Odanız ideal uyku için ne kadar uygun?
Güne dinlenmiş ve mutlu olarak başlamak için iyi bir uyku zorunlu... Peki ideal uyku nasıl çekilir?
Uzamnlara göre; yatak odasında sadece yatak olmalı. Televizyon, radyo, kütüphane ve hatta gardırop bile olmamalı!
Türk Uyku Tıbbı Derneği Başkanı Doç, Dr. Sadık Ardıç, güne dinlenmiş olarak başlamak için iyi bir uykunun zorunluluğuna dikkati çekerek, ''İyi uyumayan insan sabah kalktığında mutsuzdur, işe gitmek istemez, huzursuzdur, çevresi için stres oluşturur, üretkenliği azalır, yaşam kalitesi düşer'' dedi.
Türk Uyku Tıbbi Derneği tarafından Antalya'da düzenlenen ''10. Uyku Tıbbı Kongresi'' başladı. Kongre dolayısıyla açıklama yapan Dernek Başkanı ve Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği Uyku Hastalıkları Tanı ve Tedavi Merkezi Şefi Doç. Dr. Sadık Ardıç, insan bedeninin ertesi gün yeni bir yaşama hazır olması için iyi bir uykunun gerekli olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Ardıç, ''İyi uyumayan insan sabah kalktığında mutsuzdur, işe gitmek istemez, huzursuzdur, çevresi için stres oluşturur, üretkenliği azalır, yaşam kalitesi düşer. Kişinin güne dinlenmiş olarak başlaması bu açıdan çok önemlidir'' dedi.
İyi uykunun, yatağa yattığında kişinin tüm biyolojik fonksiyonların düzenli olarak çalıştığı uyku demek olduğunu kaydeden Ardıç, ''Örneğin evinin yakınında gürültü yapan bir jeneratör varsa, kişinin uyku kalitesi otomatik olarak olumsuz etkilenecek demektir. Yani ısı, ışık, ses ve uyunulan mekanın konforunun yeterli olması lazım. Onun ötesinde, bireyin bedeninde rahatsızlığın olmaması gerekiyor ki iyi uyku uyuyabilsin'' diye konuştu.
-UYKU VE HASTALIKLAR-
Uykuyla ilintili 84 hastalık olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sadık Ardıç, diş gıcırdatma, sayıklama, gece bilinçsizce kalkıp gezmenin birer uyku problemi olduğunu, ancak genel değerlendirme içinde verdiği zararın az olduğunu ifade etti.
Solunumsal uyku problemlerinin ciddiye alınması gerektiğini vurgulayan Ardıç, halk arasında komik sayılan horlama belirtisinin, çok önemli bir uyaran olduğuna işaret etti.
Doç. Dr. Ardıç, şu bilgileri verdi:
''Nasıl öksürük, önemli bir uyaransa horlama da o şekilde hastalığın varlığı hakkında habercidir. Solunumsal uyku hastalıklarının ilk belirtisi horlama fark edildiğinde, hekime başvurmanın faydası var. Uyku şaka değil. Horlama ile dalga geçmek bence bilimsel anlamda ayıp. Horlayana hepimiz güleriz. Gülmek değil, doktora gitmesini tavsiye etmek lazım. Horlayan kişinin uyku ile ilgili problemi var demektir. O çözüldüğünde, kişinin yaşam kalitesi, konforu, yaşamdan aldığı keyif çok daha artacaktır. Çünkü uykuya ilişkin hastalık, kişinin depresif olmasına neden oluyor, libido kaybı oluyor. Solunuma ilişkin uyku hastalıkları erkeklerde biraz daha fazla görülüyor ve erkek hastanın libidosu azaldığında evliliğin anlamı da sorgulanır olmaya başlıyor. O anlamda da riski ortadan kaldırmanız gerekiyor. Ayrıca horlamalı uyku hastalığında 90 desibellik gürültü oluşur. Bu durumda horlayanın yanındaki eş mahvolur. Horlayanın yanındaki insomnia denilen uykusuzluk hastalığına yakalanır sıklıkla. Gürültü biraz daha fazla ise işitme kaybına neden olur. Horlama sadece kişinin kendisi için değil, eşi için de risk faktörü.''
Ardıç, uyku apnesi sendromu (uykuda solunumun durması) ve solunuma bağlı uyku hastalıklarının başlamasıyla birlikte, bu hastalığa bağlı olarak gelişen yan hastalıkların tedavisinin güç, yaşam kalitesini bozan, insanın üretkenliğinin düşmesi nedeniyle topluma yük olmasına yol açan ve ekonomik kaybın çok yoğun olduğu koşulların oluştuğunu belirtti. Ardıç, ''Ama bunları erken teşhis ve tedavi ederseniz, bireyler bu hastalık riskine maruz kalmıyorlar'' dedi.
-BAGAJDA UYUYAN ŞOFÖR POTANSİYEL TEHLİKE-
Uyku yoksunluğu ve azlığının da çok önemli bir kavram olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Sadık Ardıç, şöyle devam etti:
''Trafik Yasası, turizm işletmesinde çalışan şoförün yanında yedek bir şoför varsa, aralıklı uyuyarak Edirne'den Van'a kadar seyahat etmesine izin veriyor. Oysa bu bireylerin, bizim tanımladığımız uyku kalitesinde uyumaları hiçbir şekilde mümkün değil. Çünkü şoförler ya aracın bagajında, iki tekerin arasındaki boşlukta ya da arkada uyuyorlar. Ses, ciddi gürültü, ısı farkı ve yatak konforunun olmayışı gibi dezavantajlarla uyuyorlar. Uyku yoksunluğu nedeniyle uyuyorlar belki ama uykunun kalitesi düşük olduğu için kalktıklarında hatırlama, hafıza, karar verme ve refleks hareketlerinin bozulduğunu biliyoruz. O uykunun arkasındaki uyanıklıkta, kontrol edilemeyen küçük uyku atakları var. Direksiyonun başındaki şoför 10 saniye uyursa otobüs yoldan çıkıyor ve gidip duvara tosluyor.''
Ardıç, bagajda uyuyan bir şoförün kullandığı araçta gönül rahatlığıyla yolculuk yapmanın çok doğru olmadığını kaydederek, şu görüşleri dile getirdi:
''Bu sorunu çözmek için Trafik Yönetmeliği çıkarıldı. Uzun yolda ve toplu taşımada şoför olacak kişilerin, uyku hastalığı konusunda değerlendirildikten sonra hasta olmadıkları belirlenirse veya var olan hastalıkları tedavi edilirse işlerine devam edebilecekleri, uyku hastalığı olduğunu bildiği halde tedavi olmayan şoförlerin de iş akitlerinin feshedilmesini sağlayacak bir yönetmelik var. İçişleri ve Sağlık bakanlıklarının ortak hazırladığı bir yönetmelik bu. Ancak bu yönetmelik uygulanmıyor.''
-İDEAL UYKUNUN KOŞULLARI-
Doç. Dr. Ardıç, ideal uykunun koşullarını ise şöyle açıkladı:
''Uyku hijyeni denilen şeyin sağlanması gerekiyor. Bireyin rahat edeceği, huzursuz olmadan yatacağı, kişinin ekonomik gücüne göre her türlü materyalden oluşan yatakta yatılmalı. Uyunulan yer, organizmanın, ışığın uyarısı olmaksızın yapması gereken fonksiyonlara uygun olmalı. 18-22 derece uyku için iyi ısıdır. Uyunulan odada ses olmaması lazım. Yatak odasında sadece yatak olmalıdır. Televizyon, radyo, kütüphane ve hatta gardırop bile olmamalıdır. Ayrıca bireyler sigara içmemeli, alkol alıyorsa uykudan 4 saat önce içilip bitirilmesi gerekir. Fazla kilo da uykuyu bozan önemli bir faktördür.''
Haber 7