Risale-i Nur dersinde herkesi ağlatan Suriyeli âlim
"Eğer Türkiye’nin başına musibet gelmiyorsa, toplu olarak yapılan bu..." Bunu der demez hüngür hüngür ağlamaya başladı...
Ahmet Bilgi'nin haberi:
RİSALEHABER-Suriyelilerin kaldığı mülteci kampında bir çok alim de kalıyor. Zaman zaman Risale-i Nur derslerine de katılan alimler hayretlerini de dile getiriyor.
Bunlardan biri geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa’da yaşandı. Mülteci kampında ihtiyaç sahipleri ile ilgilenen Nur talebeleri bir iftar programı da düzenler. İftar ve teravihin ardından Ramazan gecelerini ihya programı başlar. Programda Kur’an-ı Kerim hatimleri, Yasinler, Fetih Sureleri, büyük bir zikir, tefekkür ve dua kitabı olan Büyük Cevşen diğer adıyla Hizb-ü Envari’l Hakakiki’n-Nuriye okunur.
Bu esnada yaşanan olay herkesi gözyaşlarına boğar. İşte o anlar:
TÜRKİYE’NİN BAŞINA MUSİBET GELMİYORSA TOPLU OLARAK YAPILAN BU HÂLİS ZİKİRLERİN VESİLESİ İLEDİR
"20 Suriyeli mülteciyi iftara davet ettik. Bir gece misafir oldular. Gece ihyasına katıldılar. Sıra ile Cevşen okurken sıra, Arapça uzmanı, âlim Üstad Muhammed’e geldi. Okurken ağlayan bu kardeşimiz ihya programı bittikten sonra, yanıma geldi ve şunları söyledi:
"Ben senden şikayetçiyim. Sen bize tarlayı verdin, tohumu vermedin. Said Nursi'nin tüm ilmi bu hizbdir. Bu bir çekirdek olmuş. Said Nursi’nin tüm ilmi bu hizbden çıkmıştır. Çekirdek olmazsa tarla olmaz. Ben sizin bu medresenize ilk girdiğimde bir takva hissettim. Gece 12’den sonra toplu okunan bu zikrin manası büyüktür. Tüm kâinatın çarkları bu zikir ile alakadardır. Eğer Türkiye’nin başına musibet gelmiyorsa, toplu olarak yapılan bu hâlis zikirlerin vesilesi iledir. Bu hizmetlere dikkat edin birşey olmasın. Eğer bu memlekete bir şey olsa hepimiz perişan oluruz. Biz memleketimizde iken bir statümuz vardı. Bir hayatımız vardı. Başkasının elbisesini giymez, çocuklarımızın ellerini sıcak sudan soğuk suya koydurmazdık. Ya şimdi? Başkasının eskisini giyiyor, çocuklarımı tarlaya, çapaya gönderiyorum."
HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLAMAYA BAŞLADI
Bunu der demez hüngür hüngür ağlamaya başladı. Hepimiz hüzünlendik. "Ne olur bu zikirlerde bizi anın bizlere dua edin. Allah tüm ümmete ve bizlere sehl versin, selamete çıkarsın" duasında bulundu.
Elindeki Hizb-i Nuriye’yi göstererek, sanki hazine bulmuş gibi, “Vallahi ben bunu sana vermem" dedi. “Medresenin malıdır” deyip ısrarlarımıza rağmen vermedi.
Bizi orada dinleyen bir ağabey 20 tane sipariş verdi. Sabahın erken saatlerinde gelen Hizb-i Nuriyelere hazine bulmuş gibi ellerine aldılar. Cuma namazını Dergahta beraber kıldık. Namaz sonrası, tekrar görüşmek üzere vedalaştık.
HİZB-Ü ENVARİ'L HAKAİKI'N NURİYE (HİZB-İ NURİYE-BÜYÜK CEVŞEN)
Bahse konu olan Hizb-i Nuriye, Büyük Cevşen olarak bilinen Hizb-ü Envari’l Hakakiki’n-Nuriye kitabıdır.
Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinde Hizb-i Nuriye, Hizbü’n-Nuriye, Hizbü’l-Ekber-i Nurî, Hizbü’l-Ekber-i Nuriye, Virdü’l-Ekber, Hizbu’l-Virdi’l-Ekber ve Virdü’l-Ekber-i Nuriye isimleriyle geçer. Bediüzzaman bu eser hakkında “Risale-i Nur’un menbaı, Risale-i Nur’un Zülfikar’ı” gibi ifadeler kullanır.
Hizbü’l-Ekber ile ilgili kaynaklarda aktarılan bilgilere göre Âyetü’l-Kübrâ risâlesiyle yaklaşık aynı zamanda yazılmıştır. Kainatın bütün âlemlerini sayarak, ekseriyetle Ayet-ül-Kübrâ’daki hakikatlerin aynısını açıklayan bu eser, veciz bir Arapça üslûb ile yazıldığından, kâinatı tefekkür için güzel bir kaynak olarak gösterilmektedir.
Bediüzzaman, Eski Said’in Yeni Said’e inkılâp ettiği zamandan itibaren, tefekkür mesleğinde gittiği için “Bir saat tefekkür, bir sene ibadetten daha hayırlıdır” meâlindeki hadis-i şerifin sırrını aradığını, her bir-iki senede o sırrın sûret değiştirerek ya Arapça veya Türkçe bir risâleyi netice verdiğini söyler. Arapça telif edilen Katre Risalesinden, tâ Âyetü’l Kübrâ Risalesine kadar, o hakikatın devam edip suretler değiştirdiğini ve en son olarak Hizbü’l-Ekber-i Nuriye sûretine girdiğini ifade eder.
İÇİNDE NELER VAR?
Kitapta yer alan Sure ve dualar şöyle:
Yasin Suresi, Fetih Suresi, Rahman Suresi, Mülk Suresi, Nebe Suresi, Hatim duası, Cevşenü'l Kebir, Evrad-ı Kudsiye, Delaili'n-Nur, Sekine, Münacat-ı Veysel Karani, Dua-i Tercüman-ı İsm-i Azam, Dua-i İsm-i Azam, Münacatü'l Kur'an, Tahmidiye, Hulasatü'l Hulasa, Bediüzzaman'ın diliyle Şeyh Abdülkadir Geylani'nin duası, Tazarru ve Niyaz, Hatim duası.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.