Sebahattin YAŞAR

Sebahattin YAŞAR

Olaylar, birer müşteri gibidir; bazıları çok kâr bırakır

Yaşadıklarımız bize tanınmış fırsatlardır

Başımıza gelen her bir hadise, bize ‘özel’dir. Ve her özel de ‘güzel’dir. Çünkü bize ‘özelleştirilmiş’tir. Yani bizim algılayabileceğimiz, bizim taşıyabileceğimiz bir ‘yük’ olarak tasarlanmıştır. İçinde bizim şartlarımızın ‘düşünülmüşlüğü’ vardır.Başımıza gelenler, bizim için, adresimize hazırlanmış özel paketlerdir. Onun için hadiselerde bir ‘öylesinelik’, ‘sıradanlık’ yoktur.
Bize ‘özel’ gönderilmiş hangi maddî hediye paketine ilgisiz kalmışızdır.
Ömürde, öyle maddî ve manevî hediye paketlerimiz vardır ki, farkında isek, her paket sürprizler, her paket güzellikler içeriyordur.
Onun için, ‘her an’, ciddî bir heyecan içerir, içermelidir. Heyecanını kaybeden, yaşadıklarına olan farkındalığı kaybetmiştir.

Çok zor şartlar, çok muhteşem yarınlar demektir

Zahmetler, rahmetler içerir. Hayat boyu karşılaştığımız ağır hadiseler, bize özel, rahmet dolu hediye paketlerimizdir. ‘Derdini sevmek’ buradan geliyor. Çünkü gerçek anlamda bu dert, dert değil, rahmettir.

Hayatın kritik dönemeçleri, çok puanlı sorulardır

Yaşadığımız olayların nitelik değeri aynı değildir. Bazı yaşadıklarımız, içinde bir ömür boyu kazanabileceğimiz özleri barındırır.

Hatta bazen, bir olayın seyri hayatımızın seyrini değiştirir. Bazen de bir davranış, bir ömrü kuşatır, aydınlatır. Bazen bir ‘an’dan, bir aydınlığa dokunur insan.

Yaşımız değil, yaşadıklarımız belirleyicidir

“Akıl yaşta değil baştadır” derler. Çünkü hayatı, yaşadığımız yıllar değil, yıllarda yaşadıklarımız belirler. Yaşadıklarımız, bembeyaz sayfalara yazdıklarımızdır. Davranışa dönüşmemiş düşünce, henüz sayfaya aktarılmamış cümlelerdir. Yani düşünce, satırda rüştünü ispatlar.

Her ömrün bir imtihan ‘an’ı vardır; bu ‘an’lar bazılarında bir ömre, bazılarında da bir güne katılmıştır

Herkesin bir imtih‘an’ı’ vardır. Bazen bu ‘an’dadır, bazen de ‘an’lardadır. Bir ömre serpilmiş imtihanlar soruları varolduğu gibi, bir anda gizlenmiş imtihan soruları da vardır. Bir ömür içinde ‘an’lar; anlar içinde ‘ömür’ler vardır. Bazen bir ömrü bir an, bazen de bir ‘an’ı bir ömür içinde taşır. Başımıza gelen her olay, kazanılması veya kaybedilmesi muhtemel bir imtihanın başlaması demektir.

Her olumsuz sonuç, yeni bir olumluya fırsat tanır

Hayat, hep arzularımız istikametinde değildir. Bazen istemediğimiz, arzu etmediğimiz hayat halleri ile karşılaşırız. Her iki hal de, yaşayan için birer imtihandır. Hatta bazen istemediğimiz şey hakkımızda hayırlı olabilir. Hayat içinde olumsuz gibi gözüken sonuçlar da vardır. Oysa maneviyatımıza, dinimize bir zarar vermiyorsa, her hal hakkımızda hayırdır. Yani küfür ve dalâlet dışındaki her hal, güzeldir.

Başaramadıklarımız, basamaklarımızdır (hedefe ulaşma)

Her adım, neticesi ne olursa olsun, bir ilerlemedir. İlk bakışta ‘başarısızlık’ olarak adı konan sonuçlar, başarı yolundaki basamaklardan ibarettir. Bir diğer ifade ile daha hızlı bir ilerleyiş için, başarısızlık, dinlenme duraklarıdır.

Herkes imtihandadır; ama bazısı bilmez ki imtihandadır

İnsan dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Sorular kişiye ‘özel’dir. Sorular farklı farklı da olsa, imtihan hali herkes için geçerlidir.
İnsanın sahip olduğu akıl, ‘ben ne ile imtihan oluyorum’u bulmak içindir. İnsan için en acı vereni de, ne ile imtihan olduğunu dahi bilmeyecek, düşünmeyecek bir halet içerisinde bulunmaktır. Kendisine sorulan sorulara ilgisiz olarak imtihan olmak, acı bir sona ulaşmak anlamına geliyor. Akıl, kalp, ruh, vicdan ile nefis, his-heves, şeytan mekanizması, imtihanın ana unsurlarıdır.

Olmak ya da olmamak; kazanmak ya da kaybetmek; başarmak ya da başaramamak, işte bu muhteşem mücadelede kendini gösteriyor. Hayat, iman ve küfür mücadelesinden ibarettir. Bu mücadelenin her ‘an’ı, aynı değerde değildir. Bazen bir, bin; bazen de bin, bir hükmündedir.

Her yaşanan olay bir müşteri gibidir, bazıları çok kârlar bırakır

Ama unutulmamalıdır ki, her başımıza gelen olay bir müşteri gibidir, bazıları çok kârlar bırakır. Onun için ne yapıp edip, başımıza gelen olayları çok iyi okumalı ve hikmetlerini öğrenmelidir. Yani başımızdaki olaylar bizim için özel hazırlanmış, kişiye özel düşünülmüş, içinde pek çok hikmetleri taşıyan rahmet ilgileridir. Böyle bakınca olaylar, okunaklı, hikmetli, dersler taşıyan eğitici birer levhalar haline dönüşüyor.
Başımıza gelmiş, hikmetsiz, hakikatsiz, derssiz hiçbir olay yoktur. Hatta bazıları çok eğitici, çok hikmetli, çok derslidir. Yeter ki yaşananlara karşı duyarlılığımız, farkındalığımız artsın. Hayat, bir nitelikli ‘ders’ten ibarettir. Haydin bakalım, bu günkü dersimizi okumaya, almaya ve yaşamaya.

Yeni Asya

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.