Kubilay olayını devlet bilerek büyütmüş

Kubilay olayını devlet bilerek büyütmüş

ABD'nin ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph Grew'in ülkesine geçtiği kriptolarda, Menemen olayının çok farklı cereyan ettiği belirtiliyor

Hüseyin Likoğlu'nun haberi

ABD'li diplomatlara ait yazışmaları yayımlayarak büyük ses getiren Wikileaks, geçmişte yaşanan benzer olayları gündeme getirdi. Lozan Barış Antlaşması'nda da delege olarak yer alan ve Türkiye'de ilk ABD elçisi olarak uzun süre görev yapan Joseph Grew, Menemen olayına ilişkin çapıcı iddialarda bulunuyor. İsmet Paşa hükümetinin Kubilay olayını kullandığını belirten Grew, Menemen'de Kubilay'ın başının kesilmediğini, dönemin yöneticilerinin Cumhuriyet devrimlerini yerleştirmek için olayı abarttığını yazdı.

Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Walter Johnson ve asistanı Nancy Harvison Hooker tarafından 'Çalkantılı Dönem, Kırk Yıllık Diploması Hatıraları' ismiyle iki cilt halinde derlenen kitabın Türkiye'yi ilgilendiren bölümleri, Dr. Kadri Mustafa Orağlı tarafından Türkçe'ye çevrilerek 'Yeni Türkiye' adıyla piyasaya sürüldü. ABD belgelerine dayanılarak yazılan 'Yeni Türkiye' adlı kitapta, ABD Büyükelçisi Grew'in 27 Ocak 1931'de dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Lewis Stimson'a gönderdiği kriptoda, Menemen olayına ilişkin çarpıcı iddia var. Türk tarihçilerinin aksine, Kubilay'ın kafasının kesilmediğini belirten Grew, olayı şöyle anlatıyor:

23 Aralık günü sabahın erken saatlerinde Nakşibendi tarikatına mensup Derviş Mehmet diye birinin liderliğindeki altı-yedi silahlı fanatikten oluşan bir grup, Menemen'in şehir meydanına geliyor. Bunlar, dualardan oluşan bir hazırlıktan sonra Manisa'dan yola çıkıp yürüyerek bu noktaya gelmişler; yol üzerindeki kasabalarda inanç sahiplerine vaazlar vermişler. Söylediklerinin isyana teşvik niteliğinde olduğu bildirilmekte; şeriata dönüşü, peçe ve fesin geri getirilmesini, Arap harflerinin yeniden benimsenmesini savunuyorlar; kısaca cumhuriyetin en fazla gurur duyduğu inkılaplara karşı nutuk atıyorlardı... Bir takım uyuşturucu maddeler ile tahrik olmuş vaziyette, bir tür zikir gösterisine başlıyorlar. Meraklı kalabalık, etraflarında halka oluşturuyor. Kalabalığın tavrı dervişlere karşı sempatik mi, yoksa lakaydi mi; öğrenmek mümkün olmadı. Yine de kalabalığın içinde uyumakta olan fanatizmin, tahrikçilerin ateşli çağrılarıyla uyandırıldığı farz ediliyor.

KUBİLAY TAHRİKÇİLERE TEK BAŞINA YAKLAŞIYOR

Bu noktada genç bir ihtiyat zabiti, Kubilay sahneye çıkıyor. Oraya bir askeri birlikle mi gönderildi, yoksa sadece meydandan geçmekte miydi; çelişen haberler mevcut. Her halükarda, üniformasının kendisini koruyacağına güvenerek, tahrikçilere tek başına yaklaşıyor ve Derviş Mehmet ile tartışmaya başlıyor. İhtiyatsızca hareket ettiği hususunda görüş birliği var. İddiaya göre Derviş Mehmet tarafından vuruluyor. Akabinde bir gece bekçisi Derviş Mehmet'i vuruyor ve ardından o da vuruluyor. Hükümet yanlısı gazeteler, Kubilay'ın başının kesildikten sonra bir sırığa takılarak dolaştırıldığı ve fanatik dervişlerle yardakçılarının kanını içtikleri konusunda ısrar ediyor, ama bu haberlerin gerçekliğinden şüphe etmek için yeterince sebep var. Bu zaman zarfında askeri yetkililere haber veriliyor ve makineli tüfek eşliğinde bir manga jandarma olay mahaline geliyor; çıkan çatışmada dervişlerden üçü öldürülürken, biri kaçıyor."

İSMET PAŞA OLAYI KULLANDI

İsmet Paşa hükümetinin Kubilay olayını kullandığına işaret eden Büyükelçi Grew, kriptoda şu ifadeleri kullanıyor:

"Manisa, Menemen ve Balıkesir'de sıkıyönetim ilan edildi. 100'den fazla kişi divan-ı harbe verildi, bunlardan 15-20 kadarı hocaydı. Basın, ölü kahraman Kubilay'ı, halkın coşkusunu uyandırmak ve Türk gençliğine -özellikle ordu içindeki genç nesle- Cumhuriyet'e sadık kalması yolunda nasihatte bulunmak amacıyla kullanmıştır. Kubilay'ın deli cesaretiyle hareket etmiş olduğu yolundaki kanaatin aksine, hükümet kahramanlığı üzerinde duruyor. Şerefine mitingler tertip edildi. Yine de kamuoyu ilgisiz kalmayı sürdürüyor. Anlaşıldığı kadarıyla, bir zamanlar öğretmen olan bu genç subay hakkında bariz bir coşkuya rastlanmıyor. Buna mukabil hükümet ve ordu ziyadesiyle ilgili. Halkla hükümet arasında geniş bir uçurum var."

Yeni Şafak