Said Nursi'nin tarikata bakışı nasıldı?
Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin tarikata bakışı nasıldı? Bir karara varamadım, lütfen açıklar mısınız?
Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman Said Nursi ve tarikat konusu son günlerde tekrar gündeme geldi. Bu konuyla ilgili "Sorularla Risale" sitesindeki bir soru ve cevabı şöyle:
Soru:
Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin tarikata bakışı nasıldı? Farklı yerlerde " tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır" ve "kalbi işlettirmenin en güzel yolu tarikattır" dediğini biliyorum. Bir karara varamadım, lütfen açıklar mısınız?
Cevap:
Üstad Bediüzzaman, Risale-i Nur'un çok yerlerinde, Tarikat ve Tasavvufu kabul edip müdafaa etmiştir. Hiçbir zaman, Tarikat ve Tasavvufun aleyhinde söz söylememiştir.
Üstad, Tarikat ve Tasavvufun zatı ve özünü değil, sonradan içine girmiş bazı arıza ve hataları tenkit etmiştir. Ekseri tenkit ettiği hususlar, Tarikat ve Tasavvuf erbabının bazı aşırılık ve hatalarıdır. Üstad, bu hataları Telvihat-ı Tisa adlı risalesinde, sekiz varta şeklinde özetlemiştir.
Üstad, yine aynı Telvihat-ı Tisa adlı risalesinde, Tarikat ve Tasavvufun dokuz fayda ve güzelliğini sayarak, Tarikat ve Tasavvuf lehinde olduğunu ilan ediyor..
Üstad'ın, "zaman tarikat zamanı değildir" demesinden, tarikatı inkar ya da tahkir anlaşılmamalı. Zira Üstad, zamanın gereği ve ilcaatına göre meseleye bakıyor. Tarikat ekseri olarak sağlam iman sahibi ve farzları ifa eden ehli takva Müslümanların velayet derecesine çıkmasını temin etmek için tasarlanmış manevi bir seyahattir. Bu yüzden Tarikatın en mühim şahı ve piri olan İmam Rabbani Hazretleri, "imanı tahkiki olmayan ve farzlarda kusuru olanlar tarikat seyahatinde gidemezler" diye hüküm vermiştir. Demek tarikatın mukaddemesi olan; sağlam iman ve farzların ifası olmasa, Tarikatta gitmek esaslı olmuyor.
Halbuki günümüzdeki insanların mutlak çoğunluğu, tahkiki iman sahibi değil ve farzları ifa edemiyor, hatta çoklarının imanı tehlikede. Böyle bir toplumsal yapıda öncelikli görev sağlam bir imanı vermek ve akabinde farzları ifa etmesini temin etmektir. Yoksa Allah’ın varlığından şüphe duyan adamlara, tarikat dersi vermek pek fayda vermez. Üstad, bu toplumsal gerçeği iyi okuduğu için, "zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır" diye hüküm veriyor.