Onları Allah diriltir, sonra hepsi ancak O’nun huzûruna döndürülürler

Onları Allah diriltir, sonra hepsi ancak O’nun huzûruna döndürülürler

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), En'âm Suresi 35-37. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

35 . Buna rağmen eğer onların (İslâm’dan) yüz çevirmeleri sana ağır geliyorsa, o hâlde yerde bir tünel veya gökte bir merdiven arayıp da onlara bir mu‘cize getirmeye güç yetirebilirsen (haydi getir)! (Onların îmân etmeleri sana âid değildir.) Hâlbuki Allah dileseydi, elbette onları hidâyet üzere bir araya getirirdi; öyle ise sakın câhillerden olma!

36 . Ancak (samîmiyetle) dinleyenler (senin da‘vetine) icâbet eder. Ölülere (o kâfirlere) gelince, onları Allah diriltir, sonra (hepsi) ancak O’nun huzûruna döndürülürler.(1)

37 . Bir de (o müşrikler): “Ona Rabbinden (bizim istediğimiz) bir mu‘cize indirilmeli değil miydi?” dediler.(2) De ki: “Şübhesiz Allah, bir mu‘cize indirmeye kâdirdir; fakat onların çoğu bilmezler.”

1- “Bak, mükerrer (tekrarla) va‘d ediyor ve şiddetli tehdîd ediyor ki: ‘Sizleri oradan alıp, makarr-ı saltanatıma (saltanat merkezime) getireceğim ve mutî‘leri (itâat edenleri) mes‘ûd, âsîleri mahbûs (haps) edeceğim! O muvakkat (geçici) yeri harâb edip, müebbed (ebedî) sarayları, zindanları hâvî (hapishânesi olan) diğer bir memleket kuracağım!’ Hem o va‘d ettiği şeyler, O’na gāyet rahattır. Raiyetine (emri altındakilere) gāyet mühimdir. Va‘dinde hulf (sözünde durmama) ise, izzet-i iktidârına gāyet zıddır. (...) Mâdem va‘d etmiş, yapacaktır! Hâlbuki îfâsı (yapması) O’na çok rahat ve bize ve herşeye ve O’na ve saltanatına pek çok lâzımdır. Demek bir mahkeme-i kübrâ, bir saâdet-i uzmâ (en büyük bir saâdet) vardır.” (Zülfikār, 10. Söz, 7-8)