İslam âlemi için yeniden fıtrata, doğallığa yani kaybedilen, unutulan insani özelliklere dönüş vakti bugün başladı.

Ramazan nedir?

Ramazan ayı her yıl gelen kutlu bir misafirdir.

Ramazan zenginin, yoksulun halini anlamasıdır.

Zarafet, kardeşlik, dayanışmadır.

Kötü alışkanlıklara son vermek için ilahi fırsattır.

İyiden, güzelden yana yeni sayfalar açmaktır.

Ahlakı güzelleştirmektir.

Hakkı, hakikati, adaleti ve sevgiyi yeniden yeşertmektir.

Sahurun bereketi ve iftarın sevincidir.

Toplumun sosyal yaralarını sarmaktır.

Ramazan iradelerimizi eğiten bir mekteptir

Bizi her türlü beşeri arzularımızın egemenliğinden kurtararak gerçek özgürlüğe, gerçek hürriyete kavuşturur.

Ramazan günlük hayatın koşuşturması içerisinde kendi özünü kaybeden, mayası bozulan, değişen, dönüşen insana iyi yönde yeniden değişmesini sağlama imkanıdır ve topu topu bir aydır.

*

Ne zenginlik müminler için bir statüdür, ne de fakirlik ve yoksulluk insanı ötekileştiren bir vasıftır.

Camide yaratıcı karşısında omuz omuza saf tutan zengin ve yoksul, camiden çıktıktan sonra da aynı saf düzenini muhafaza etmelidir.

Zenginin kazancında yoksulun anasının ak sütü gibi hakkı vardır.

Ve bu hak da genelde Ramazan'da paylaşılır.

İslam dininde zengin ile fakir eşittir.

Ramazan bütün imtihan süreçleri ile bize değişme imkanı sunar.

*

Siyasal arenada son dönemde keskinleşen kamplaşmaları ortadan kaldırmak, yardımlaşma, dayanışma için toplumda yeni bir dile ihtiyaç var.

Diyanet geçen sene komşuluk ilişkilerini ramazanda tema olarak belirlemiş.

Bu senenin teması ise 'selam' olmuş.

Tanışmanın, buluşmanın, görüşmenin ilk adımı selam.

Onunla açılmayacak kapı, varılmayacak hedef yok.

Selam yeni bir umut ve taze bir başlangıç.

Selamsız geçmenin küçük düşürücü birer davranış olarak kodlandığı bir dünyadan selamı bir külfet olarak gören yeni bir dünyaya geçişin bedeli tüm insanlık için çok ağır oldu.

Ramazan ayı vesilesiyle selamı tekrar yaygınlaştırmak gerekiyor.

*

Peki Ramazan'ı ne bozar?

Gösterişli iftar programları, sınıf ve itibar esasına dayalı ihtişamlı davetler, eğlence, karnaval ve festival havası Ramazanı bozar.

İftar sofralarının israf sofralarına dönüşmesi Ramazan'ı bozar

Büyükşehirlerde beş yıldızlı otellerde ve değişik mekanlarda hazırlanan iftar sofraları Ramazan'ı bozar.

Başlangıçta yolda kalmışların bir çorba ile iftarını açması için kurulan iftar çadırlarının gösteri aracına dönüştürülmesi de Ramazan'ı bozar.

İhtiyaç sahiplerine yardımların reklama, tanıtıma ve gösteriye dönüşmesi Ramazan'ı bozar

Yardım Dernekleri'nin kamera eşliğinde yoksul evlerin kapılarını çalarak gıda paketleri dağıtması da Ramazan'ı bozar.

Kamu ve özel kuruluşların patronsuz, yöneticisiz toplu iftarları da Ramazan'ı bozar.

İslami konuların televizyonlarda reyting kaygısı ile magazin boyutunda tartışılması da Ramazan'ı bozar.

Ramazan, hepimizi kuşatan popüler kültüre direnmektir.

*

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in yukarıda sıraladığım uyarılarına kulak verelim; Ramazan'ı değiştirmeye, dönüştürmeye çalışmayalım.

Kendimizi ramazanın insani havasına bırakalım.

Bırakalım ki fabrika ayarlarımıza tekrar dönebilelim.

Ne para, ne pul, önemli olan saygınlık

ABD'deki Berkeley Üniversitesi insanları neyin daha mutlu ettiğini araştırmış. Araştırmadan çıkan sonuçlar bana yıllar önce okuduğum Peyami Safa'nın bir makalesini hatırlattı.

Polemik ustası ünlü fıkra yazarı Peyami Safa o makalesinde zenginle yoksulun mutluluk ve mutsuzluk oranlarının eşit olduğunu iddia ediyordu ki ben de aynı fikirdeyim

Üniversitenin araştırmasına göre de insanları paradan puldan ziyade toplum içindeki saygınlıkları daha mutlu ediyormuş.

Toplum içinde "beğenilen" ve "saygı duyulan" kişiler, geliri yüksek kişilerden daha mutluymuş.

İlahi adalet!

İyi kişi köle de olsa özgürdür; kötü kişi kral da olsa köledir.

Aurelius Augustinus

Yeni Şafak