'Okul dizileri hem hayalci hem edep yoksunu'

'Okul dizileri hem hayalci hem edep yoksunu'

Son zamanlarda elinde kumandasıyla televizyon kanallarında gezen herkesin bir okul dizisiyle karşılaşması mümkün.

Yasin Kılıç'ın haberi:

Uzmanlara göre; talim ve terbiyeden uzak bu dizilerin gerçek okul hayatıyla ilgisi yok. Ayrıca öğrencileri uzak durulması gereken davranış kalıplarına özendirdiği gibi milli ve manevi değerleri de yıpratıyor.

Hemen her televizyon kanalında ya bir yarışma programı ya da okul dizisi görmek mümkün. Bu programlardan en fazla etkilenen kesimse şüphesiz çocuklar ve gençler. Medya İzleyicileri Hareketi bu anlamda görsel içeriklerin tüketicisi olan geniş kitleleri bilinçlendirmeye çalışıyor. Medya İzleyicileri Hareketi Derneği Başkanı Hüseyin Pala, ebeveynlerin medya okur-yazarlığı eğitimine tabi tutulması gerektiğini belirtiyor.  Zarafet yoksunu ve ahlakî olarak zaafa uğratılmış bir gençliğin geleceğinin de karanlık olacağına dikkat çeken Pala, “Dizilerde, hayalci, ahlak ve edep dışı aşk-meşk ilişkileri öne çıkarılarak milli ve manevi değerler yıpratılıyor.” diyor.

Bundan 10-15 yıl öncesine kadar onaylanmayan davranışların artık kanıksandığını ve ailece televizyon karşısında seyreder hale gelindiğini ifade eden Pala, “Bu durum, kültürümüzün sabote edilmesi ve yabancılaşmadır. ABD’de yapılan bir araştırma pornografik içerikleri seyretmeyle cinsel suçlar arasında doğrudan bir ilişkinin bulunduğunu ortaya koymuştur. Tedbir alınmazsa çok yakın bir gelecekte bu tür içeriklerin toplumumuzu da benzer noktaya sürükleyebileceğinden endişe etmekteyiz.” ifadelerini kullanıyor.

Türk insanının, televizyon karşısında her gün beş saat geçirdiğine dikkat çeken Pala, “Şiddet, cinsellik ve ayrımcılık gibi hukuk ve insanlık dışı manipülasyonların tespiti dizi ve filmlerde nispeten daha kolay iken bunların reklamlarda tespiti çok daha zor olmaktadır. Reklamlarda çok karmaşık yöntemler aracılığıyla algılama süreçleri yönlendirilmekte olduğundan bu süreçlerin takibi uzmanlık istemektedir.” diye konuşuyor.

Pala, çocuk ve gençlerin milli kültürüne yabancılaştırılarak geleceğini karartan içeriklere karşı ulusal bir çerçeve oluşturulması gerektiğini kaydediyor. Zararlı görsel içeriklere karşı vatandaşın alması gereken tedbirleriyse şöyle sıralıyor: “Yaklaşık 1 milyar lira tutarında ekonomik bir büyüklüğe sahip olan TRT’nin millî-manevî değerlerimizi öne çıkaran yapımlarla milletimizin karşısına çıkması gerekir. Özel teşebbüsün sahip olduğu televizyon kanallarının yayınları teknik ve içerik nokta-i nazarından daha sıkı denetime tabi tutulmanın yanında ödüllendirilip teşvik edilerek takip edilmelidir. Medya içeriklerini sınıflama, düzeyleme sistemi kurulmalı ve bu sistemde kamuoyu denetleyici olarak başrolde olmalıdır. Görsel içerikleri takip edenler, bulanık geniş kitleler olarak görülmek yerine, fertler olarak düşünülmeli ve onlara tüketici nazarıyla bakılmalıdır. Tüketicilerin görsel içerikler karşısında ne türden haklara sahip oldukları her fırsatta hatırlatılmalıdır. Görsel içeriklerin toplum kesimleri ve yaş grupları üzerindeki etkilerinin neler olduğunu/olabileceğini toplumsal inceleme ve araştırmala aracılığıyla ortaya koyarak politikalar üretmek gerekir.”

Cihan