Ömer ÇELEBİ
Nur’un merkez üssü: Kâhta
Kâhta; medeniyetlerin beşiği Mezopotamya’ya komşu bir şehir…
Her yeri, her köşesi tarih kalıntıları ile dolu, birçok medeniyete de ev sahipliği yapmış.
Kommagene Krallığı, Hititler, Asurlular, Doğu Roma İmparatorluğu ve daha birçok medeniyete ait tarihi mozaiklere rastlamak mümkün.
Türkiye’nin en önemli petrol yataklarına sahip, üç tarafı Fırat’ın suyu ile beslenen, toprakları verimli, altı da, üstü de bereketli, Adıyaman’ın en büyük ilçesi...
Tabir-i caizse “Doğu’nun Paris’i”…
Ve benim memleketim. Doğup, büyüdüğüm şehir.
Ama bir de manevi bir atmosferi var ki, sanki kendinizi kutsal topraklarda addediyorsunuz.
Zira Bedir ve Uhud harplerine bizâtihi katılmış, efendimizin hizmetinde bulunmuş, yaşayışından örnekler almış, Kur’an-ı Hakim’in nazil oluşuna şahit olmuş, sahabe-i kiramdan Hz. Safvan bin Muattal bu topraklarda yatıyor.
O mübarek zat, din-i mübin-i İslam için taa Medine’den kalkıp Kâhta ve Samsat diyarlarına gelmiş, orada şehit olmuş ve kabri ziyaretgâh olmuş.
Kaynaklara göre Türkiye’de Ebû Eyyüb El-Ensari ile birlikte kabri kesin olan sahabe-i kiramdan biri olup, bölgeyi manen muhafaza ediyor.
Kâhta, ehl-i tarik insanlarımızın da merkezi.
Türkiye’nin en büyük Nakşi kolu, Kâhta’nın Menzil köyünde.
Menzil’e yılda on binlerce insan, irşad olmak için geliyor. Yurtiçinden gelenler olduğu gibi dünyanın çeşitli ülkelerinden de gelenler var.
Sadakatli ve külli bir hizmet yapılıyor.
Kâhta’yı manevi bir diyar haline getirmiş.
Bununla birlikte Kâhta’nın maneviyatını nur’un alâ nur yapan bir de Risale-i Nur hizmeti var ki; fevç fevç nur talebeleri yetişiyor.
Türkiye’nin çeşitli diyarlarındaki dershane-i nûriyelerde Kâhtalı Nur Talebelerine rastlamak mümkün.
Zira tam altmış yıldır kesintisiz nur hizmeti yapılıyor.
İlçenin her tarafında, köylerinde, kasabalarında dersler, sohbetler oluyor.
En dar dairede, en geniş hizmetler yapılıyor.
Her yaş grubu için farklı farklı hizmet çalışmaları, programlar, etkinlikler var.
Oluk oluk Risale-i Nurlar okunuyor ve okutuluyor.
Adeta “nur’un merkez üssü” haline gelmiş.
Hatta iddia ediyorum! Bediüzzaman Hazretleri bugün yaşamış olsaydı bu devrin Bârla’sını Kâhta yapardı!...
Çünkü nasıl ki sıkıntılı dönemlerde Sıddık Süleyman, Santral Sabri, Hafız Tevfik ağabeyler ne kadar samimâne gayret göstermişse, Kâhta’da da onlar gibi canını, malını feda edecek hadimler var.
Zaten isim kökleri de birbirine yakın. Ha Bârla ha Kâhta!
Lakin bu bahar günlerine öyle kolay kolay gelmemişler. Çok sıkıntılı dönemlerden geçilmiş. İstibdat Kâhta’yı da esir almış. Baskılar, zulümler aynen orda da yaşanmış.
Geceleri lambası açık ev görürseniz, sakın ha! Bunlar nurculardır (sanki eşkıya) o sokaktan geçmeyin, onlarla konuşmayın derlermiş.
(Bir ay önce Kâhta’nın son şahitlerinden Hacı Mehmet Doğan ağabeyle yaptığım röportaj: https://www.risalehaber.com/gece-lambasi-yanan-ev-gorurseniz-nurculardir-154010h.htm
İlk olarak Kâhta’dan rahmetli fırıncı Hacı İbrahim Altuntaş ve Zamir ağabeyler altmış sene evvel Isparta’ya Üstad’ı ziyaret’e giderler. Ama Üstad’ı göremezler ve Üstad: “Ben onları talebem kabul ediyorum, geri dönsünler. Adıyaman’ın, Kâhta’nın hizmeti ile alakadar olsunlar.” demiş.
Talimat direk Üstad’tan olunca ağabeyler can-ı gönülden gayret etmişler. Tam kırk sene evvel Ulu caminin hemen yanında büyük meşakkatlere katlanarak mütevazi bir nur medresesini açmışlar.
Medresenin açılmasından bu yana bölge aşkla şevkle nurlanıyor.
Sıkıntılar baş gösterdiğinde rahmetli Mahmut Allahverdi ağabey koşa koşa gelirmiş. Her türlü fedakârlığı yaparmış.
Risale-i Nur’un en sadık talebelerinden Hulusi Yahyagil ve Bayram Yüksel ağabeyler de sık sık ziyarete gelir, nurlu hakikatlerin inkişafı için gayret gösterirlermiş.
Yerli esnaf ahalisinin fedakârlıkları olduğu gibi şehir dışından gelen Ali ve Yakup ağabeylerin de büyük gayretleri olmuş. Hem kemiyeti hem de keyfiyeti âli, nurlu talebelerin yetişmesine vesile olmuşlar.
Şimdi ise mevcut medrese Kâhta’nın potansiyelini karşılayamadığı için bin metrekare alanda altı katlı devasa bir medrese daha inşaa edildi. Kâhtalıların büyük gayretleri ve himmetleri oldu.
Binanın büyük bir kısmı tamamlandı. Yakında açılışı olacak.
Sahabe-i kiram’ın öncülerinden Hz. Safvan Bin Muattal’ın manevi kuşatması altında o medresede yeni ekilen nur tohumları sünbüllenecek, Yusuflar, Tahirler, Hamzalar büyüyecek.
Kur’an’ı Hakim orada daha çok okunacak ve O’nun izah ve ispatını yapan Risale-i Nurları kendine rehber edinen sadakatli yüzlerce nur talebesi yetişecek.
Allah’ın inayetiyle…
https://twitter.com/OmrCelebi
https://www.facebook.com/omrcelebi
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.