Abdulkadir MENEK
Nur hizmeti ve samimiyet
Nur hizmetinde elde edilen büyük ve göz kamaştıran başarı elbette kolay olmamıştır. Çok büyük sıkıntılar yaşanmış ve büyük bedeller ödenmiştir. Üstad Said Nursi ve Nur Talebeleri sadece ve sadece rıza-yı İlahiyi kazanmak için bütün himmet ve gayretleri ile hizmete kilitlenmişler, netice ile de fazla alakadar olmamışlardır.
Bu büyük, ulvi, sivil ve fıtri organizasyonu motive etmede ve verimli kılmada aşağıdaki ifadelerin ne kadar tesirli olduğu izahtan varestedir:
“İşte, ey Risale-i Nur şakirtleri ve Kur’ân’ın hizmetkârları! Sizler ve bizler öyle bir insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı manevinin azalarıyız. Ve hayat-ı ebediye içindeki saadet-i ebediyeyi netice veren bir fabrikanın çarkları hükmündeyiz. Ve sahil-i selâmet olan Dârüsselâma ümmet-i Muhammediyeyi (a.s.m.) çıkaran bir sefine-i Rabbâniyede çalışan hademeleriz. Elbette, dört fertten bin yüz on bir kuvvet-i mâneviyeyi temin eden sırr-ı ihlâsı kazanmakla tesanüt ve ittihad-ı hakikîye muhtacız ve mecburuz.’’(Lem’alar, sayfa. 165)
Ümmet-i Muhammediyeyi (ASV) kurtuluş sahiline çıkarmaya çalışan bir İlahi gemide çalışan görevliler olmanın şerefi elbette çok büyüktür ve hiçbir dünya makamı ve menfaati ile değişilmez. Bu büyük manevi şeref ve mazhariyet için de her türlü fedakârlığı ve gayreti hiç bir kaygı ve korku içinde olmadan göstermek gerekir.
“İşte, ey Risale-i Nur şakirtleri ve Kur’ân’ın hizmetkârları!’’ hitabı farklı bazı yorumlara tabi tutulmaktadır. Belki bu yorumların hepsinde de bir hakikat payı vardır. Daha önce de ifade edildiği gibi, İhlas Risalesi’nin neşri, Risale-i Nur’a hizmet eden iki ayrı ekolün konuşulmaya başlandığı bir döneme denk gelmektedir. Üstad Said Nursi’nin, bu hitaplardan birincisi olan ‘’Risale-i Nur şakirtleri’’ ifadesi ile Hafız Ali Ergün’ün Nur Fabrikasını ve ‘’Kur’an’ın hizmetkârları’’ ifadesi ile de Hüsrev Altınbaşak’ın Gül Fabrikası’nın kast etmiş olabileceğine dair yorumlar da yapılmaktadır.
Fakat bize göre, “İşte, ey Risale-i Nur şakirtleri ve Kur’ân’ın hizmetkârları!’’ hitabından, İslam’a ihlâs ile hizmet eden bütün meşrep ve grupları anlamak gerekir. Müslümanlar ve bütün İslami hizmet ekolleri, ebedi saadeti netice veren bir fabrikanın çarkları, bütün Müslümanları emniyet ve selametle taşımaya çalışan geminin hizmetlileri olarak büyük ve Kur’ani bir vazifeyi ifa etmeye çalışmaktadırlar. Böyle büyük bir hizmeti yapan bütün fedakârlar, öncelikle dar dairede kendi meşrepleri ve kamaraları içinde, daha sonra da geniş dairede yani sefine-i Rabbaniyede bütün İslami hizmet ekolleri ile hakiki bir tesanüt ve ittihat ile hizmet etmeye mecburdurlar. Çünkü ihlas sırrını kazanmanın yolu, böyle bir birlik ve dayanışmadan geçmektedir.
Barla Sıddıkları ve Isparta Kahramanları gibi sınırlı sayıda elifin yan yana gelmesi ve birbirleri ile güven ve samimiyete dayanan bir ilişki ve dayanışma içinde olmaları; çok zor şartlarda ve baskılara karşın, Barla’da imkânsızlıklar içinde yazılan Nur Risalelerinin elle çoğaltılmasının mümbit ve ihlâslı zeminini hazırlamıştır. Bunun için her türlü zahmet göze alınmış ve zaman zaman idare lambası ışığında, kapalı dolaplar içinde sabahlara kadar bu risaleler elle yazılmaya devam edilmiştir.
Bu hizmetin engellenmesi, risalelerin yazılmasının ve dağıtılmasının önlenmesi için yapılan baskılar ve alınan tedbirler zaman zaman vahşice yöntemlere ve zalimane boyutlara ulaşmış ve bazen de bunları yapanlar, kendilerini çok gülünç ve zavallı durumlara düşürmüşlerdir.
Barla’ya gönderilen kâğıtlar ve defterler bile takip edilmiş, risalelerin yazılmasını engellemek için akla hayale gelmeyen tedbirlere bile başvurulmuştur. Üzerinde ‘’Ramazan’a aittir’’ ibaresi bulunan Ramazan Risalesi’ni müsadere eden işgüzarlar durumdan vazife çıkararak bir Ramazan’ın peşine düşmüşler ve okuma yazması olmayan ve kitapla hiçbir ilgisi bulunmayan masum bir köylüyü sırf ismi Ramazan olduğu için gözlerine kestirerek derdest etmişler ve Eskişehir Hapishanesi’ne göndermişlerdir.
Fakat Barla’da samimi ihlâs, tesanüt, ittihat ve sırrentenevveret ile ifadesini bulan bu hizmet metodu sonucu, bütün engeller, kartondan kuleler gibi bir bir yıkılmış, cadde-i Kübra-yı Kur’aniye yolu bu mukaddes gayretler sonucu mânialardan yavaş yavaş temizlenmiştir.
Bu şekilde ve elle yazılan Nur Risalelerinin altı yüz bini bulduğu ifade edilmektedir. Bu yazılan nüshalar büyük bir dikkat, itina ve manevi sorumluluk duyguları ile bütün vatan sathına dağıtılmış, bu büyük hizmetin neticesinde insanlar karşılaştıkları meşakkat ve işkencelere zerre kadar önem vermemişlerdir.
Bu büyük, ulvi ve cihanşümul hizmette, her türlü zorluğa ve zorbalığa göğüs gererek bulunan kahramanlara binler rahmet…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.