Bediüzzaman yediğinden farelere de verirdi
Son Şahitler'den Tahsin Aydın, Bediüzzamanla geçen hatıralarını anlatıyor...
Son Şahitler'den Tahsin Aydın
1917'de Siirt'in Tillo nahiyesinde doğdu.
Peygamber Efendimizin amcası Hz. Abbas'ın neslinden gelen Fakirullah'ın torunudur. Sultan Memduh'un oğlu Nur Hamza dedesidir. Babası eski Siirt meb'usu Şeyh Nasreddin'in oğlu Şeyh Tevfik'tir. Şark sürgünlerinden olarak Kastamonu'da bulunurken, Bediüzzaman'ı tanıyıp hizmetinde bulunmuştu.
Kastamonu Lâhikası'nın l8. sayfasında ismi geçmektedir. l98l'de Urfa'da vefat etmiştir. Görüşmemiz mülakat tarzında oldu.
Marifetnâme'nin yazarı İbrahim Hakkı'nın müridi. Tillo'da medfun Fakirullah lHazretlerinin evlâtlarından oluyorsunuz. Tillo'dan Kastamonu'ya niçin gitmiştiniz?
Aile ve akrabalarımızla bizi l938 yılında Kastamonu'ya sürgün olarak göndermişlerdi.
Kastamonu'nun hangi mahalle ve semtinde kalıyordunuz?
Kastamonu'nun Hepkebirler Mahallesinde oturduk.
Üstad Bediüzzaman'la nerede tanıştınız?
Evine ziyaretine gitmiştim. Elini öpmek şerefine erdikten sonra, her gün yanına hizmetine koştum.
Üstad Bediüzzaman nerede ve nasıl bir yerde oturuyordu?
Kira ile, karakolun karşısındaki bir evde oturuyordu. Bizim gibi o da göz altında bulunduruluyordu. Hemen her gün ikindi namazından evvel gider, beraber namaz kılardık. Akşama kadar kalırdım. Bazan yemek yediğim de olurdu. Bir kere ikindi namzından sonra kalkmıştım. Feyzi ve Emin de vardı. Oturmamızı söyledi. Bize ikramlarda bulundu. Bize terayağı çıkarttı. Kastamonu'nun kabağı meşhurdur. Kabak çıkarttı. Somun ekmeği getirdi. Yemeği üçe böldü, bir tahta masanın üzerinde Kur'a çekti. 'Haydi başlayın' dedi. Birlikte yedik. Baktık, kapı çalındı. Emin'e 'Git kapıyı aç dedi.birisi, elinde iki ekmek, biraz kabak,birazda tereyağı ile geldi. Üstad bize, Bakın, işte sizin burada rızkınız var. Bunlar size geliyor" dedi. "Siz Nur hizmetinde bulunduğunuz için buradan istihkak geldi" diye buyurdu.
Hizmetinde bulunan talebelerden isimler verir misiniz?
Mehmed Feyzi, Emin Hilmi ve Taşköprülü Sadık. Ayrıca civardan gelenler de olurdu. İnebolu'dan bir çok kimseler, bu arada baba-oğul Çelebi'ler vardı: Selâhaddin ve Nazif Çelebi.
Üstadın hizmetinde bulunurken risale de yazdınız mı?
Çok yazı yazdık. Bazan tashih işlerinde çalışırdım. Bazan kendi söyler, biz de yazardık. Çalışırken bize çay ikram ederdi. Üstadın evi tahtaydı. Bazan evindeki bir deliğin ağzına fare gelirdi. "Bak, yemek istiyor" diye, ne yiyorsa, ondan bir parça da farenin deliğinin yanına kordu, fare onları yerdi. Ne yerse fareye de illâ ikram ederdi, "Bu bana ders veriyor" derdi.
Üstada gittiğiniz zaman bir şeyler görüyor muydunuz? İkramda bulunuyor muydunuz?
Üstad hiç hediye kabul etmiyordu. Bir defasında biraz rahatsız olmuştu. Evde memleketimizin meşhur yemeklerinden perdeli pilav yaptırdım. Gördüğümde "Bu nedir? Sen benim hiç hediye kabul etmediğimi bilmiyor musun?" deyince, "Efendim, bu Fakirullah Hazretlerinin hediyesidir" diye cevap verdim. O zaman "Keçeli, keçeli" diyerek yemeği kabul etmişti. "Fakirullah olunca ben geri çeviremem" dimişti. Bu yemekten bir hafta sonra bana: "Yahu, bu yemek çok hoştur, bir hafta kadar bana yetti" demişti.
Kastamonu Belediye Reisi sık sık Üstadı ziyaret ediyordu. Vali Mithat Altıok da Üstadla görüşmek istemişti. Fakat Üstad onu kabul etmedi, 'Ben validen birşey istemiyorum' diyordu.
Belediye Reisiyle sık sık görüşürdü. Belediye Reisi Nur talebelerini de severdi.
Necmettin Şahiner, Son Şahitler