Örtününce huzura erdim
Cemil Meriç'in kızı Ümit Meriç nasıl ve ne için örtündüğünü, babasının vefat etmeden önceki son sözünü anlattı
Ali Ekber Ertürk’ün röportajı:
- Türbanı ilk kez ne zaman taktınız, sebebiniz neydi?
1999 Marmara depreminde, felaketin tam göbeğinde Armutlu'daydım. Sonumun geldiğini sandım. Ölmekten değil, dünyanın sonunun gelmesinden korktum. Dua ettim ve tam o anda, dualarımı kabul eden bir varlığın olduğunu hissettim. Ve bu varlığın bütün emirlerini yerine getirmediğimi düşünerek mahcup oldum. Cenab-ı Hakk'a karşı örtünme kararı aldım. Örtündükten sonra huzura erdim. Ancak şunu söylemeliyim, örtünme kararını sadece kadınlar kendileri vermeliler. Çünkü tek başına örtü bir şey ifade etmez; arkasındaki maneviyata erişmek lazım.
- Üniversitedeki görevinizden türban yüzünden mi istifa ettiniz?
Evet. Örtündükten sonra İstanbul Üniversitesi'ndeki görevimden istifa ettim. Sosyoloji hocasıydım. Sosyoloji kimliğimi boşadım. Teneşirdeki kimliğimi üniversitedeki kimliğime tercih ettim.
- Namaz kılmaya ne zaman başladınız?
Namazın yaşamımdaki yeri çok daha eskilere dayanır. 30 yılı aşkın süredir, 1978'den bu yana namaz kılarım.
- Babanız, muhafazakarlaşmanıza tepki gösterdi mi?
Örtünmemde babamın etkisi olmadı. Ama bendeki değişiklik O'nu etkiledi. Memnun olduğunu söyledi. Çünkü bende bir iç huzursuzluğu, bir asabiyet hali vardı. Bir sabah ezanıyla namaza başladım bir daha bırakmadım. Deprem felaketini yaşadığımız gece de tesettüre girdim.
- Mahalle baskısı çok tartışılıyor. Siz, kendi kızınıza, baskı yapıyor musunuz?
Mahalle baskısını yanlış bulurum. İslamiyet insana teklif edilir. Tercih, şahsa aittir. Ben kızıma 'Namaz kıl' diye telkinde elbette bulunuyorum ama baskı yapmıyorum. Zaman zaman o da namaz kılar. Her ülkede toplumsal baskı olabilir. Hıristiyanlık'ta da bu var. Buna toplumun kontrol mekanizması diyebiliriz.
- Sizce kadın-erkek eşit midir?
Kadın ve erkek eşit değildir, birbirlerini tamamlarlar. Biri olmadan diğeri olmaz. Yalnızlık, ikisi için de beraber olmaktan daha az hoştur. Kadın daha çok duygusal, erkek ise mantıklıdır. Kadının biraz daha rasyonel yönünü, erkeğin de biraz daha duygusal yönünü geliştirmesi şayandır. Ama hiçbir zaman birbirinin yerini alamazlar.
- Babanız Cemil Meriç, her kesimin saygısını kazandı. Sizce bunun sırrı ne?
Babam Cemil Meriç, 20'nci yüzyıl Türk düşüncesinin en geniş ufuklu çehrelerinden biridir. 20'nci yüzyıl Türkçesi'nin zirvelerinden biridir. Babamı sol ve sağ kesimden herkes sevdi. Çünkü o, namuslu bir aydındı. Babama sağcı demek çok yanlış olur, bu ona dar gelir. Solcu demek de yeterli değil. İnsana ve emeğe saygısından ötürü 'solcu', tarihimizin ortaya çıkardığı insan tipi açısından da 'sağcı'ydı diyebiliriz. Babam yöntem olarak sonuna kadar Marksist'ti. Ama bu babamın, ölürken son söz olarak 'Sevgilim Muhammed' demesine mani olmadı.
Akşam