Said Nursi'ye göre Batı çökecek mi?
İlahiyatçı-Yazar İhsan Atasoy, Bediüzzaman Said Nursi'nin "Deniyet-i hazıra sureti değişecek, sistemi bozulacak. Zuhur edecek o vakit İslâmî medeniyet." sözünü yorumladı
Dursun Kabaktepe'nin röportajı
İlahiyatçı-Yazar İhsan Atasoy, Bediüzzaman Said Nursi'nin "Deniyet-i hazıra sureti değişecek, sistemi bozulacak. Zuhur edecek o vakit İslâmî medeniyet." sözünü Moralhaber. Net’e yorumladı. İhsan Atasoy, Bediüzzaman’a göre Avrupa medeniyetinin çöküşünün ne zaman ve nasıl olacağını açıkladı. Atasoy, son derece kibar ve medeni gibi görünenlerin maddi imkanlarının elinden alındıktan sonra vahşi bir şekle bürüneceklerini belirtti.
Atasoy, “Bediüzzaman bu medenilerin içi dışına çevrilse, ya ayı, ya domuz, ya tilki, ya yılan postu görünecektir, diyor” ifadesini kullanarak nedenini şöyle açıkladı: “Ayı, güç kullanmaktan; yılan zehirlemekten, tilki kurnazlık yaparak çalmaktan hoşlanır. Bütün bunlar bu medeniyetlerin özünde ahlakı ifade eder. Çünkü insanın bir de hayvani bir boyutu vardır. İslam ülkelerinde fazilet ve din bunu dengeleyip frenliyor. Batı’da bu nedenler ise sadece ve sadece ekonomik ve polisiye nedenlere dayanıyor.”
-Bediüzzaman Said Nursi’nin Avrupa medeniyeti hakkındaki tespitleri nelerdir?
Bediüzzaman, Avrupa medeniyetinin ihtiyarlığa gittiğini söylüyor. Nedenlerini nefsaniyet, hevesat ve şehvaniyet gibi tamamen insanın maneviyatını yok eden ve medeniyetin kötülükleri olarak tanımladığı hususlara bağlıyor. Bu özelliklerin Avrupa medeniyetini ihtiyarlatacağını yüz yıl önceden haber veriyor. Şuanda Avrupa’nın teknolojik ve ekonomik kalkınmışlık halinin ileride manevi medeniyetini kemiren nefsaniyet, hevasat ve şehvaniyet gibi nedenlerden dolayı büyük zelzele ve çöküntülere uğrayacağını bildiriyor.
-Sizde biliyorsunuz ki; günümüzde Avrupa çok ilerledi, İslam ülkeleri kalkınma noktasında ise geride kaldı, gibi ifadeler kullanıyor. Bu konudaki düşünceniz nedir?
Bazı İslam düşmanlarının ileri sürdüğü gibi ‘Avrupa Hıristiyan, Avrupa ilerledi. Biz Müslüman’ız, biz geriledik’ gibi nedenler doğru değildir. Bu şu anlama gelir. Hâşâ bizim Müslüman olmamız bizi geriletti. Onların Hıristiyan olması onları ilerletti, demektir. Bu fesat teşkil eden, aslı astarı olmayan, şeytani bir çelişkidir.
-Bediüzzaman bu konulara nasıl bir yorum getirmiş?
Bu ilmin kaynağı olan İslamiyet’i gerilemenin sebebi gösterip aslında Hıristiyanlığı başarının sebebi gibi göstermek feleğin ters dönmesine delildir, diyor. Müslümanlar İslamiyet’e bağlandıkları için geri gitmediler. Müslümanlar İslamiyet’ten uzaklaştıkları ve gevşedikleri ölçüde gerilediler. Tarih buna şahittir. Batı medeniyeti ise Hıristiyanlığın bozulmuş şekli olan ve papazların saltanatına karşı çıkıp reform yaparak kalkınmaya başlamıştır. Bu yüzden Bediüzzaman kalkınmışlığı Hıristiyanlığın bir sebebi gibi gösterip geri kalmışlığı İslam’ın bir nedeni gibi algılamayı feleğin ters dönmesine delildir, sözleri ile ifade ediyor.
-Avrupa medeniyetini bekleyen bir tehlikeden söz ettiniz. Nedir bu tehlike?
Bediüzzaman Hazretleri diyor ki; Deniyet-i hazıra (deniyet-i hazıra: şimdiki ahlâksız ve rezil medeniyet ) sureti değişecek, sistemi bozulacak. Zuhur edecek o vakit İslâmî medeniyet. Müslümanlar bil’ihtiyar elbet evvel girecek. Deniyet-i hazıra Avrupa’nın teknolojisi değildir. Medeniyetinin iç yüzüdür. Bireysel ahlak çerçevesinde medeniyeti oluşturan manevi değerlerdir.
-Batı medeniyetinin iç yüzünde ne vardır?
Merkezinde benmerkezcilik, nefis, nefisperestlik, başkasını ezen bir rekabet anlayışı vardır. Bunlar Batı medeniyetinin iç yüzünü gösteriyor. Zahiren iyi bir şey gibi gözükse de kriz ortamlarında felaketi doğuracak nedenlerdir.
-Bu nedenler nelerdir?
Bugün Batı’yı düzenli ve gelişmiş gösteren nedenler arasında refah seviyelerinin yüksek, maddi imkânlarının yerinde ve polis teşkilatının güçlü olması. Bir toplumda ekonomik sorun olmadığı zamanlarda problem çok az yaşanır. Ama kriz dönemlerinde ortaya çıkan ekonomik nedenlerden sonra güneş çarığı, çarık da ayağı sıkmaya başlar. O zaman o medeniyetin içindeki vahşet ortaya çıkar. Bu yüzden bu ülkelerde imkânsızlıklar artınca büyük talanlar yaşanıyor.
-Bu talanları inanç eksikliğine mi bağlıyorsunuz?
Bu bireysel ahlaktan, din merkezli olan fazilet ve Allah inancının boşluğundan kaynaklanan bir şeydir. Bu insanları dengeleyecek bir din ve inanç olmazsa ne olacak? Bu sefer Beziüzzaman’ın dediği gibi o medeniyetin sureti değişecek. Son derece kibar ve medeni gibi görünen bu insanların şekilleri son derece vahşi bir şekle bürünecek. Bediüzzaman bu medenilerin içi dışına çevrilse, ya ayı, ya domuz, ya tilki, ya yılan postu görünecektir, diyor. Ahlakları bunu ortaya çıkaracaktır.
-Burada geçen ayı, yılan, tikli ve domuz gibi ifadeleri biraz açar mısınız?
Ayı, güç kullanmaktan; yılan zehirlemekten, tilki kurnazlık yaparak çalmaktan hoşlanır. Bütün bunlar bu medeniyetlerin özünde ahlakı ifade eder. Çünkü insanın bir de hayvani bir boyutu vardır. İslam ülkelerinde fazilet ve din bunu dengeleyip frenliyor. Batı’da bu nedenler ise sadece ve sadece ekonomik ve polisiye nedenlere dayanıyor. Bunlar ortadan kalktıktan sonra onları frenleyecek başka bir nedenleri yok. Bu tedbirler ortadan kalktıktan sonra bu medeni insanların vahşi olacağını, çalan ve çırpan bir hale geleceğini ve ezmekten zevk alan sadist bir tavrın ortaya çıkacağını söylüyor Bediüzzaman Hazretleri.
-Bu medeniyet değişimi ile alakalı bir tarih var mı?
Belli bir tarih vermemiş ama dünyada devirlerin 60-70 ya da yüz yılda değiştiğini belirtiyor. Bu teknolojik gelişme belli bir zaman sonra yaşlanarak kemalin zevali gibi oluyor. Yani bir sona doğru gidiyor. Bireysek ahlaktaki zaaflarının ortaya çıkması onların bugünkü teknolojik üstünlüğünü sürdürmekte zorlanacağına vurgu yapıyor.
-Neden teknolojik üstünlüğünü korumakta zorlanacak?
Üstat burada iki konuya dikkat çekiyor. Birincisi ekonomik kalkınmanın Avrupa’nın nazarında olmaktan çıkması, nakil ve ulaşım vasıtalarının dünyada çok gelişmesidir. İkincisi haberleşme ve medyadır. Bu durum dünyayı küçük bir şehir hükmüne getiriyor. Avrupa’nın sınırları içindeki ekonomik ve teknolojik gelişme onların malı olmaktan çıkıyor. Bu yüzden Avrupa artık medeniyet yükünü taşıyamıyor. Bir sona doğru yaklaşıyor.
-Bediüzzaman’ın açıklamalarında Avrupa medeniyetinin kurtuluşuna yönelik reçeteler var mı?
Bediüzzaman Avrupa medeniyetinin bireysel ahlak mahrumiyetinden dolayı başlarına bir bela geleceğini söylüyor. Başını yiyecek o sefahat, diyor. Ama ondan sonra olabilecek bir tedbirden de bahsediyor. Üstad bir deva olarak İslam’ın yardım eline, şefkatli sinesine sığınırlar, zekât ve sadaka gibi toplumsal hayatı düzenleyen emirleri yerine getirirlerse bir deva-i şifa olabileceğini nazara veriyor.
- İslam’ın yardım eline, şefkatli sinesine sığınmak; zekât ve sadaka gibi toplumsal hayatı düzenleyen emirleri yerine getirip bu ahlakı kazanmak kolay mı?
Hiç kolay değil. Bu nesiller boyu dinin etkisi ile oluşan bir şeydir. Bizde bir kişi İslamiyet’ten yaşayış olarak uzaklaşsa bile akrabayı, yakını ve komşuyu düşünme geleneği vardır. Peki, nerden geliyor bu gelenek? Dinden geliyor. Ama Batı’da babanın, annenin ve oğlun birbirini düşünme geleneği yoktur. Bireysel yaşam vardır orada. Bu bireysel yaşam tarzı bir yere kadar devletin boşluğu doldurmasıyla yürüyebilir. Ama devlet gücünü kaybetmeye başlayıp, o emniyet ve tedbirlerinin azalmasıyla ortaya çıkacak sorunları çözecek bir inanış yok. Bizde komşuluk, akrabalık, yardımseverlik, zekât, sadaka ve adak gibi hükümlerin hepsi toplumu bir arada tutuyor. Toplumun harcı çimentosu oluyor. Batı toplumları bundan yoksun oldukları için bizim yaşadığımız ekonomik sıkıntıların onda birini yaşasınlar dehşetli bir kaos ortaya çıkar.
-Teknoloji ve medeniyet ifadesi çok sık kullanılıyor. Sizin düşünceniz nedir?
Teknoloji bir medeniyet değildir. Medeniyet, insanlık değerleridir. Eğer bu insanlık değerleri sizde yoksa o teknolojiyi de kırıp dökmek için kullanır.
- Avrupa’nın çok geliştiği, imkânlarının iyi olduğu ama İslam ülkelerinin çok geri kaldığı ifade ediliyor. Bu geri kalmışlık ve gelişme konusundaki Bediüzzaman’ın açıklamaları nelerdir?
Medeniyetle teknoloji birbirine karıştırılıyor. Medeniyet üstün insan ilişkilerinden oluşan bir insani değerler manzumesidir. Bunu çoğu zaman birbirine karıştırmak suretiyle ‘Avrupa medeniyeti bizden üstün’ diye bize yutturmaya çalışıyorlar. Hayır, üstün değil. Avrupa medeniyeti zevkçilik, bencillik, egoistlik, şiddetli rekabetle başkasını yok etme, güce dayanma gibi etmenlerden meydana geliyor. Ekonomik şartlar tersine döndüğünde bu etmenler o toplumun çökmesine de neden olur. Çünkü acımasız bir rekabet başkasını yutmakla beslenir. Acımasız bir mücadele başkasını yok etme seviyesine götürür insanlığı. Dolayısıyla İslam medeniyeti ile Batı medeniyetinin kıyaslanması bu krizler sonrasında ortaya çıkacak. İslam medeniyetinin gerçek güzelliği ortaya çıkacaktır.
-Bir de Avrupa’nın ekonomik baskısının yanında Türkiye’nin fikri alt yapısını değiştirmek için medeni engizisyon kullandığı ifade ediliyor? Bediüzzaman’ın medeni engizisyon konusundaki değerlendirmesi nedir?
Kendi bozuk medeniyetlerini bize çok yüksek bir değer gibi dayatmışlardır. İslam’ın güzel özelliklerini bir kenara bıraktırmak için çürük yapısını bize süsleyerek sunmuşturlar. Bunu bize satmışlar ve kabullendirmişlerdir. Bizim değerlerimize karşı içimizden düşman; onların değerlerine karşı ise son derece makul insan tipi ortaya çıkmıştır. Sebebi ise medeni engizisyondur. Bu vatanın evladı kendi değerlerine yönelik son derece derin bir düşmanlık içine sokulmuş, Batı’nın o kokuşmuş haline imrenir hale gelmiştir. Medeni engizisyon budur. Bu ise dayatılmıştır.
-Bu süreç nasıl ilerledi?
Her türlü reklam ve propaganda araçları ile yapılmıştır. Teknolojilerini yaldızlayarak o kokuşmuş medeniyetlerini bize satmışlardır. Bizde zannetmişiz ki; biz onların ahlaksızlıklarını alarak kalkınacağız. Onların teknolojisine ulaşmak için onlar gibi yaşayacağız. Dans, tiyatro, safahat ile yaşarsak onların ulaştığı teknolojik seviyeye ulaşacağımızı bize telkin ettiler. Bizim bir kısım insanımızda bunları kabul ederek geçmişten gelen geleneklerimize karşı çıktılar. Bu değişecek. Gerçek insanlığın ve medeniyetin bizde olduğu ortaya çıkacak. Ben şunu açıkça söylüyorum. Avrupa ekonomik krize girsin birbirine yardım etmek şöyle dursun canavarlar gibi birbirinin eline saldıran vahşi insanlar hükmüne geçecektir. Talan edeceklerdir. Yıkacaklardır. Yakacaklardır. İşte ben o zaman diyorum ki üstadın dediği şey gerçekleşecek. İslam medeniyeti ortaya çıkacak.
-Peki, günümüzde İslamiyet’in yükselmesi neye bağlı?
Maddi kalkınmışlık Avrupa’nın tekelinden çıkıp Müslümanlar da güçlenirse “Bizi geri bırakan İslam’dır” argümanı ellerinden düşecektir. İslamiyet’in yücelmesi ondan sonra hız kazanacaktır. Zihinlerdeki kilit çözülecek. Müslüman kilidi açılacaktır. En önemlisi de muhtaç insanlara yardımı Müslüman yapar. Bunu yapacak olan Müslümanlar o insanların gönlünü ve kalbini kazanacak. O insanlar insanlık değerini İslam’da bulacağı için o zaman İslam’a yaklaşmaları olacaktır.
-Bediüzzaman Said Nursi’nin Asya ve İslam ülkeleri hakkında bir öngörüsü var mı?
Bediüzzaman, Asya ve İslam ülkelerinin geleceğinin çok parlak göründüğünü söylüyor. Yalnız bir şarta bağlıyor. Meşveret-i şer'iye ve hürriyet. Yani İslami rejimler dairesindeki hürriyete bağlıdır. Müslümanlar baskıdan, istidattan kurtulduğunda gerçek bir hürriyete kavuştuğunda bastırıp geçeceğiz. İnşallah dünya İslam’ın sulhu zemininde insanların dünyevi şahadetine de şahit olacaktır.
Moral Haber
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.