Papanın üç büyük korkusu

Papanın kendisiyle yapılan bir diyalogda kendisinde üç korkunun hâkim olduğunu söylemektedir. Bu korkuların neler olduğunu ve gerçekte Hıristiyanlığın endişelenmesine gerek olup olmadığını tek tek ele alıp değerlendirmeye çalışacağız. Karşı taraf gözüyle yani Müslüman yakasından baktığımızda Hz. Peygamberin müjdelerinin nasıl gerçekleştiğini nazara vermeye çalışacağız.

Papa’nın Birinci Korkusu:
Egoizm ve aile parçalanması;
“Laiklik yüzünden Hıristiyan Avrupalı nüfusun yok olmakla karşı karşıya kaldığını, doğum oranlarının bazı yerlerde yüzde 1’in altına düştüğünü söylüyor Papa. Birçok Avrupa ülkesinde doğum oranları geriledi. Bu durum nüfus dengesinin sürdürülmesini etkiledi. Özellikle Almanlar, İtalyanlar ve İspanyollar başta olmak üzere bazı Avrupa halkları bu yüzyıl sonlarına doğru belki de tarihten silinecekler ya da en iyi ihtimalle kendi ülkelerinde azınlık durumuna düşecekler” diyerek endişelerini sıralamaya devam ediyor Papa efendi.
Papanın bu endişelerini (yani çekirdek ailenin yok olmaya doğru hızla ilerlediğini)  AB istatistik kurumu Eurostat tarafından açıklanan son veriler de doğrulamaktadır:
Bu verilere göre, Belçika'da her 100 evlilikten 75'i boşanmayla sonuçlanıyor.

İstatistiklerde Belçika'yı, yüzde 70 boşanma oranıyla Estonya ve yüzde 67 ile Çek Cumhuriyeti izliyor.
Litvanya (yüzde 62,4),
Macaristan (yüzde 55,2),
İsveç (yüzde 54,1),
Finlandiya (yüzde 52,2),
Lüksemburg (yüzde 51.3),
Almanya (yüzde 52,1),
Avusturya (yüzde 50,5),
Letonya (yüzde 48,3),
Fransa (yüzde 45,7),
Danimarka (yüzde 45),
Portekiz (yüzde 41,3),
Slovakya (yüzde 41,2),
Avrupa’nın içine düştüğü bu sosyal çöküntü ile ilgili vahim durumu son yıllarda Avrupalı uzman kişiler tarafından da sık sık dile getirildiğini görüyoruz.

Ülkemizde Lütfi Kırdar Kongre salonunda yapılan İnsan Kaynakları zirvesine konuşmacı olarak davet edilen İsveçli Dr. Kjell A. Nordstrim’in de aynı endişeyi dile getirdiğini görüyoruz:
“Avrupa’da aileler dağılmaya başladı, yani tek kişiden oluşan aileler şeklinde yaşıyorlar. Hatta benim ülkemin başkenti Stockholm’de (nüfusu 2 milyon) yüzde 66’sı tek kişiden oluşan aileler, evlerde tek kişi var. Bu oran Londra’da yüzde 44, New York’ta yüzde 36, Amsterdam’da yüzde 50, Arjantin’de yüzde 29’dur.
Tek kişilik aileler oluşunca, arabalar küçüldü -evler küçüldü - bilgisayarlar değişti - dışarıda yemek ve tek eğlenmek zorunlu oldu bunun sonucunda toplumda yeni bir kültür (egoizm) oluştu. Avrupa’da 25 yıl önce en yüksek doğum oranı İtalya ve İspanya’da idi. İsveç şu anda doğum oranı en yüksek olan oldu, İtalya’yı geçti ama aile yok çocuk var. Sarhoş denizciler gibi kimin çocuğu var belli değil. İnsanların yüzde 70’i kentlerde yaşıyor.”

2012 yılının hemen başında (3/ Ocak) Kanal 7 haber sitesinde duyurulan aşağıdaki haber artık bu hususta söz söylemeye gerek bırakmıyor. Titanik gemisi gibi her an su almakta ve yavaş yavaş batmaktadır.
“Minka Disbrow... 100 yaşında...  Kaliforniya eyaletinin Disbrow şehrinini San Clemente semtinde yaşıyor... 
74 yıl önce, 16 yaşındayken tecavüze uğradı... 1928 yılında bir kız arkadaşı ile birlikte tanımadığı insanlarca tecavüze uğradı. Hamile kaldı... Annesi ve babası onu bir kilise evine gönderdiler... 17 yaşında iken bir kız çocuğu doğurdu ama kendisine korkunç hatırasını hatırlattığı için onu papaz ve eşine teslim ederek, hayatını sürdürmeye karar verdi... 
Ancak her 22 Mayıs günü kızı Betty Jane'i düşünmeden edemiyordu... Hasreti iyice dayanılmaz hale gelince mektuplar yazarak kızının akibetini öğrenmeye çalıştı ama başaramadı...
Aradan yıllar geçti... Ara sıra buluşmayı hayal etse de kızını bir daha görebileceğini hiç ummuyordu. Yıllar sonra onu bulmaya çalıştıysa da başaramadı...
2006 yılında Californiya yaşadığı dairesinin kapısı çalındı.  Gelen Brian Lee adlı astronottu.
Elinde siyah beyaz bir fotoğraf vardı. Bir sepet içinde battaniye sarılmış bir küçük bebek fotoğrafıydı.
"Ben sizin torununuzum, kızınız Betty Jane ile konuşmak istiyorsanız sizi onunla buluşturabilirim" diyordu...
Minka Disbrow önce hayal gördüğünü sandı. Norveçli bir papaz ve eşi tarafından büyütülen kızı Ruth Lee adlı bir adamla evlenmişti... Onların oğlu olan, dünya etrafında tam 4 kez uçuş gerçekleştirmiş astronot Mark Lee karşısındaydı... Kendisine büyükanne diyordu ve kızıyla buluşabileceğini söylüyordu...
Biyolojik annesini arayan kızının oğlu, onu bulmayı başarmıştı. Tek torunu o değildi. Tam 6 torun sahibiydi...
2006 yılının Aralık ayında The Orange County'de Aralık ayında ailenin tarihi buluşması gerçekleştirildi. Yerel bir gazete olaya şahitlik etti.
Minka Disbrow... 100 yaşına basıyor... Trajik hikayesi de onunla birlikte yaşlanıyor...
17 yaşında talihsiz bir olay sonucu doğurduğu kızına 77 yıl sonra sarılabilen bir annenin dramı... 

Teşhis: Batı felsefesi ve Hırıstiyanlık değerleri (sosyal ve ahlakî değerler)  iflas etmiştir. Avrupa maddi zenginliğine ve tüm gelişmişliğine rağmen huzursuzdur. Toplumun temeli olan “aile müessesi” yok olmuştur. Evlilik dışı yaşam yüzde75’lere dayanmıştır. Bugün yaşanan vakıa ekonomik ve teknolojik gelişmeye karşı sosyal bir çöküntüdür.

Sonuç: son sadrazam Said Halim Paşa’nın da ifade ettiği gibi; “Batı Toplumunun maruz kaldığı musibet kendisinin kavanin-i ahlakiye-i tabiiyeyi (İslâm Ahlak ve fazileti) bilmemesinden neş’et ediyor ki bu cehalet ve bilmemezlik onun daimi bir ictimai (sosyal) buhran ve çöküntü içinde kıvranmasına sebep oluyor. Bu nedenle de Batı âlemi saadet-i ictimaiyeden mahrumdurlar.
Binaenaleyh Batı toplumu ma’lul (hastalıklı) bulunduğu ictimai maraz ve hastalıktan kurtulmak isterse şeriatın tebliği etmiş olduğu kavanin-i ahlakiye ve ictimaiyeyi öğrenmek için cemiyeti islamiyeye teveccüh eylemlidir.”  Yani Batı âlemi sosyal çöküntüden kurtulmak isterse İslâmiyet’in emrettiği sosyal ve ahlakî kuralları hiçbir taassup göstermeden, önyargısız kullanmak zorundadır. Zira geleceği ve gençliği bir buz parçası gibi her gün erimekte ve yok olmaktadır. Bakınız sadece Japonya’da Tsunami’de ölen insan kadar bir yılda 18-20 bin insanın intihar ettiği medya tarafından ifade ediliyor. Beşer huzuru ve saadeti için İslam ahlakına yönelmeli ve insanı eşrefi mahlûkat (en şerefli varlık)  yapan kaideleri ve kriterleri hiç vakit kaybetmeden alıp menfaati gereği derhal tatbik etmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum