Mutlak ile muğlâk arasında nasıl bir bağ var?
Kâinatta hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş. Objeler bakış açısına göre değişirmiş.
"Gerçek!"...
Ama kime ya da neye göre gerçek…
"Gerçek benim peşimde ben gerçeğin peşindeyim.
Gidiyoruz peş peşe
Lakin yol başındayım."
Yâ da…
Atom altı dünya atom üstü dünya. Çatı temel ilişkisi…
Ve Napolyon:
-"Bana öyle bir şey söyleyinki, sizi onunla idam etmiyeyim."
Daha doğrusu: her şeyden bir şey, bir şeyden her şey…
Bu kadar basit… Bu kadar karmaşık…
Manayi harfi manayi ismi…
Sırala sıralaya bildiğin kadar…
Hepsinin de özeti: Bakış açısı…
***
Siz hiç hayata çam kokusunun mistik havasıyla baktınız mı?
İki farklı mekânda aynı olayın farklı anlatımıyla karşılaştınız mı?
Hakem ol ve karar ver.
Hanım kocasına dert yanmaktadır:
"-Beni öldürseler de başı açık gezmem. Töbe töbe… Böyle şey mi olur.”
Ve evinin içinde bile başı açık gezmemekte…
Böyle görmüş böyle inanmış.
Ve başka bir evde yemek sofrasında: Hanım kocasına:
-"Düşünebiliyor musun? Ben başımı kapatacam…  Töbe töbe… Olacak iş değil. Asla o şekilde yaşayamam…"
Böyle görmüş böyle inanmış.
Peki, neden bu zorlama…
Anlayan beri gelsin…
***
Çam kokusunun mistik havasını severim. Çam ormanlarında rüzgârın sesi çok ürkütücü gelir.
Yazın ortasında bile kışı yaşatır. Zira insan hissettiğini yaşar…
Bakmakla görmek arasındaki fark gibidir.
Hala hakemsen! Bir hakemlik daha yap.
Çocuk ağlayarak eve gelir.
Öğretmeni dövmüştür.
Babada şefkat deryası kabarır, dalgalanır ve fırtınaya dönerek, soluğu okulda alır.
Öğretmenle boğaz boğaza… Müdür zorla ayırır.
Müdür odasında öğretmen anlatır.
-"Oğlun hırsızlık yaptı kopya da çekince bir tokat vurdum."
-"Öğrenciyi dövemezsin öğretmen bey! O çağ geride kaldı. Bunu böyle bilesin."
Ve başka bir çocuk:
Öğretmenden tokat yediği için “okula gitmeyeceğim” der. Ana isyan etmektedir."nasıl döverler. Elleri kırılasıcalar." Akşam baba beklenir. İntikam duygularıyla, şikâyet edilir.
Baba ciddi bir tavır takınır.
"-Öğretmen baba gibidir. Döver de sever de. Hiç bir baba boş yere evladını dövmez. Kesin suç işlemiştir.”
İşte çam ormanının rüzgârı burada da eser. Yazın ortasında "kış dürtüsü" gibi…
Ters ne zaman "tersine" dönecek.
Öğretmen dövmeli mi dövmemeli mi?
Hangi baba "mutlak" hangisi "muğlâk".
 
***
 
Hala hakemlik yapıyorsan bir karar daha vermen lazım.
Koca eşine tembih eder.
-“Sakın tütünün kilosunu 18 milyondan  bir kuruş eksik vermeyesin."
Tüccar tütünü inceler. Tütün 20 milyonluk tütün.
"-20’ye alırım."
Kadın: -“Hayır 18’den başka satmam."
"20, 18’den fazladır."
"Olsun beyim böyle söyledi."
Kadının sadakati mi tüccarın dürüstlüğü mü?
Dediydim ya:
Mutlak ile muğlâk arasında nasıl bir bağ var dersiniz?