Peygamberimizin bereket mucizeleri
Günlük Risale-i Nur dersi...
Bismillahirrahmanirrahim
Mu'cizât-ı Nebeviyenin bereket-i taam hususunda olan kısmından birkaç kati ve mânen mütevatir misali...
Mihmandâr-ı Nebevî Ebu Eyyubi'l-Ensârî hanesine teşrif-i Nebevî hengâmında Ebu Eyyüb der ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve Ebu Bekr-i Sıddık'a kâfi gelecek iki kişilik yemek yaptım. Ona ferman etti: -3- Otuz adam geldiler, yediler. Sonra ferman etti: -4- Altmış daha davet ettim. Geldiler, yediler. Sonra ferman etti: -5- Yetmiş daha davet ettim. Geldiler, yediler. Kaplarda yemek daha kaldı. Bütün gelenler o mucize karşısında İslâmiyete girip biat ettiler. O iki kişilik taamdan yüz seksen adam yediler.
Hazret-i Ömer ibnü'l-Hattab ve Ebu Hüreyre ve Selemetübnü'l-Ekvâ ve Ebu Amratü'l-Ensarî gibi, müteaddit tariklerle diyorlar ki:
Bir gazvede ordu aç kaldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma müracaat ettiler. Ferman etti ki: "Heybelerinizde kalan bakıye-i erzakı toplayınız." Herkes azar birer parça hurma getirdi. En çok getiren, dört avuç getirebildi. Bir kilime koydular.
Seleme der ki: "Mecmuunu ben tahmin ettim, oturmuş bir keçi kadar ancak vardı." Sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bereketle dua edip ferman etti: "Herkes kabını getirsin." Koşuştular, geldiler. O ordu içinde hiçbir kap kalmadı, hepsini doldurdular. Hem fazla kaldı.
Sahabeden bir râvi demiş: "O bereketin gidişatından anladım: Eğer ehl-i arz gelseydi, onlara dahi kâfi gelecekti."
Başta Buharî ve Müslim, kütüb-ü sahiha beyan ediyorlar ki:
Abdurrahman ibn-i Ebî Bekr-i Sıddık der: Biz yüz otuz Sahabe, bir seferde Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ile beraberdik. Dört avuç miktarı olan bir sâ' ekmek için hamur yapıldı. Bir keçi dahi kesildi, pişirildi; yalnız ciğer ve böbrekleri kebap yapıldı. Kasem ederim, o kebaptan, yüz otuz Sahabeden herbirisine bir parça kesti, verdi. Sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm pişmiş eti iki kâseye koydu. Biz umumumuz tok oluncaya kadar yedik; fazla kaldı. Ben fazlasını deveye yükledim. (Mektubat, s.114-115)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
MU\'CİZÂT-I NEBEVİYE : Peygamberimizin (a.s.m.) mû\'cizeleri.
BEREKET-İ TAAM : Yiyeceklerdeki bolluk, bereket.
MÜTEVÂTİR : Yalan üzerinde birleşmeleri aklen mümkün olmayan bir topluluğun naklettiği haber.
MİHMANDÂR-I NEBEVÎ : Peygamber Efendimizi (a.s.m.) evine misafir eden.
TEŞRÎF-İ NEBEVÎ : Peygamberin gelişi, şereflendirmesi.
HENGÂM : An, zaman, vakit, sıra, çağ.
BÎAT : Bağlılık, uyma, tabi olma.
TAAM : Yemek, yiyecek, gıdâ.
GAZVE : Savaş, harb, çarpışma.
BAKIYE-İ ERZÂK : Erzaktan, yiyecekten arta kalan.
MECMU' : Bütün, hepsi. Topluca. Yığılmış. Cem' olunmuş. Bir araya getirilmiş şey.
EHL-İ ARZ : Dünyadakiler, dünyada bulunanlar.
SA' : 1040 dirhemlik hububat ölçeği. Kile.
KASEM : Yemin.