New York'ta Beş Minare, Bitlis’te dershane

İtiraf etmeliyim ki, sinema kültürüm zayıftır, pek gitmem…
 
Ama geçenlerde değerli kardeşim Said Kılıç beyefendinin talebi üzerine uzun aradan sonra tekrar gitme imkânı buldum. Vizyonda “New York'ta Beş Minare” filmi vardı. Biz de zaten o filmi izlemek üzere gitmiştik.

Ben film eleştirmeni değilim dediğim gibi uzun zamandır da sinemaya gitmiyordum. Ama ne yalan söyleyeyim film kalite olarak bana “vasat” seviyede geldi. Yani orta kalite bir film gibi...

Ama içinde iki sahne fazlasıyla duygulandırdı diyebilirim.

Birisi, Bitlisli Said Nursi’nin insanlığa mesajı idi. “Bitlisli Said Nursi diyor ki, insanlık fakirlik, ayrımcılık ve cahilliği yenerse kurtulur. Çok doğru söylemiş” Mealindeki veciz sözü idi.

Bediüzzaman Hazretlerinin “bizim düşmanımız: cehalet, zaruret ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat marifet, ittifak silahı ile cihad edeceğiz” sözü bu şekilde tercüme edilerek aktarılmıştı.

Bu cümle aktarıldığında hayli duygulanmıştım. Meskad-ı şehrim olan Bitlis’in isminin geçmesinden mi? Yoksa Üstad’ımın isminin geçmiş olmasından mı? Nedenini çok fazla kestiremediğim garip bir duyguya kapılmıştım. Gözlerim dolmuştu…

Sanırım her ikisinin de etkisi olmuştu. Çünkü uzun zamandır gidemediğimden memleketimi özlediğimi fark etmiştim. Bir de Üstadımın isminin Nur Talebesi olmayan bir yapımcının filminde geçiyor olmasıydı.

Etkilendiğim ikinci sahne kameraların Bitlis’i gösterdiği andı. Camiden çıkan yaşlı adamı gösterdiği sokak benim ilk defa Risale-i Nurları tanıdığım dershanenin olduğu sokaktı. Bu sahne beni bir anda 1970’e, çocukluğumu yaşadığım yıllara götürmüştü.

Haliyle derin düşüncelere daldım. O mübarek dershanede geçirdiğimiz anları hayal meyal hatırlamaya çalıştım. Çocuk denecek yaştaydım orta bire gidiyordum. İlk aklıma gelen o yaşta cübbe giyip sarık sarmamız ve namaza duruşumuz idi, birde dershaneye cihad-ı manevi psikozu ile gidiyorduk kendimizi bir mücadele adamı gibi görürdük. Ayrıca bir de babamın anahtarı almak üzere dershaneye geldiği günü hiç unutamıyorum. Bir defasında dükkânın anahtarını yanımda götürmüştüm, babam beni hayli beklemiş ve götürmeyince de o gelmişti. Kapıyı açtığımda onu karşımda bulmuştum. Babamı karşımda görünce de çok şaşırmıştım. Nedeni; babam orayı bilmezdi veya en azından ben öyle sanıyordum. Zira babam fazlasıyla demokrat bir insandı, “demokrasiyi tarif et” desen hiçbir şey anlatamazdı ama yaşayan bir demokrattı. O nedenle bizim nereye, niçin gittiğimizle hiç mi hiç ilgilenmez görünürdü. Meğer öyle değilmiş çok da iyi biliyormuş.

Yani kısacası bu sahne de bana kısa bir nostalji yaşattığı için duygulanmıştım.

Filmden söz etmişken bir hususu belirtmeden geçemeyeceğim. Eskiden beri bende var olagelen doğu ile ilgili bir kanaat filmde de işlendiği görmek hoşuma gitti doğrusu.

Malum doğuda kan davaları, aşiret kavgaları hala devam etmektedir. Bu kavgalar PKK olaylarının tuzu biberi gibidir. Birçok insan kan davasından dolayı dağa kaçarken PKK’nın kucağına düştüğü de vakidir.

Kan davaları uzun yıllar devam eder maalesef ve bu kin ve nefreti devam ettirenlerde genellikle büyüklerdir. Yaşlı kurt diyebileceğimiz insanlardır. Hiçbir şekilde unutmazlar ve unutturmazlar. Yüz yıl da geçse intikamlarını almaktan vazgeçmezler.

Filmin konusu da genel itibariyle kan davası idi, bir ihtiyarın yıllar sonra emeline nasıl ulaştığını konu edinmişti.

Bununla birlikte bir diğer husus vurgulanmıştı ki, o da güzel bir tespitti… Yeni kuşak, yani gençlerin biraz daha ehl-i tahkik olduğunun vurgulanmasıydı. Artık, büyükler emretti diye hemen yapmıyorlar. Araştırıp inceleyip hakikatin künhüne vakıf olduktan sonra gerekirse yapıyorlar.

Bu durum zamanla kan davalarını kökünden kazıyıp atacaktır. Ayrıca Risale-i Nur’un o yörede makes bulması da bu işi çözmeye yetecektir. İman kuvvetlendikçe hürriyet de parlar kaidesince imanlı nesil hızla çoğalıyor. İnşaallah bir gün gelecek galebe çalacak ve yer yüzünü her türlü fitne ve fesattan temizleyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum