Yıldızların bir kısmı şeytanları recmetmek için semâvî mancınıklardır

Kocaman yıldızları mermi yerinde kullanabilen sultana karşı nasıl isyan etmeye cesaret ediyorsun?

Ehl-i semâ, onları şerâretleri için kabul etmeyerek def ediyorlar

Cenâb-ı Hak melâikeye bildirmeksizin şeytanları def veya ihlâk edebilir fakat

Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın daire-i kudsiyesine girenler öyle çukurlara sukut etmeyecekler

Semâvat (gökyüzü) ehli, arz sakinleri gibi değildirler

Ziya, hararet, bereket semâvattan geliyor, arzdan da semâya dualar, ibadetler, ruhlar gidiyor

Semâvâtın (göklerin) münasip sakinleri vardır

Kâinat bir şeceredir (ağaç) hayvanat çiçekleri, insanlar semereleridir

Hayrat ve hasenâtın hayatı niyet iledir, fesadı da ucub, riyâ ve gösteriş iledir

İnsanda ene (benlik), kâinatta tabiata benziyor, ikisi de tâğutlardandır

Kâinatın anahtarı insanın elindedir, 'ene'nin kapısı açılıyorsa kâinatın da kapıları açılıyor

Allah'ın hesabına kâinata bakan adam her ne müşahede ederse ilimdir

Evliyalarda bast-ı zaman, tayy-ı mekân meselesi

Ey insan, hakaretin, seni Hallâk-ı Âlemin nazar-ı inâyetinden setredecek bir sebep olamaz

Âyetler, insanın kulağından tutar, başını eğdirir

İnsanları fikren dalâlete atan sebeplerden biri

Herbir hasse (organ) için bir ibadet vardır

Onlardan birine rab olan, hepsine de rab olur

Kâinat kitabında öyle büyük harfler vardır ki

Cadde-i kübrâ-i Kur'âniye'den ayrılanlar dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var

Hâlıkın vahdetini gösteren ayineler ve delillerini okutan sahifeler

Şiirin harikulâdelerden bahsi, alel-ekser âdidir

Avâm-ı nâsın fehimleri Kur'ân'ca o kadar mürâat edilmiştir ki

Nur ve nurânî şeylerin, ince ve gizli şeylere nüfuzu tam ve keskin olur

Senin O'ndan bu'dun (uzaklığın) varsa da, O'nun senden bu'du (uzaklığı) yoktur

Ölüm hendeğini atlayarak sâlimen ebed yoluna devam edecek mânâ

Bir incir tohumunu muhafaza eden, beşerin â'mâlini ihmal etmez

Sen hâmil-i emânet, halife-i arzsın

Ceseddeki bir hüceyrede yapılan tasarruf cesedi tasavvur etmeye mütevakkıftır

Hiçbir insanın Cenâb-ı Hakka karşı hakk-ı itirazı yoktur çünkü...

Şu âlem, bütün envâiyle Lâ ilâhe illâ Hû diye tevhidi ilân ediyor

Adem (yokluk) büyük bir elem ve şerr-i mahzdır, faaliyette lezzet vardır

Bir katre su, bir deniz suyu ile müttehiddir çünkü ikisinin de menşeleri semâdır

Şems (güneş), kamer (ay), yıldızı öyle bir suhuletle tanzim etmiştir ki

Samimî ihlâsı kıran adamın gayet derin bir çukura düşmek ihtimali var

Bir arı, 'Kün' emri ile irade edilen vaziyetlere girer

İnsan semeresinden istifade gördüğü şeylere abd ve köle olur

Hayvanların, insanların âzâlarındaki tevafuk Hâlıkın vahdetine burhandır

Güzellerin güzel yüzlerinde güzelliği yaratan, elbette o güzelliğe müştakları da yaratır

Nübüvvet-i Ahmediyeyi (asm) ispat eden delillerden biri de tevhiddir

Riyâyı şan ve şeref ile iltibas etmiş, insanları da o pis ahlâka sevk ediyor

Dünyanın sefahetini bugün kemâl-i izzet ve şerefle terk edersen pek aziz ve yüksek olursun

Allah'ın nimetleri umumîdir, o umumiyette hususiyet de maksuddur

Küçük hayvanlar da Allah'tan maadâ kimseyi Rab tanımıyorlar

Sinek, örümcek ve pire fil, camus ve deveden daha zeki, sanatça daha tam ama

Bütün eşyânın Sânii vahiddir, şeriki yoktur

Arının dimağını, mikrobun gözünü tanzim eden Zât, seni başıboş, hesapsız bırakmaz