselerin verimli zamanlarındaki gibi, dersine girdiği ve girmediği talebelerin her türlü ihtiyaç ve sıkıntlarıyla ilgilenip çözmeye çalışmak ve öğrenci adresi olabilmek gerçekleştirilebilirse; rolmodel bir örnek, bir başarı ispatlanmış olur.
Yatılı okul yurtlarında yatılı olarak nöbet tutarken; yatılı öğrencilerin mümkün oldukça maddi-manevi ihtiyaçlarını görmek, sorularını cevaplamaya çalışmak, yurtlarda Risale-i Nur dersleri yapıp, dersane derslerine öğrencileri getirip götürmek, okul yönetimi ve bazı öğretmenlerin engel ve karalamalarına karşılık verebilmek, müsbet eğitim başarısı hatta kahramanlığı olarak değerlendirilebilir.
Okul yönetimi ve öğretmenlerle, ilişki ve iletişimini müsbet ve canlı tutmak, pozitif bir aksiyon olarak sürdürmek müsbet hareketli eğitimcinin asıl hizmet zeminini oluşturan esaslı bir görevidir.
İdareci, öğretmen, öğrenci ve veli dörtgenini sağlamca kurup sürdürebilen, müsbet hareketli eğitimci amacına ulaşıp, öğrencisinin kalb ve aklına nüfuz ederek iki hayatını da etkileyebilir.
Bu müsbet eğitim hareketinin, hakkıyla yapılması zannedildiği gibi; müsbet eğitimcinin; zengin, varlıklı, marka arabalı çevresi geniş, mevki makam sahibi, etkili yetkili ve yakışıklı olmasıyla doğrudan bir alaka ve irtibatı yoktur.
İyi niyetli, kuşatıcı nazırlı, feraset ve basiretli olması, ancak hizmet aşkıyla dinlenmesi, manayı ismi ve manayı harfiye göre değerlendirmesi, sağ yolun dönmez yolcusu olup tevekkül ve teslim silahını kuşanması yeter.
Davası için feda edemeyeceği pek az şeyi göze alan müsbet öğretmen, Allah'ın yar ve yardımcı olmasıyla, müsbet eğitim hedeflerine ulaşabilmektedir.
Yeter ki tam bir nur talebesinin; iman, idrak ve şuurunda olarak, Risale-i Nurları eğitimde tatbik etmeyi en büyük ülkü görüp, çalışıp çırpınırken, özeleştiri yapıp kendini yenileyip tevbe edip, hedefine kitlenmek, hiçbir şeyden korkup yılmamak, en kötü neticeyi göze almak, hiçbir beklenti ve hayale girmemek, ev ve çocuklarını da ihmali göze alarak, istiğna, zühd, takva, fedakarlık içinde ve aşağılanma, alay edilme, hakaret, saldırı, kötü söz, dışlanma vb. sayısız olumsuzlukları göze alıp mücadele edip dua ederek sabrederse, hedeflediği müsbet nurlu eğitimi gerçekleştirebilir.
Üstadın dediği gibi; "sizler sıradan basit adamlar da olsanız, salih veli, asfiya da olsanız, size bakışım ve verdiğim ehemmiyet değişmez" dediği türden müsbet eğitimciler de günümüzde bu hedefi gerçekleştirebilir.
Hakiki bir müsbet eğitim gönüllüsü olarak çabalarken, okul müdür ve idarecileri engel çıkarıp çelmeleyebilir, görevden el çektirip kızağa çektirip, hapis ve maaşsızlık cezasına da çarptırabilirler.
Bu durumda ancak Allah deyip, Allah azze celle kafi ve vafi demekten başka yol kalmayabilir..
Ama yiğit düştüğü yerden kalkar deyip hedefine kitlenip, müsbet eğitmenliğine devam eder.
Hatta veli ve öğrenci, hekimlerde bugün olduğu gibi öğretmene de, silah ve sopayla saldırtılabilir.
Eğer öğretmen peygamber mesleği olan muallimlikte fani olup, gayrını gönlünden silmişse bu çirkin işbirliği ve kışkırtmayı da püskürtür, rahmetli öğretmen Rahmi Akman gibi kurşunlanma tehlikesine karşı, sağ orta parmağını şehadet parmağının üstüne koyup çittirerek; "Haydi be! Vallahi ben onların kurşunlarını leblebi gibi attırırım" deyiverir. (Rahmi Akman Hatırısına- İİKV yayını / Halil Köprücüoğlu).
Sonunda, bu idareci ve veliler pişman olup özür dileyerek, hocaya hak verip her türlü olumlu destek ve katkıyı verebilir.
Çünkü kuvvet ihlas ve haktadır, makam ve parada değildir.
Hatta bu müsbet eğitim, öğretmenin uzun yıllar devam eden hastalıklarına rağmen, hedefine büyük ölçüde veya tamamen ulaşabilir ve müsbet zaferin lezzet ve doyumunu tadabilir...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.