Nurullah HALİLOĞLU

Nurullah HALİLOĞLU

Gündemimiz meşgul eden değersizlikler

Zihnimizi meşgul eden dünyevî, geçici olayların çok yoğun yaşandığı bir zamanda yaşıyoruz. Bazıları insanlarımızın gündemini ellerindeki medya imkânlarıyla istedikleri şekilde oluşturmaktadırlar. Ne yazık ki, iman ve ahiret cereyanında olması gerekenler de kendilerini bu afâki rüzgarlardan kurtarmakta zorluk çekiyorlar. Dikkatle baktığımız zaman, günümüzde üzerinde sıklıkla konuşulan birçok meselenin aslında gelip geçici bir rüzgar gibi olmaktan öteye bir ehemmiyeti bulunmamaktadır.

Bir insan ve bir kul olarak yapmamız gereken görevlerimizi bize ihmal ettiren olaylar, Rabbimizin bize vermiş olduğu yüce değerleri nimetlerin değersiz mahallerde kullanılmasına yol açmaktadırlar.

Bugün çok önemli görülüp de herkesin üzerinde görüş beyan etme ihtiyacı hissettiği siyasî olayların zamanı geçtikçe önemini kaybedeceği muhakkaktır. Bizim bunlarla kafamızı meşgul ettirmemizin bize hiçbir şey kazandırmadığı gerçeğini de çok geçmeden anlayacağız. Olan bizim o değerli zamanlarımıza olacaktır.

Oysa bizler, Allah’ın rızasını kazanmak için geçirilen bir saniyelik zamanın dünyanın Allah’ın rızası dışındaki bütün olaylardan daha önemli olduğunu bilmekteyiz. Ve biliyoruz ki, bu dünyaya imtihan için gönderilmişiz. Baktığımız zaman, bizi meşgul edip, ibadetlerimizi layıkıyla yapmamıza engel olan birçok olay aleyhimize işlemekte ve bizi gerçek gündemlerimizden uzaklaştırmaktadır.

Sadece namazlarımızı nasıl kıldığımıza bakalım. İmandan sonra bir Müslüman için en büyük hakikat olan namaz ibadetini, acaba bu ibadete layık bir huşuyla yapabiliyor muyuz? Şüphesiz bu soruya evet cevabını vermek çok zor olacaktır hepimiz için.

Biliyoruz ki, namaz kılarken “Huzur-u İlahî”ye çıkıyoruz. Allah’ın huzurunda iken fani ve geçici şeyleri düşünmek elbette o huzurun edebine aykırı olacaktır. Elbette bir siyasî aktörün bütün haberlerini dinledikten sonra namaza durursak, zihnimizdeki o siyasî muzahrafatı silmemiz kolay olmayacaktır. Ve Allah’ın huzurunda iken “edebsizlik” olarak ifade edilebilecek bir durum meydana gelecektir ne yazık ki…

Burada kendi nefsimi tebrie edemiyorum. Çünkü zaman zaman gereksiz afakî rüzgarlara ne yazık ki kapılabiliyoruz. Ama bu yazıyı yazarken bu konuda daha dikkatli olmaya karar verdim kendi kendime. Gerçekten Rabbimin bana vermiş olduğu o değerli zamanları, ne dünyama ne de ahretime faydası olmayan meşguliyetlerle geçirmemden ve zihnimi manevî açıdan zavallı durumda olan insanların söyledikleriyle meşgul ettirmemden dolayı üzülüyorum, kendi kendime hayıflanıyorum.

Dünyanın makam, mevki, mal ve ikbalinden başka bir şey bilmeyen, akılları gözlerinde olan insanların, dünyanın faniliğini ve geçiciliğini bilen insanların gündemini meşgul etmesi inanan insanlar için acınacak bir durumdur.

Bizler Rabbimizin rızası dairesindeki yaşayış şekline dönmeliyiz. Akıl ve kalb gibi insanı mümtaz kılan değerlerimizi yerinde kullanmalı, ebedî hayatı kazandıracak meşguliyetlerimize yönelmeliyiz. Kur’an’ımızı okumalı, anlamalı ve hakikatleriyle dünyamızı aydınlatmalıyız. Eğer kafamızı meşgul edecek bir insan aranıyorsa, şüphesiz o Peygamber Efendimiz (asm) ve onun yolundan giden, onun sünnetlerini yaşamayı hayatının en mühim meselesi haline getiren insanlar olmalıdır.

Ölüm gerçeğinden hangi insan kaçabilir? Şüphesiz sadece dünyaya yapışan ve Kâinatın Rabbine karşı isyankâr duruma düşenler ölümden sonra çok acınacak duruma düşeceklerdir. Böylelerinden uzaklaşmalı, onlara acımalıyız…

Biz de acınacak duruma düşmek istemiyorsak, Rabb-i Rahimin bize vermiş olduğu hayat nimetini Onun yolunda yaşamalı ve bizi Ondan uzaklaştıracak dünyanın bütün geçici ve fani değersizliklerinden uzak durmalıyız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.